KABİL İLE HABİLLER HİÇ BİTMEYECEK

.

Bugünlerde içte ve dışta saldırılar devam ediyor. Kötülük, zulüm, adaletsizlik, ahlaksızlık, bencillik, neme lazımcılık, gasp, tecavüz, intihar, cinayet, uyuşturucu kullanımı, hırsızlık, münafıklık, kadına şiddet, terör, yanlış algı operasyonları, transseksüeller, lezbiyenler, organ kaçakçılığı, rüşvet, vergi kaçakçılığı gibi birçok kötülükler eskiden daha çok artarak başını almış gidiyor.

Sorumlu arıyoruz. Sorumlular kimler? Önce yukarıda sayılanlar kötülük mü? Yoksa özgürlük mü? İşte sorun burada başlıyor. Oysa bütün Semavi dinlerde ahlaki zaaf kötü görülmüştür. Ahlâkımız nefsi ve toplumsal olarak eğitilmelidir. Bu eğitimden mutlaka insanlar sorumludur. Yani iyi ile kötüyü ayırt edebilmeliyiz. Bu öğretiyi bize Allah, Peygamberleri aracılığıyla iletmiştir. İnsanların bu öğretileri kabullenmesi kolay olmamıştır. Hatta bazı millet, kendi Peygamberine karşı çıkmış onu öldürmüşlerdir. İşte o zamandan bu zamana kadar mücadele devam etmektedir. İslam dini ile Allah bütün öğretilerini tamamlamıştır ve bir daha Hazreti Muhammed Mustafa (SAV)dan sonra Peygamber göndermemiştir. Dünya ve ahiret saadeti için huzur, İslam’dadır.

Osmanlı yıkılarak, Cumhuriyetin kurulmasıyla tüm Müslümanlar Halifesiz kalmış ve İslâm Birliği- Ümmetçilik yok edilmiştir. Dış mihraklar tarafından (İngiliz ve Siyonistler) Müslümanların içerisinden kendilerine uygun kişileri bulup  o ülkenin yönetime getirmişlerdir. Böylece kaleyi içerden gasp etmişlerdir. Savaşılmadan Müslüman ülkeler ele geçirilmiştir.

Ülkemiz istiklal, kurtuluş için çok bedel ödedi (Lozan Anlaşması, Sevr Anlaşması). 2023 ‘e kadar Türkiye’nin eli kolu bağlanmış, dış güçlerin hizmetine girmiştir. Ne zaman ki bu oyunlara baş kaldıracak olmuş, hemen askeri darbe yaptırılmıştır. Mustafa Kemal’den sonra İnönü dönemi daha berbat bir dönem olmuş, Müslümanlara baskı uygulanmıştır. Ülkemiz küçültülerek  yeni yönetime alıştırılmış, yer altı ve yer üstü kaynaklarımız hep denetim altında bulundurulmuştur. Yine de onların planı olduysa Allah’ın da kaderi vardı. İşte Türkiye bu zamanlara geldi.

Şimdi ekonomimiz dünya sıralarına girdi, komşu ülkelere operasyon yapabiliyoruz, Milli silahlarımızı üretebiliyoruz. Eksiğimiz çok elbette çoktur. Fakat eskiyi de unutmayalım. Dostumuz düşmanımız netleşti. Ne AB ne NATO, ne Çin ne Rusya hepsine menfaatimiz kadar yakınız.

İçerde siyasetimiz yeni savrulmalara açık, Başkanlık sistemine adaptasyon olma aşaması devam ediyor. Muhalefet hala;

- ekonomi üzerinden

- Suriyeli Mülteciler üzerinden,

- Kadın haklarından,

- BASIN ve fikir özgürlüğü söyleminden

- Dini kurumların denetsizliğinden.

- FETÖ ye yapılan operasyonlardan,

- Atanan kayyum rahatsızlığından,

- Dış operasyonlardan,

- Beka sorununun olmadığı, yanlış dış siyaset yapıldığı,

Hususlarıyla Hükümeti vurmaya çalışıyor.

Bu itibarla adalet sistemimizin güncellenmesi, idamın getirilmesi, kadın haklarının yeniden gözden geçirilmesi, dini kurumların veya cemaatlerin denetlenmesi ve desteklenmesi gibi hususlar önem arz etmektedir. Cemaatlerin, tekke ve zaviyelerin, STK olarak değerlendirilmesi, en önemlisi artık Ayasofya’nın ibadete açılması gündeme alınmalıdır. Zira Reisimiz iki defa Ayasofya’yı açacağını beyan etmişti. Eğer bu Ayasofya bu zamanda açılmayacaksa yazık olur. Yine bir hatırlatma İşbankası ne zaman devlete geçecek? Saygılar

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri