Yeşilçam emekçilerinden, hemşehrimiz, sinema sanatçısı, dublör-oyuncu Ökkeş AVGIN ile Türk Sineması üzerine yaptığımız röportaj da: 35 yıllık sinema hayatını, sinemada yaşadıklarını, oynadığı filmleri, ünlü oyuncularla hatıralarını, geleceğe dair projelerini bir sohbet tadında anlattı:
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1964 yılında Kahramanmaraş’ta doğdum. Şartlar gereği ortaokula kadar okudum. 1970 yılında ailemle birlikte İstanbul’a yerleştik. Ağabeyim Yeşilçam da Metro Video Film Şirketinde çalışıyordu. Orada sinema ile tanıştım ve dublör olarak sektöre girdim. 2013 yılında tekrar Kahramanmaraş’a yerleştim. Üç yıldan beri Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi bünyesinde şirket işçiliğinde çalışıyorum. Evli ve dört çocuk babasıyım. Şehrimden hiç kopmadım. Çocuklarımın hepsini Kahramanmaraş’tan evlendirdim. Halen sinema ile bağım devam etmektedir. Gelen projeleri değerlendirmekteyim.
Sinema ile tanışmanız ne zaman ve nasıl oldu?
1982 yılında askerliğimi İstanbul Halıcıoğlu’nda yaparken, çarşı izinlerim de Metro Film’de çalışan ağabeyimin yanına gidiyordum. Her gidişim de orada film artistleri ile tanışma imkânım oluyordu. Askere gitmeden önce boks eğitimi alıyordum, sportmen bir vücudum vardı. Yine bir gün ağabeyime ziyarete gittiğimde, Cüneyt ARKIN ile tanıştım. “En Büyük Yumruk” filminde bir sahne için Cüneyt Arkın, bana; “Bir sahne var, senin de vücut yapıların uyuyor. Camdan motosikletle atlama sahnesi, yapar mısın?” Dedi. Sonra “yapar yapar, bunda cevher var” diyerek bana moral verdi. Yapımcılar benim için askeriyeden izin aldılar, ben de o sahneyi oynadım.
İlk dublörlüğünüzü Cüneyt Arkın’a yapmışsınız. Hangi filmde oynadınız? Biraz anlatır mısınız?
CÜNEYT ARKIN ” SEN DÜBLÖRSÜN ARTIK” DEDİ
Daha sonra, yönetmen Çetin İNANÇ’ın çektiği “POLİS” dizisinde rol aldım. Filmde Eşref KOLÇAK, Fikret HAKAN ve Cüneyt ARKIN gibi birçok ünlü artistler oynuyordu. Ben de hem oyuncu hem dublör olarak görev aldım. Film setine gittiğimde, bir sahne kurulmuş, camdan panel yapmışlar. Cüneyt Arkın koşarak geliyor, uçar tekme bana vuruyor, ben de camdan uçarak dışarı atlıyorum. Tabi o zamanlar şimdiki gibi şeker camlar kullanılmıyor, gerçek cam kullanılıyordu. Cüneyt Arkın sahneyi çok beğendi, bana: “Sen dublörsün artık, bundan sonra bütün dublör işlerini yapabilirsin.” Dedi. Böylelikle sinema hayatına adım atarak dublörlüğe heveslendim, daha sonra kendime meslek edindim.
Aldığınız ücretler tatminkâr mıydı?
İYİ PARALAR KAZANIYORDUK
Getirisi güzeldi, iyi para kazanıyorduk. Mesela yeri geldiğinde, yıllarını vermiş usta oyunculardan daha fazla para veriyorlardı. Oyunculuk yaptığım filmlerden cüzi bir yevmiye ile çalışırken, dublörlük sahneleri için neredeyse on kat fazla alıyordum.
Birçok tehlikeli sahnelerde oynadınız, unutamadığınız hatıranız var mı?
