Ne kadar cahil biri olduğumu defalarca yazdım.
Yazdıkça ve sosyal medyaya baktıkça cehaletimi daha iyi anlıyorum.
Bilimsel gelişmeleri görüp teknolojiye yetişemeyince cehaletim kesinleşiyor.
Sosyal medya ortamındaki boşluk, her kafadan ses çıkması, istediğine çamur atma özgürlüğü ve diğer sapkınlıklar beni bu duygulara ulaştırdı.
Kahramanmaraş’ta bilgiçliğin, kibir ve bencilliğin topluma verdiği zararı yakından takip ediyorum.
Hiçbir alt yapısı olmayan, üretmeyen, çalışmayan beyinler toplumda etkin olmaya başladı.
Bunca kibirli ve burnu havada insan karşısında boynumu eğip “Siz daha iyi bilirsiniz. ”diyorum.
***
Kahramanmaraş’ta da hayat devam ediyor.
Ömür kısa, zaman akıp gidiyor...
Yıllardan beri okuyup öğreniyoruz.
Ben yaklaşık 25 yıllık bir eğitim süreci geçirdim.
İlkokulda başlayan başarılarım üniversitelerde de devam etti.
İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Hukuk Fakültesi, bilimsel sertifikalar ve nice dereceler…
Maraş birinciliği, Türkiye üçüncülüğü, TRT genel kültür yarışmaları ve diğerleri…
***
Okudum, öğrendim...
Teknik ve sosyal bilimler...
Başta Kur’an olmak üzere…
Matematik, Statik, Hidrolik, Dinamik, v.s.
Medeni Hukuk, Ceza Hukuku, Anayasa v.s.
Türk ve Dünya klasikleri...
Ve arkasından İnternet ve Google...
İşte ipler bu noktada koptu...
Böylece öğrenmenin sınırının olmadığını öğrendim.
Bu geniş bilgi âleminde ne kadar geride olduğumu öğrendim.
***
Gelelim cahillik meselesine…
Uçsuz bucaksız bilgi ortamında cahil olduğumu anladım.
Ne kadar kültürlü olursam olayım...
Ne kadar bilgili olursam olayım...
Sonsuz âlemde yalnız bir cahil olduğumu anladım.
Mühendislik, hukukçuluk, yabancı dil, genel kültür...
Hepsi boş…
Ben katıksız cahilim.
Çevremizdeki çok şey bilenlere bir cahil gerekiyordu…
İşte o cahil benim.
***
Hz. Mevlana şöyle demiş:
"Sen ne kadar bilirsen bil...
Bildiklerin karşındakinin anladığı kadardır."
Hayırlı günler.