İsrail, Allah’ın rahmetinin kesildiği şeytan-ı racim, yâni lânetlenmiş şeytanın devlet sûretine bürünmüş hâli ve katilliğin eğitim merkezi… Peygamber Efendimiz’in, “İsrailoğullarından bir ümmet kayboldu, hayvan sûretine çevrildi. Bilinmez ki o topluluk ne fenalık işlemiştir…” (Sahîh-i Buhârî / Tecrîd-i Sarîh, Cilt: 2, Hadis No: 136) sözlerindeki hayvan İsrail devletidir.
İSRAİL, GAZZE’DE ÇOCUKLARI ÖLDÜRÜYOR
Nil'den Fırat'a kadar uzanan “Büyük İsrail” devletini kurmak, Mescid-i Aksâ'yı yıkmak isteyen İsrail'in zulümleri devam ediyor. İsrail, “Şeytan-ı Racim”, yâni bilinen şeytanların en şenîsi,.. Şeytanın özel ismidir İsrail. “Hayırdan ümitsiz olan, Allah’ın rahmetinden umudunu kesen” demektir. Âdem Peygambere itaat etmeyen, kendisine yapma denileni yapan, yap denileni yapmayan şeytanların devleti… Kendi dînini yaşayan ve siyonist olmayan Mûsevîleri İblis ve katil İsrail’den tenzih ederiz.
MÜSLÜMAN ÖLDÜRMEYİ GAYE EDİNEN İSRAİL
Müslüman öldürmeyi ideoloji ve gaye edinen nekrofil karakterli İsrail, Allah’ın rahmetinin kesildiği lânetlenmiş şeytanın devlet sûretine bürünmüş hâli ve katilliğin eğitim merkezi… Müslümanlar var oldukça İblis, yâni İsrail de var olacaktır. İsrail, yâni İblis semâvata çıkamaz, semâ âlemi İsrail’den korunmuştur. Necip Fâzıl’ın “İç ve Dış Düşman-Yahudi” yazısından hülâsa ettiğimiz sözüyle “Öz peygamberine ihanet eden (…) Fesad ve hiyanet mâdeni yeni bir kavim halinde dölleşen, asıl Yahudiyi mayalandıran, artık hep öyle devam eden ve insanlığın başına belâ kesilen” (İdeolocya Örgüsü, s.422) lânetli kavim İsrail Müslümanların gözüne baka baka katliam üstüne katliam yapıyor.
“Yahudiler mi dediniz? Onlar, yumurtalarını pişirmek için, dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lânetlilerdir” diye târif eden Necip Fâzıl’ın altmış yıl önce yazdığı “İç ve Dış Düşman-Yahudi” adlı yazısındaki tesbitleri İslâmlar unutmuş olmalı ki İsrail musibetinden başını alamıyorlar: “Şu anda kolları karnının altında saklı bir ahtapot gibi… Suriye, öbür koliyle Irak, daha öbür kollarıyle de Kuveyt, Hicaz, Mısır ve Libya istikâmetlerini kollayan, bu rolünün tahakkukuna zemin hazırlamak için bir dünya felâketine muhtaç bulunan, bunun için de Rus-Amerikan rekabetini kızıştıran ve türeme-üreme yatağı emperiyalizmayı besleyen, kısacası topyekûn medeniyetleri eritme yolunda büyücü kazanını durmadan karıştıran, yalnız o…” (İdeolocya Örgüsü, s.424)
“ZEHİRLİLERİN ZEHİRDE EN KORKUNCU”
Necip Fâzıl, “Esselâm” kitabında yer alan “Yahudi” şiirinde İsrailoğullarının şenaatini anlatıyor ki her Müslüman bu mısralardaki fikri şuuruna bıçak sokmalıdır: “Yahudi, tıkayandır Allah'a giden yolu / (…) / Yahudi, dölleşmesi, Resule hiyanetin / Ve hedefi, Kur'ân’da, Haktan gelen lânetin / İlk defa hiyâneti, kendi öz nebisine / İnsanlık yahudide şahit en habisine / Evet, zehirlilerin zehirde en korkuncu / Îman kervanlarına pusu kurmuş soyguncu (…) / Peşinden, dümdüz giden yolda binbir sapıklık... / (…) / Nihayet yüzündeki kaatil peçeyi yırttı…”
İsrail’in ne menem bir lânetli devlet olduğunu unutmamak için Necip Fâzıl’ın “Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar” kitabında yazdıklarını bir kez daha okumak gerek: “Yahudi'nin şeklini târif kolay olduğu kadar mânasını çerçevelemek zor... O nasıl ve nereden geldiği meçhûl, şu veya bu ruh keyfiyetinde müstâkil bir ırk değil, kendisini Peygamberinden ve saf ırkından koparmış ve ayrıca mayalaştırıp ırklaştırmış ayrı bir soy... Roma İmparatorluğu, Yahudinin, kan damarlarına girip en hassas nahiyelerinde gizli sömürgesine karargâh kurduğu ilk büyük tarihî bünyedir. Flavius Josef şöyle der: ‘Yahudisiz tek şehir bulunabileceğini sanmak gülünçtür.’ Roma'nın fikir ve hikmet adamı (Senek): ‘Bu suçlu kavmin âdet ve usulleri her memlekette karargâh kurmuştur.”