LEVENT KIRCA: “ÖKKEŞ’İM, KARDEŞİM, UÇAN ADAM, SAKIN ATLAMA!”
Sportmen olduğum için vücudum esnekti. Surlardan atlama, yükseklerden atlama gibi birçok filmde dublörlük yaptım. Unutamadığım hatıram olarak, Rahmetli Levent Kırca ile oldu: Levent Kırca’nın oynadığı bir filmde, bir apartmanın 6. Katından atlama sahnemiz vardı. İtfaiyeden bir şişme yatak getirtmişler. İtfaiyeciler, Levent Kırca’ya “Bu yatak 3. Kattan atlayanlar için, 6.kattan atlanılır ise patlar, çok riskli.” Dediler. Her şeyi hazırlandı, Atacan Arseven’in yerine atlayacağım, Yüz makyajımı Levent Kırca yaptı. 6. kata çıktım, terasa oturdum, ayaklarım aşağı sallanıyor. Atla dedikleri an atlayacağım. Ulusal basının hepsi oraya gelmiş röportaj yapıyorlar. Hayati tehlikesi var, kaza olursa, ölürse falan diye korkutmuşlar. Aşağı da Levent Kırca, elinde megafonla bağırıyor; “Ökkeş’im! Kardeşim! Uçan adam, sakın atlama yürüyerek merdivenlerden gel röportaj yapacağız.” Yürüyerek aşağı indim, bütün basın mikrofon uzatıyor. Levent KIRCA, “Sen yaparsın kardeşim eminim, yapmayacak olsan zaten oraya çıkmazdın. Ben korktum Ökkeş yapma bu sahneyi, bu işi yapmış sayıyorum, git muhasebeye bu gün konuştuğumuz parayı al üstüne de bir o kadar daha para al, anam sütü gibi helal olsun. Atlama kardeşim insan hayatı benim gözümde daha kıymetli.” Dedi. Sonra bu sahne için manken atlattılar, ben de 2. Kattan atladım, onu birbiriyle birleştirip sahneyi öylece tamamladılar.
Dublör olarak sizi zorlayan ve korkutan sahneler oldu mu?
KIRIK-ÇIKIKÇIYA GİDERDİK
En çok korktuğum sahne, Gani Müjde’nin çektiği “Kahpe Bizans” filminde Yılmaz Köksal’ın yerine surdan geri geri atlama sahnesinde oldu. İstanbul Yedikule’de surlara çıktım kapının üstünde bir o kadar yükseklik daha var. Aşağıya bakıyorum insanlar çok küçük görünüyor. Ustam, ağabeyim meslektaşım Kadir Kök yılların dublörü. Benden önce de o sura çıkmıştı, dublör olarak atlayacaktı, ben de peşinden çıktım. Kadir Ağabeye baktım, incirin dalından tutmuş, surdan aşağıya bakarak, “Lan oğlum! Manyak mısın, buradan atlanır mı?” dedi bana. Kadir ağabey sen yaşlanmışsın artık, senin yerine de ben atlarım dedim. Hocam, buradan geri geri atlarım ama buraya iki tane geniş açılı şişme yatak lazım, birini tutturamasam diğerine düşerim dedim. Karton koli ve branda getirdiler. İnsanlar da brandayı tutuyor. Branda delinse koliye düşersin ama o da sakat nereye düşeceğim belli değil. “Ökkeş’im bir kere deneyelim.” Dedi. Bir kere denedik olmadı, rüzgâr etkiliyor üzerimde pelerinli kıyafet olunca havada döndüm. “Neyse rüzgâr dursun bir daha atla.” dedi. Rüzgâr durunca bir daha atladım kamera asistanın omzuna düşmüşüm, zavallının omuzu kırıldı üç ay alçıda gezdi. Benim de sağ omuzum sakatlandı, kırık-çıkıkçıya gittim, alçıya falan aldırmadım, o günden beri halen belim ara sıra ağrıyor. Zor bir meslek, lâkin ülkemizde kıymeti de yok. Dublör, gelsin işini yapsın gitsin düşüncesiyle bakılıyor.
