Millî Mücadele, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerinden biridir. Bu temel, ülkemizde yaşayan bütün insanlarla birlikte atılmıştır. İstiklal Marş’ımız, o temelin şiir diliyle bir anlatımıdır. Buna göre İstiklal Marş’ımız, Türk milletinin ortak bir metnidir. Bu metinde ortak duygularımız dile getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni anlamak ve sahiplenmek, İstiklal Marş’ımızı doğru anlamakla mümkündür.
Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nı, duygusal bir zaman ve mekânda yazmıştır. Bu duygusallığın kaynağı, devam etmekte olan Millî Mücadele’dir. O, İstiklal Marş’ımızı yazdığı günlerde cephelerden Ankara’ya gelen her zafer veya yenilgi haberi, büyük bir sevinç veya endişe havası meydana getirmekte ve o hava dalga dalga Ankara’ya, hatta bütün memlekete yayılmaktadır.
Bu duygusal hava, genelde zafer – yenilgi, umut – umutsuzluk, iyimserlik – kötümserlik, cesaret – korku kutupları arasında gidip gelmekle beraber, Mehmet Akif’te, Millî Mücadele’nin başından sonuna kadar, zafere doğru ilerleyen kesintisiz bir umut çizgisi halinde görülmektedir. Onun umudu, zaferi kazanacağımıza dair imanı, İstiklal Marşı’nı oluşturmuştur. Her devletin üzerinde kurulduğu temelleri vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de üç temel üzerinde kurulmuş görkemli bir yapıdır. Bu temelleri şöyle sıralayabiliriz:
1) Millî Mücadele,
2) Osmanlı Mirası,
3) Atatürk Devrimleri.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tanımak, sahiplenmek, onu daha ileri ve güzel bir duruma getirmek isteyen herkes, bu temelleri yakından tanımak zorundadır.
Bu temellerin başında Millî Mücadele gelir. Millî Mücadele, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan ve çeşitli safhalardan geçtikten sonra 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun işgalcileri İzmir’de Ege denizine dökerek Anadolu’yu kurtarmasıyla sona eren ve milletçe verilen bir ölüm-kalım mücadelesinin adıdır.
Bu mücadele günümüze gelinceye kadar çeşitli adlarla anıla gelmiştir: ‘Anadolu Harbi’, ‘Anadolu Harekâtı’,’Cihâd-ı Millî’, ‘İstiklal Harbi’, ‘İstiklal Mücadelesi’, ‘Millî Kıyam’, ‘Millî Mücadele’… Onların arasında akla ilk gelenlerdir. Bunların arasında en uygun olanı, ‘Millî Mücadele’ adıdır. Bunun sebebi, bu adın bu mücadelenin kimler tarafından, nasıl ve niçin verildiğinin anlamını tam olarak anlatmasıdır.
İstiklal Marş’ımız, Millî Mücadele’miz devam ederken o mücadeleyi yürütenlerin iradesiyle ortaya konulmuş bir metindir. Dolayısıyla İstiklal Marşı ile Millî Mücadele, birbirleriyle et ve tırnak gibi kaynaşmış ve bir bütünlük meydana getirmiştir. İstiklal Marş’ımızı, okur, yorumlar ve çözümlerken onu doğduğu o tarihsel ve toplumsal bağlamı içinde ele alıp okumak, yorumlamak ve çözümlemek en sağlıklı yöntemdir.
1. Dörtlük: Korkma! Yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden, bu şafaklarda yüzen al sancak sönmez. O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak. O benimdir, o ancak benim milletimindir. İstiklal Marş’ımızın birinci dörtlüğü, ‘korkma!’ nidasıyla başlar. ‘Korkma’ nidası, İstiklal Marş’ımızı, yazıldığı döneme, daha doğrusu Millî Mücadele’ye bağlar.
İstiklal Marşı, ‘korkma!’ ünlemiyle başlamıştır. Şair, bu kelimeyi, sözlükteki temel anlamının dışında daha dar bir anlamda, ‘endişe’ anlamında kullanmakla, dili, daha ilk kelimede gerçek bir sanatkâr farklılığıyla kullanmaya başlamıştır. ‘Şafak’ kelimesi de bunun gibidir. Bu kelimenin birinci ve sonuncu kıtalarda farklı anlamlarda kullanıldığını gördük. İlk dörtlükteki ‘yüzen’ kelimesi de sözlükteki anlamından çok, metindeki anlamıyla önemlidir. ‘Al sancak’ ile ‘ocak’ arasında bir ilişki kurmak, sancaktaki allığın sona ermesini, yurtta tüten en son ocağın sönmesi şartına dayandırmak, Akif’in, dili yine kendisine özgü bir anlatım biçimiyle kullandığının göstergeleridir. ‘Yıldızı parlamak’ deyimi, genel dilde daha ziyade kişiler için kullanılır. Akif, bu deyimi burada millet için de kullanmak suretiyle yine bir kişisel tasarrufta bulunmuştur.
Bir sanat şaheseri olan Milli Marşımızı çocuklarımıza ve gençlerimize mutlaka sevdirmeliyiz. Gençlerimize Milli Mücadele Tarihini esas kaynağından mutlaka öğretmeliyiz. Felaket gelmeden önlemleri almalıyız. 102 yaşayan İstiklal Marşımız kıyamete kadar değişmesin. Akif’in duası; ‘Allah bu Millete bir daha İstiklal Marşı Yazdırmasın’ kabul olsun inşallah.