Birkaç gündür Şair İsmet Özel’in sözleri ve bu sözlere verilen sert/yumuşak cevaplar tartışılıyor. Kimi her zamanki gibi “İsmet Özel’i anlamazsınız” havasında, kimi onu basite alma derdinde, kimi ırkçı olduğunu, kimi de son tahlilde kafayı sıyırdığını söylüyor.
İsmet Özel, bu ülkenin yetiştirdiği ender şair ve düşünce adamlarından birisidir.
Doğaldır ki, herkes her şairi veya yazarı anlayamaz, tahlil edemez, çözümlerken dikkat etmesi gerekenleri es geçtiğinden doğru bir değerlendirme yapamaz.
Ama zaten şair olmasına gerek yok, bu ülkede halkın ne istediğini anlamayan binlerce siyasetçi geldi geçti. Halen de “halka rağmen” halk için siyaset yapanlar var.
Bir başka deyişle İsmet Özel, ne bize çok yabancı, ne biz ona…
Çünkü bu toplumda bir birini anlamadan iletişim kurma derdinde olanlar var.
Bir arada yaşayıp, ne dediğini, ne hissettiğini, neyi anlatmaya çalıştığını, neye ihtiyacı olduğunu bilmeyenler var.
Bu konuda eğitim alanları bile şok eden insan yapısına sahip bir milletiz.
Sosyologları şaşırtan kentler, köyler, kasabalar oldu.
Ekonomistleri şaşırtan dar gelirlilerin ayakta kalma çabası oldu.
Hâsılı toplumun bir kesiminin bir diğer kesimi anlamaması normal, zaten beklenen de “anlamak” değil, “saygı” duymak.
İsmet Özel’i kutsayıp, “anlaşılamayacağını” söyleyenleri itibara alanlardan değilim.
Bir şair, şirini kendisi için yazar belki…
Okuyansa, anlayabildiği, kabiliyeti, eğitimi, kültürü oranında anlar.
Bu anlamama çoksa o zaman anlatamama sorunu olduğu da anlaşılabilir.
Burası çok da umurumda değil, İsmet Özel’in kimi şiirlerini severim, kimilerini sevmem.
Herkes gibi benim de, ne sevme zorunluluğum var, ne sevmeme.
Nasılsa “anlaşılmıyorum” diyerek saçmalama hakkına da karışacak değilim.
Elmayla armudu toplamasına da ses çıkarmam ama ortaya çıkarttığı ucubeyi yememizi dayatmasına “hoop!” derim.
Birkaç gün önce bir televizyon kanalında, İsmet Özel’in Hitlerin değişik bir versiyonuna bürünmesini şaşkınlıkla izleyenler vardı.
Habertürk’te ekrana gelen “Öteki Gündem” programına konuk olan şair İsmet Özel ve Aytunç Altundal, “Türklük, Türklüğün tanımı ve değerleri”ni tartıştılar.
Belki “tartıştılar” lafı az gelir.
Çünkü “Türklüğe” yükledikleri “ilahi” anlamları dinleyen herkes şok oldu.
Bir tek kendilerine bir şey olmadı.
Çünkü söylediklerine inanıyorlardı veya herkesi aptal sanarak inanmış görünüyorlardı.
Aytunç Altındal’a söyleyecek tek sözüm olamaz, Hitleri kıskandıracak kadar “ari”, Birgül Ayman Güler’i çatlatacak kadar da “üstün”.
Onu geçiyorum ama İsmet Özel’e söyleyecek birkaç sözüm var.
Özel’e göre Müslüman olmayanın Türk olması mümkün olmadığı gibi, namaz kılmayanın da Türk olması mümkün değil.
Biraz daha açsa “Türk rüşvet yemez, Türk ahlaksızlık yapmaz, Türk şunu yapmaz, Türk bunu yapmaz” diyecek.
Çünkü anladığım kadarıyla o da Hitler gibi “üstün ırk” olarak Türklüğü görmeye başlamış.
Eğer bu ırk üstünse, hata yapması da mümkün değil.
Hata yapan, otomatik olarak Türklükten çıkar, aforoz edilir.
Aforoz makamındaysa Yüce İsmet Özel var…
Hemen çıkartır alimallah, hele bir ahlaksız Türk görsün!
Abartmıyorum, zira bu sözleriyle Müslümanlığı Türklükle eş değer gördüğü açık.
Bir Arap’ın Müslüman olmaması sorun olmayacak ama birisi Müslüman değilse Türk olması mümkün olmayacak.
Bir İngiliz de, Fransız da öyle olacak.
İslam yazdığımızda eşittir Türklük anlayacağız, Türklük dediğimizde de eşittir İslam…
İnsanın ırkıyla, memleketiyle, mahallesiyle, ailesiyle gurur duyması elbette güzel bir şey ama bunu “İslam’la bağdaştırması” haddi aşmaktır.
“Ben Türk’üm, Türk olduğum için de mutluyum ama yine Türk olduğum için hiç kimseden üstün değilim.” diyebilmeliyiz. Bunu diğer ırklar da söyleyebilmeli.
Üstünlük, İslam’a göre takvadır, insanlığa göreyse adamlıktır…
Ne bu dünyada, ne öte yakada insanlığı kurtaracaklar arasında aile-soy-sop-kabile-ırk-para-makam-mevki yok…
Eğer İsmet Özel böyle bir haber aldıysa kulağına üfüren rahmani değil, şeytani olmalıdır.
Kulağına üfürene bakmamalı, Hucurat süresinin 13’üncü ayetini okumalı, “Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki Allah'ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır.”
Ama ne ki, “Allah, bana 20 yaşımda komünist olmayı nasip etti” diye şükür secdesine kalkışacak birisinin, bunu iki farklı kutbu anlamaya dönük bir kazanım olarak değil, “Eğer bir insan komünist olmadan Müslümansa bu insanın Ümmet-i Muhammet'e yapmayacağı kötülük yok” diyecek kadar da bütün Müslümanların dinden çıkıp “önce komünist” olmasını öğütleyen, hatta bunun farz gibi olduğunu söyleyen bir garip adam.
Komünistliği İslam’ın “sosyal” yönüne dayanak göstermesi, İslam’ın Komünistlikten aşırdığı değil, Komünizmin İslam’dan aşırdığı şeklinde anlaşılmalıdır. (Mesela zekat..)
Bunu böyle algılamıyor ama önce bütün Müslümanları Türk yapıyor, sonra da hepsinin Komünist olması gerektiğini söylüyor.
Hem de önce komünist, sonra Müslüman.
Bir başka deyişle de önce Müslüman olduysanız vay halinize/vay halimize…
Bir paranoya haline getirdiği “Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’deki uzantıları bir şekilde milli refleksler gösteren İsmet Özel’i aleladeleştirmek üzere çareler” aramalarına gerek yok.
Bir insan kendi eliyle de kendi kendini oldukça basitleştirebiliyor, aleladele bir hale getirebiliyor.
Bir gün göçer giderse ardından, “Rahmetli ‘anlaşılamadığı’ zaman daha iyiydi, sonra anlaşılmaya başlandı ve yazık!” dedik, diye anlatabiliriz.
Twitimden seçmeler
Ankara Barosu buyurmuş ki, “İstanbul Barosuna yapılan bize yapılmıştır” deyu. Zaten al birini vur Ergenekon'a :)