Mütefekkir Nurettin Topçu “Ahlâk Nizamı” kitabında belirtiği gibi “Vicdanı azapsız kavim, madde dünyasında olduğu kadar, ruh ve düşünce dünyasında da insanlığa yapabileceği bütün zulmü yapıyor. Yahudi kavmi, insanlığın kalbi ve ruhuyla bağlandığı her güzel şeyi, her sağlam temeli, her kurtarıcı hakikati yıkmak için dünyaya gönderilmiştir. İnsanlara ve insanlığa fenalık yapmak, Yahudi’de sanki bir içgüdüdür. Yahudi, şer ve fitneye bulaşmadan yaşayamaz. Şüphe yok ki Allah, Yahudi kavmini, insanlığın başına musibet olmak için yaratmıştır.”
“SANA GÖKYÜZÜ LÂNET EDECEKTİR EY YAHUDİ!”
Tarihte olduğu gibi yeniden Müslümanların hâmisi olacak olan Türkler ve bütün İslâmlar, Sezai Karakoç’un “Ey Yahudi” şiirindeki şu mısralarını Telaviv’e bildiri olarak yollamalıdırlar: “O gün Tanrı’nın azabı senin için şiddetli olacaktır
Biz istesek bile seni ondan kurtaramayacağız ey Yahudi! / Bize bu yapılanı yapan sen değilsin / Biz kendi cezamızı çekiyoruz / Sen de bir gün kendi cezanı çekeceksin ey Yahudi!/ Sana yeryüzü lânet edecektir / Sana gökyüzü lânet edecektir ey Yahudi!...”
MEYDANDA TÜRK DEVLETİ VAR, ARAP DEVLETLERİ NEREDE?
Doğu Türkistan’ın soykırıma uğramasına sessiz kalan İslâm devletlerinin Gazze katliamı karşısındaki tavrı kahredici ve yüz kızartıcıdır. İpi kopmuş tesbihin taneleri gibi dağılan İslâm devletleri Allah’ın ve Resûlü’nün gösterdiği gayeden ne kadar uzak... Mîrâc’a açılan kapının mekânı Mescid-i Aksâ’da Filistinlilerin bombalanması, birbirinin kuyusunu kazan Arap devletlerini umurunda değil. Siyonist İsrail’in cinayetlerini ekrandan naklen seyrediyor gâfil ve dirliksiz Arap devletleri! Tarih tekerrür ediyor bunların gafletinden. Gazze’deki katliama sesini yükselten Müslümanların hâmisi yalnızca Hakk’a tapan Türkler var meydanda.
Petro-dolarlardan başka gayesi olmayan Amerikan payandası Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arpa Emirlikleri, Mısır, Ürdün, Fas, Tunus, Irak nerede? veyl onlara! İslâm âleminin kalbine saplanmış bir hançer olan Siyonist İsrail Gazze’de vahşetini sürdürürken, bu acziyet ve mesuliyetsizliğinizin utancıyla nasıl bayram yapacaklar? İsrail kâfirine taş atarken ölen çocukların kanları onlara dokunmayacak mı?
Mehmed Âkif, Safahât’ın “Yedinci Kitap” ındaki şu mısralarla bir asır önce gâfil Arap devletlerinin hâlini anlatmış: “Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş / Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş! / Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın / Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!/ Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...” (ilbeyali@hotmail.com)