Ülkemizde gündemi takip etmek gerçekten zor .Haini ,hadimi ,hamisi, hasımı bol olan bir milletiz. Milletiz diyorum çünkü tarih boyu farklı din, dil ,ırk ve etnisiteden insanlarla iç içe huzur içerisinde yaşamışız. Bu zenginlikten olsa gerek bir türlü de rahat bırakılmamışız. Hala da bırakılmıyoruz.
Olmazların olduğu ve yaşanılmaz denen şeylerin yaşandığı bu dönemi tarih nasıl yazacak doğrusu bilemem. Ancak evrensel bilinen gerçekliğe göre tarih tekerrür eder derler. Benzer dönemleri dedelerimiz de yaşamış.
Biz tarih yazmış dedelerimizi , bugün nasıl ve hangi sıfatla anıyorsak ,gelecek nesillerde bizim bugün yaşadıklarımıza değer katanları ve fitne satanları öyle anacaklar.
Son kırk yılı iyi hatırlayan bir yurtseverim. Devletimden yana duruşumda hiçbir sapmamda olmadı şükür. Çok hainler, iki yüzlü değil çok yüzlü hatta yüzsüz insan müsveddeleri gördüm. Ama FETO gibi bir karektersizliği hiç görmemiştim. Onu da gördüm.
Bu nasıl bir karektersizlik ki, şeytanları bile şaşkın ördeğe çevirmiş. Şeytanlara pabucu ters giydiren bu güruhun arkasında olanlar hiç yabancı değil. Hemen hepsi hem dost(!) hem de müttefik(!)
Taraf gazetesinin yayın hayatına başladığı günleri ,cemaziyelini, ilgilendiği konuları ve yönlendirdiği alanları bir gözden geçirelim. Milletin altının oyulduğu günlerde yazarlarından birisi ile tanışmış ve sormuştum. Bu bilgiler nereden geliyor ? Bu zat beni kendilerine has bildik bir duruşla ve üstten bakışla süzdükten sonra sadece beden dili ile sen bu işleri anlamazsın demişti de ben gerçekten durumun ciddiyetini çakamamıştım.
Nerden çakabilirdim ki. İnsanın alnında ihaneti yazmıyor.
Gerçekten hadimi ve haini bol bir milletiz.
Aynı şeyi sözcü için bir düşünelim.
Bu gazeteye göre ülkemizde her şey yasak. Başımızda bir diktatör(!) var. Dediği dedik çaldığı düdük. Öksürmeyi şöyle bırakın . Nefes almak bile yasak. Bayağı bir okuyucu kitle de bu duruma inandırılmış. Yarın bir sıkıntı olsa maalesef her şeye de hazırlar.
Hem kel hem fodul.
Bulmaca köşesinden bile istifade ederek hainlik yapabiliyor. Reisimizin bulunduğu yeri ilgili mercilere çaktırmadan afişe ediyor. Bırakın insanı şeytanın aklına gelmez böyle bir şifreli ajanlık. Başka bilmediğimiz bir sürü alavere dalaverede de roller olmuş olabilir.
Bunlar kendilerinden öyle bir eminlerdi ki, o gece geç saatlerde Reisin televizyonda canlı yayında halkını göreve davet etmesine bile inanamamışlardı.
Malum geceden önce yurt dışına kaçarak kaçak yayın yapan bir televizyona bağlanan bir akıldane spikere aynen şöyle demişti. Bir yanlışın olmasın cumhurbaşkanın tutuklu olması lazım. Etrafında bizden kimse yok mu diye kendinden emin bir şekilde sorular soruyordu.
O geceden birkaç gün önce kaçak kesim yapan başka bir televizyonda, yurt dışında kaçmış prof müsveddesi bir sosyolog aldığı eğitimin gücüne de güvenerek bu dualı milleti sürüye benzetmişti.
O geceden önceki günlerde kaçan kaçana . Herkesin bahanesi de hazır. Şeytanın aklına gelmeyecek böyle bir ihaneti bizler nasıl akledebilirdik bilemiyorum. Akletsek de bu kadarı da olmaz ki der , aklımızı sorgular ve kendimizden şüphe ederdik
Sözcünün sözcüsü hazret bol keseden atıyordu. Eften püften sosyal medyadan yazdıkları ile kafa karıştırıyor. Kaçmadım diyerek bazı gülünç bahaneler ileri sürüyordu. Sonunda anlıyoruz ki korunma mekanlarından olan Fransa’ya çoktan kaçmış.
Hadep milletvekilleri de kaçalı bir yılı geçmiş. Ballı maaşlarını utanmadan almaya devam ettiklerinden dolayı , devletimiz neredesiniz diye sorduğunda pişkin pişkin gülünç cevaplar ile bizleri enayi yerine koyuyorlar.
Kaçan kaçana.
Kalan gariplerde hala bekliyorlar. Şimdide haziran ayı kulaklara fısıldanıyor. Bir şeyler olacakmış. Bu gidişle daha çok beklersiniz ahmaklar.
Rabbim aklımızı koru. AMİN.
Bugünlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.