Yeşilçam’da birçok ünlü oyuncuya dublörlük yaptınız.
MEŞHUR OLMA KAYGIM YOKTU
Cüneyt Arkın, Levent Kırca, Yılmaz Köksal, Ali Sürmeli, Olgun Şimşek, Engin Çağlar gibi şu anda hatırıma gelen birçok artistin dublörlüğünü yaptım. Bayanların da dublörlüğünü yaptım. Yasemin Yalçın ve Oya Başar gibi daha birçok ünlünün dublörlüğünü de yaptım.
Bunun yanı sıra da bazı rollerde de oynadım. Ama ben daha çok kamera arkasını sevdiğim için meşhur olma kaygım yoktu. Sevdiğim bir meslek olduğu için dublörlükte devam etmeyi tercih ettim.
Bu oyuncularla unutamadığınız hatıralarınız da vardır, anlatır mısınız?
“UÇAN ADAM ÖKKEŞ AVGIN”
Çok hatıralarımız oldu. Mesela, Levent Kırca’nın son filminde dublör olarak uçurumdan atlama sahnesinde, Oya Başar’ın yerine dublörlük yaptım. Levent Kırca çok iyi bir plastik makyaj uzmanıdır. Birebir insan yüzünü benzetebilir. Oya Başar’ın peruğunu, yüzünü falan bana yaptılar. Uçurumdan onun yerine atladım. Jeneriğe de “Uçan adam Ökkeş AVGIN” diye yazmışlar. Filmin gala gecesinde bana da plaket verdiler.
Dublörlük tehlikeli bir meslek, Sosyal güvenceniz nasıldı?
SİNEMADA 20 YILDA 550 GÜN SİGORTA YAPMIŞLAR
Günlük sigorta yapıyorlardı, o nedenle sigorta günümü dolduramadım. Sinemada 1981 yılından 2000 yılına kadar, 20 yılda sadece 550 gün sigortalı olmuşum.
Kahramanmaraş’a ne zaman dönüş yaptınız, şimdi ne işle meşgulsünüz?
Kahramanmaraş’a 2013 yılında çocuklarımın evlilikleri burada olduğu için çocuk ve torun hasreti ağır bastı ve buraya yerleştim. Kahramanmaraş Belediyesi iş imkânı sundu Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına bağlı bir birimde taşeron işçi olarak çalışıyorum. 3600 günü doldurmaya çalışıyorum. Sinema ile 3600 günü ömrüm boyunca dolduramazdım. Çünkü ayda en fazla 10 gün sigortalı olabiliyordum.
Kahramanmaraş’ta da Sinema çalışmalarınız halen devam ediyor, projelerinizden bahseder misiniz?
SERDAR GÖKHAN’IN “BOZKUTLAR” DİZİSİNDE GÖREV ALACAĞIM
Sinemayı bırakamıyor insan. Bu günlerde çekimleri yapılan, yönetmen ve oyuncu Hasan Karcı’nın “Belalılar” adlı bir sinema filminde rol aldım. Daha sonra, özürlüler yararına çekilen “Kimsin Lan Sen” isimli filmin çekimleri için Adana’ya gidemediğim için, senaryo da küçük bir değişiklikler yapıldı. Benimle ilgili kısımlarının çekimleri Kahramanmaraş’ta yapıldı, senaryoyu değiştirerek filmin başlama sahnelerini Kahramanmaraş olarak değiştirdiler ve öylece rol almış oldum. Yakın zamanda çekilmiş olan “Yedi Güzel Adam” filminde 39 bölüm Seyit Efendi (Kâhya) rolünde oynadım. Halen görüşmekte olduğum yeni projeler var. Örneğin; Filmsan Yönetim Kurulu başkanı Sayın Engin ÇAĞLAR’ın önümüzdeki aylar da Adana’da çekeceği sinema filmi için ön görüşmemiz oldu. Engin Çağlar bana “ Mutlaka seninle çalışmak istiyorum” dedi ve ekledi “On numara bir Yeşilçam kavgası var, bunu da sen yaparsın” dedi.
