Suskun bir şehri kim temsil eder? Şehir neden suskun? Bu şehrin sesi kime nasıl ulaşır?
Kahramanmaraş tevazu sahibidir, isteklerini dile getirmek için ezilip bükülüp kırk takla atar bu şehir. Bu şehre kırk takla attıranların yüzüne bu gün hala bu şehri kim temsil ediyor diye düşünmeme sebep olanları sizlerle paylaşmam gerekir. Amacım kimseyi suçlamak değil, bunu burada dile getireyim ki tasavvuf kitabı gibi masa başında oturanlar ile bir kavgamız olmadığını söyleyelim.
Kavgamız, bu şehir için hiçbir artısı olmayan insanların orada oturmasına sebep olanlarla olduğunu da dile getirmiş olalım.
Suskun bir şehri, halk olarak temsil edecek muhtarlarımızın bilgi ve birikimi aşikar ortada olup; kendi kendilerine emekliliğin tadını çıkartmaya çalışan ve genelde masa başında uyuyanlar olarak atfetmek doğru bir karar olur sanırım. Genç muhtarlarda bunlara ayak uydurmak yolunda gibi gözüküyorlar.
Şehir neden suskun biliyor musunuz?
Bu zamana kadar hep ayakta uyutulmuş bir şehir. Vaatler verilmiş ama hiçbir zaman yerine getirilmemiş. Halk da sözünün eri olmasa masa başında getirilmezdi herhalde diyerek susmuşlar ve beklemeye başlamışlar. Bu beklenti zamanla alışkanlığa dönüşmüş ve beklemeye devam etmişer. İşi bilenler; kendiişlerini halletmek için uğraşmışlar hep.
Bu şehrin beyzadeleri dediklerimiz köşe başlarında halkın elinden konuşma hakkını alıp, sizin yerinize biz konuşuruz diyerek susturmuşlar bu şehri.
Bu şehrin gazeteleri de halka kulak tıkayıp, mazlumun yanında duracağına birde kendiler köstek olmuş mazluma. Amirler ne dediyse onların çizelgesine göre yazmış çizmişler. Hepsini aynı kefeye koymamak gerek; bir kaçı hariç birçoğu nasıl olurda reklam kopartıp, biraz para tırtıklayıp keyfime bakarım derdine düşmüş. Günümüzde artık bu tür gazeteciliğin prim yapmadığı ortadadır. İşini iyi yapan kalitesini ortaya koyanı sahiplenir halk. ‘’Sayın Başkanım hakkınızda bir köşe yazısı kaleme aldım, yarın şurada yayınlanacak’’ diyenleri de duyduk biz.
Sen doğruyu yaz ki; İŞİNİ yapmayan yapmak zorunda kalsın.
Eğip bükmeden gerekeni söyleyenler bu şehrin sesidir.
Peki, bu şehrin temsilcileri kimlerdir?
Bu şehrin temsilcileri, milletvekilleri gibi algılanır hep görünürde de öyledir. Birde ‘’BAKAN’’ varsa vekillerin arasında tamamdır. Tüm yük ona yüklenir, diğerleri bir köşede oturup izlerler. İşte bu yüzden bu şehir bir adım öteye gitmez.
Kültür ve Turizm Bakanımız var. Sayın Mahir Ünal Beyefendi bu şehir için artının üstüne artı bir değer. Malumat seçim üzeri birçok programında bulundum hatta konuğumuzda oldu. Bu konuşmalarından ziyade; gece yarısı bir yerde bir mekân da konuşması benim için beynime kazıdığım sohbeti oldu.
Sayın Mahir Ünal Bey ‘’Bu şehir için gece gündüz çalışmak bizim görevimiz, görevimizi tam yerine getirmek içinde bizim kadar da sizin göreviniz var.’’diyordu.
Siz ne anlarsınız bilmem. O gün orada bulunan insanların istekleri ve dile getirdikleri ise şehir için değil kendileri için Vakıfları ya da STK’ları için istekler oldu. Yazık oldu.
