Diktatör denince aklıma ilk gelen üç adı yazdım. Dünyada hitlerden, mussoloniye 20. Yüz yılın diktatörlerinin etkisini hala görmekteyiz. Diktatörler sadece ülkesine etkisi olan insanlar değildir. Yaptıkları ve yapamadıkları ile nerede ise bütün insanlığı etkileyen, hafızasında kötü çağırışımlar yapan insanlardır.
İç siyasetimizin dışarı ile iltisaklı muhalefet partilerimizin, sahiplerinin sesi olarak sayın cumhurbaşkanımıza diktatör demelerini mercek altına aldım. Diktatör kime denir bir kıyaslama yapalım. Yakın zamanda kendi halkı tarafından linç edilerek öldürülen Muammer Kaddafi ile başlayalım. Merhum Kaddafi, libyanınkaddaf bölgesinden ve kaddaf aşiretinden olduğu için, kendisine Kaddafi denir. Tıpkı maraşlı, Urfalı adı gibi.Kaddafi orduda küçük rütbeli bir subay iken, Avrupa menşeili yardımlar ile, o zamanın devlet başkanı Türkiyede sağlık tedavisi görmek üzere bulunuyor iken, yaptığı bir askeri darbe ile devlete el koymuştur. Yani seçimle gelmemiştir.Öldürülene kadar da karşısına çıkacak bir aday ve seçim söz konusu dahi edilememiştir. Kadınlardan koruma ordusu kurmasından, Elize sarayının bahçesine kurduğu bedevi çadırında yatmasına kadar ne kadar garip tavırlar sergilesede, avrupanın daima yanında olması onun gerçek bir diktatör olduğunu gösterir.Çünkü Avrupa islam ülkelerinde seçimle iş başına gelmiş insanları sevmez. Demokrasi denen mevhum sadece kendileri için vardır ve bir islam ülkesi için ise daima kendilerine uşaklık edecek , kendi ülkesine ve milletine karşı tepeden bakan, aşağılık kompleksli diktatörler tercihleridir.
Tıpkı şehid Muhammed Mursi gibi seçimle iş başına gelmiş, fakat sadece Türkiye tarafından hoş karşılanmış ve değer verilmiş, ülkesine ve dinine sevdalı insanları sevmezler. Demokrasi diyerek bize ders vermeye kalkan bu çatal dilli Avrupa, merhum Muhammed Mursi beyi şehid eden katilleri ve onların başındaki diktatör bozuntusu Abdulfettah adına kurban olasıca insan müsveddelerini severler.İslam ülkelerinde ve diğer din mensubu ülkelerde ki diktatörler ki, şu anda dünya üzerinde on civarında ülke bu tip insanlar tarafından yönetilir ve en büyük benzerlikleri kendi ordularının tek hedefinin bizzat kendi milletlerinin olmasıdır. Bunların ordusu düşman bildikleri devletlere elini dahi kaldırmaz iken, kendi insanına en vahşice saldırıları yapmayı kendisine bir vazife ad eder.
Dünya küçüldüğünden beri, bu diktatörleri bütün insanlar görmektedir.Fazlaca bir açıklama yapmaya gerek yoktur. Putin adlı diktatör ise bu günlerde en gözde temsilci olarak bu insanların neler yapabileceklerini göstermesi bakımından bir örnektir. Kendi halkından ve insanından korkan. Konuşma yapacağı alana kurşun geçirmez cam kafes getirtip içinde konuşma yapanların sonu da inşallah Kaddafi gibi bizzat kendi milletinin elinden olacaktır. Milyonlarca insanın kanı bu adamın elinde leke olarak duruyor. Kim ise sadece kendi milletine zulm eden bir babanın oğlu olarak, batıda okumuş olmasına rağmen,güya demokrasinin beşiği Avrupa dan hiç ders almamış görünüyor. Kendi gülünce toptan bir millet gülüyor, kendi ağlayınca toptan bir millet ağlıyor. Bu arada bütün dünyada koskocaman bir ülkenin trajikomik hallerine gülüyor. İşte diktatör arayanlar bunları görsünler.