Diğer yanda Serdar GÖKHAN’ın ağabeyin yeni projesi “Bozkurtlar” dizisinde görev alacağım. “Bozkurtlar” projesi, “Diriliş Ertuğrul” benzerinde, Türk cumhuriyetlerin dede Çekilecek bu projede de İnşallah yer alacağım.
Meslek hayatınız boyunca dublör veya oyuncu olarak rol aldığınız filmlerden hatırladıklarınız nelerdir?
YÜZDEN FAZLA FİLMDE ROL ALDIM
Sinema filmi ve Dizi filmi olarak yüzden fazla filmde oynadım, hatırlayabildiklerimin bazıları şunlardır; Nehir(Kavgacı- 1977), Ayağında Kundura(Muavin-1978),Yorgun Savaşçı(Çerkez Etem Çetesi-1979),İstanbul Kanatlarımın Altında(Osmanlı-1996), Yasemince(Şuayip -1997),Kahpe Bizans(Dublör-1999), Nisan Yağmuru(Dublör-2001), Gelin(Fedai-2003), Kurtlar Vadisi(Cerrah paşalı Bayram, 1.Sezon- 2003), Avrupa Yakası(Maganda, 1.Sezon-2004), Cennet Mahallesi(Mafya-2004), Acı Hayat(Kavgacı,1.Sezon-2005),Dede Korkut Hikâyeleri(Oğuz Yiğidi ve Dublör Süpervizörü -2007),Arka Sokaklar(Dolmuşcu,2.Sezon-2007), Deli Dumrul(Harami-2008), Belalılar(Kovboy,Meksikalı-2016), Kimsin Lan Sen(Bitirim-2016) İki Koca Adam Bir Bebek(Mafya-2007).
Sinemacılıkta yaşadığınız sorunlar nelerdi?
”MİLLETİN HEPSİ ARTİST OLMUŞ”
Rahmetli Erol TAŞ ile bir sohbetimizde, ben iş olmadığından yakınınca “Evladım bize çalıştığımız için değil de beklediğimiz için para ödüyorlar. Ömrümüz beklemekle geçti, bize geçmiş yıllarda parmakla gösterip Aaa! Artist gidiyor derlerdi. Günümüzde milletin hepsi artist olmuş, bize iş mi kaldı. Gazete ilanları ile oyuncu topluyorlar. Milletin hepsi artist olmuş.” Dedi.
Bizim sorunlarımızdan biri de dublör olarak Jenerikte ismimizin geçmemesi. Hal bu ki yabancı filmlerde yazmaktadır. İnşaallah ülkemiz dede bir gün o kültür yerleşir diye ümit ediyoruz.
Kahramanmaraş’ta sinema üzerine sizce neler yapılabilir?
Bir şehrin tanıtımı için, dizi veya sinema filmi çekmek büyük bir reklam olur. İleriye dönük Kahramanmaraş’ın tanıtımı için gala’lar ve film festivalleri düzenlenebilir. Yapılan bu etkinlikler şehrin adına ses getirebilir. Mesela Yedi Güzel Adam dizisi ile filmin çekildiği mekânlara fotoğraf çekmeye gelen insanlar var. Bu demektir ki çekilen her film Kahramanmaraş’ın tanıtımında büyük rol oynamaktadır. Yedi Güzel Adam Filmi için Kültür Bakanlığımız, Kahramanmaraş Milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız ve halkımıza desteklerinden dolayı teşekkür ederim.
Türk sineması üzerine ilginç hatıralar aktardınız. Yaptığımız bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.
Bu imkânı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.