Aslında Mahir Bey şunu demek istiyordu; ‘’Derdiniz Kahramanmaraş olsun, şehrin geleceği olsun, bizim göremediklerimizi siz görün ve bizlere bunları söyleyin.’’
Bir BAKAN sadece kendi şehriyle değil, diğer şehirlerle de ilgileniyor. İşi-gücü bırakıp Maraş için şu da olsa iyi olurdu diyecek vakti ya olur ya olmaz. Bakanımız zaten birçok projesini açıklamıştı. Bunların yanında ne yapılabilir çalışması da bu şehrin BÜROKRATLARI dediğimiz Kurum müdürleri olmalıdır.
Bir soru, kaç tane Kurum Müdürünün ismini sayabilirsiniz?
Ben bu soruya cevap vereyim kendi adıma, tüm müdürlüklerle içli dışlı olmamıza rağmen babalı boynuma bir tek ‘’SAĞLIK MÜDÜRÜ’’
Neden peki bir tek müdürlük? Şehir için sorumlulukları fazla ve ellerinden geldiği kadar çalışmaktalar.
Diğer Kurum müdürlerini tanımıyor muyuz? Evet tanıyoruz… Sadece tanıyoruz. Onları sadece etkinliklerde görmek mümkündür. Saha da olan Kurum Müdürleri varsa lütfen bana söyleyin de onlardan özür dileyelim.
Birde Kahramanmaraş İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü İHSAN EMİRALİOĞLU var sahada gördüğümüz.
Bir Şehri Temsil eden, o şehrin Milletvekilleri ve Bakanı’ndan ziyade o şehrin BÜROKRATLARI’DIR. Milletvekili ve Bakanımızın çalışmaları sonucu Ankara’ya taşıdığı BÜROKRAT larımızdan bahsediyorum. Eğer, bakanlıklarda temsil edeniniz yoksa bu şehir için daha çok eziklikten bahsederiz.
Bu şehrin Kurum müdürleri atanırken, birilerinin adamı olmaktan ziyade derdi Kahramanmaraş olan insanlar getirilmediği sürece biz bu şehir için sadece ANKARA’dan bir müjde daha deriz ve bekleriz. Oyalanır dururuz bununla da.
Milletvekilleri geçici, Bakanlık da aynı keza öyledir. Bu süreç içinde projelerini üretip bizde varız sayın BAKAN’ım diyecek MÜDÜRLERE ihtiyacımız var.
Kalıcı olan, bu şehri temsil edecek Milletvekillerimizin ve Bakanımızın ANKARA’ya taşıyacağı üst düzey bürokratlar olacaktır. Eğer biz bunu sağlayamazsak şehrin geleceğini yine ‘’YAPACAGIZ, HALLEDERİZ’’ diyen insanların eline bırakmış oluruz.
Müsteşar olacak, bakanlıkta görev sahibi olacak insanları ANKARA’ya taşımak zorundayız. Bu zamana kadar yapılmayanlar bundan sonra KAHRAMANMARAŞ için devinim olmalı. Olursa da bu şehir için DEVRİM olur.
Bürokrat dediğin nedir ki?
Bürokrat demek şehir için kendini dahi anlatamayan Amir’lerin yerine Kahramanmaraş’ı temsil edecek insanların devamlı olarak ANKARA’da üst düzeyde temsil hakkını elinde bulunduran kimse demektir.
Kahramanmaraş için projeleri sunacak, bu projelerinin akıbetini devamlı kontrol edecek birileri mutlaka olmalı. Olmalı ki yanlış bir şey olduğunda zamanında müdahale ile hizmetlerin aksaması önlensin.
Bir özeleştiri de kendim için yapmak istiyorum. Doğruların peşinde olmamış olsaydım, güzel olanı alkışladım kötü olanı da dile getirmemiş olsaydım; bende bu şehre ihanet etmiş olurdum. İHANET edenlerin keyfi yerinde ama vicdanlarının keyfi yerinde mi bunun hesabı da kendilerine kalsın…
İşini yapmayanı önce BASIN sonra halk dile getirmediği sürece kendi için çalışanlar BU ŞEHİR için çalışmaz…
Muhabbetle Kalın…