Sayın cumhurbaşkanımıza diktatör diyen Avrupa ülkeleri ise bu günlerde bize övgü dizmede sıraya girmiş görünüyorlar. Daima menfaatları neyi gerektiriyor ise öyle davranan Avrupaya kıyas ile, hani esed ile dost idiniz, hani putin yoldaşınız idi, hani Merkel ile bir daha görüşmeyecektiniz diyen garip bir muhalefetimiz var. Bizim kendine has aptallıklar barındıran bu görüşe mensup, dünyadan kopuk bir anlayış sergileyen muhalefetimiz ise sadece bize mahsus bir garaiptir. Milletler arası ilişkilerin ilk ve tek şartının daima kendi milletinin menfaatı olduğu gerçeğini bir türlü öğrenemeyen,hayalcilikte sınır tanımayan tek muhalefet sadece bizde bulunmaktadır. Ya sev ya öldür düsturu bizim muhalefetimizin tek dünya görüşü halindedir.
Bu muhalefet böyle düşmanı ebedi düşman, dostu ebedi dost zan eden hayalperestlerden meydana gelince, sayın cumhurbaşkanımıza diktatör iftirası atan, gerçek diktatörleri saraylarında ağırlamak için sıraya giren avrupanın sözcülüğünü yapmaktan imtina etmeyecektir. Yoldan geçer iken, yapılan çay teklifine evet diyerek hiç tanımadığı insanların çayını içmeye evlerine giren, hayatı boyunca bütün ramazan günlerinde fakir fukara evlerinde, yer sofrasında evde ne var ise onlarla iftar eden, tayyip dede diye bağıran çocukları kucaklayarak seven, afrikanın ötelenmiş insanlarının çocuklarının kirli yüzlerine bakmadan yüzlerinden,gözlerinden öpen, atasının ve anasının mezarını ziyarete gitmeyi, sağlığında anasının ayağının altını öpmeyi vazife bilen, Türk milletine baba ve dede nasıl oluru canlı olarak gösteren, alimlerin ayağına gidip ellerini öpen ve en önemlisi Türk milletinin büyük bir teveccühle ve seçmesi ile başkan olan ve kaybedeceği ilk seçimde, iktidarını kaybedecek olan birisine diktatör diyenler art niyetlidir, kötüdür,garez ve kin sahibidirler.
Bu yazımda adını yazmaya dahi gerek görmediğim, kendi milletinin üzerine kurşun yağdırtan, kendi milletini insan yerine koymayan, kendi lüks içinde yaşar iken, milletini yokluk içinde tutan, düşmanlarına dost, dostlarına düşmanlık eden devlet adamları hayattadır ve televizyonlarda her gün işledikleri cinayetlere şahitlik etmekteyiz. Dünya bir kıyas dünyası ise her kes elini vicdanına koysun.
Türk milletinin son hür kalesi, islamaleminin son kalesi Türkiye cumhuriyetinin Osmanlı ile beraber son dört yüz yıllık geçmişinde, yerli ve milli teknoloji ile kendi silahını yapmasını sağlayan, dünya üzerinde tekrar söz sahibi bir ülke olmasını temin eden, tekrar mazlumların sığınakgahı haline getiren sayın cumhurbaşkanımıza diktatör diyenleri, Hz.Allaha havale ediyor, Rabbimden sayın cumhurbaşkanımıza hayırlı uzun ve asan bir ömür diliyorum. Uğradığı bütün saldırılarda yanında devlet gibi duran, sayın Devlet Bahçeli beyimede hayırlı, uzun ve asan bir ömür diliyor, Türk milletinin geleceğini karartmak isteyenlere Rabbim fırsat vermesin diyorum. Her şey Rabbimin rızası içindir vesselam.