Geçen günlerde, ulusal gazetelerin birisi, “İşsizlik oranının iki haneli rakama yükseldiğini” yazmıştı.
İşsizlik oranı 2012 Yılı Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,3 oranında artış göstermiş ve 10,1 olmuş. Böylece, işsizlik oranı 10 ay sonra ilk kez çift haneli rakama yükselmiş. İşsizlik, 214 bin artarak 2 milyon 790 bin kişiye ulaşmış. İller bazındaki dağılım incelendiğinde, ilimizdeki işsizlik oranı bir iki puan daha düşük durumda görülüyor.
Doğal olarak bu rakamlar istatistikî bilgiler olduğundan kesin doğruları yansıtmıyor.
İlimiz Orman Bölge Müdürlüğü 125 eleman istihdam etmek istediğinde 4 bin müracaat olmuştu…
Bu bağlamda insanların hayali “kamuda yer edinmek ve kadro almayı geleceğe bırakmak”.
Ülkemizde ve yöremizde işsizlikten çok “iş beğenmeme” sorunu daha çok gündemde olan bir konu.
İş adamlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin ve siyasetçilerimizin konuyu bilimsel olarak irdelemeleri gerekir…
Gerçekten “işsizlik sorunu mu” var, yoksa “işi beğenmeme” sorunu mu var. Bu ikilem arasında “iş istemi” sıkışınca gerçek durum gölgeleniyor.
İnsanlarımız “iş konusunda oldukça seçici davranıyor ve kendini yormayan iş aramayı marifet gibi algılıyor.”
Gelişen ülkelerde bu durumun çözümü için projeler geliştirilmiş ve iş istemi konusunda işvereni ve iş alanı mutlu edecek planlamalar yapılmıştır.
İnsanlarımızın büyük çoğunluğu kamuya girmeyi daha çok arzu ediyor.
Çünkü “kamuda iş bulmak ve iş sürekliliği sağlamak yapısı gereği daha çok benimseniyor.”
Kamuda bulunan iş hayat garantisi olarak görülür.
Oysa özel sektörde iş bu kadar kolay değil; ürettiğin kadar ücret alırsın. Eğer işin uzmanıysan daha çok ücret alabilirsin.
Özel sektörde kendini kanıtlaman, işine yoğunlaşman ve piyasa şartlarına göre çalışman gerekir.
Bu düşünceyle “hem iş yerine hem de kendine kazan kazan modelini” uygulamış olursun.
Bu gün ilimizdeki fabrikalarda ve diğer küçük işletmelerde nitelikli işçi sorunu var.
“İş var” ama “işini önemsemeyen işsizlerde var”.
İş beğenmeyen kesim giderek artıyor, bu durum sektörler adına kaygı verici olmayı gündem konusu yapıyor.
Türkiye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ortak sorunu nitelikli istihdamda özlenen sonuçları oluşturamamak..
Çalışmadan, yorulmadan para kazanma hevesini terk etmeliyiz.
Bu konu daha önce böyle değildi..!
“Yeter ki iş olsun, insanlar evine ekmek götürsün” önceliği etik bir davranıştı.
Ne olduysa bu helal kazanç düşüncesi giderek helal olmayanla yer değiştirdi.
İktidarların sosyal devlet anlayışında yoksula ve işsize yapılan yardımların insanlar üzerinde kolay ve çalışmadan geçinme düşüncesini olumsuz davranışa dönüştürdü.
Sosyal devletin görevi, yoksul ve işsiz vatandaşını perişan etmemek…
Bu doğru bir karar ama bu kararı doğru okumak ve bu karara olumlu bakmakta önemli.
İlimizdeki çadırkentte 20 bine yakın Suriyeli mültecinin barınmakta ve sosyal ihtiyaçları karşılanmaktadır.
İşçi çalıştıracak sektörler Suriyeli mülteciler için çıkarılması düşünülen çalışma yasasını bekliyor.
İşverenler, işçi açığını bu insanlarla gidermeyi amaçlıyorlar.
Geçen hafta Türkiye İş Kurumu İl Müdürü Ali Yüce, basın toplantısı yaparak; ilimizin önde gelen 80 firmasının katılımıyla KAFUM’da, 30-31 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde İnsan Kaynakları ve İstihdamı konulu fuar organizasyonu yapılacağını açıkladı.
Fuarda, İŞ-Kur ve işverenlerimiz, gelişen Kahramanmaraş sanayisinde ihtiyaç duyulan ve iş bulmakta güçlük çekilen konuları bire bir görüşme fırsatını bulacaklar.
İl Müdürü Ali Yücel’in bağlı olduğu bakanlığın da istekleri doğrultusunda işsizlere iş bulma gayreti içerisinde olduğunu söyleyebiliriz…
İnsanlarımızın sosyal devlet anlayışını; “çalışmadan oturarak veya yatarak” algıladığı gerçeğini değiştiren önlemler ivedilikle alınmalıdır.
İlkokulu bitiren de üniversiteyi bitirende masabaşı iş istiyor. İŞ-KUR’un gayretleri inşallah yerini bulur ve mutlu sonuçlar alınır.
Devletin verdiği sosyal yardımlarla geçinme dönemi kesinlikle kapanmalı, emeğin üstün değer olduğu işveren ve iş alan tarafından kabul edilmelidir.
Bu konuda devletin yoksul vatandaşa karşı sosyal devlet olmanın yükümlüklerini bir kez daha gözden geçirmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum ve çözüm adına yapılacakları yürekten destekliyorum.