Kahramanmaraş’ta 1940-1950 yılları arası yapılmış toprak kerpiç evleri inceleme yazımızı devam ettiriyoruz. Daha eski tarihi evlerin bazıları restore yapılmıştır. Hatta bu restorasyonların belediyenin bütçesi dahilinde restorasyonu devam ettiriliyor. Ancak yazımızda, restore edilmeyen tarihi kapsama girmeyen evleri ve kapıları ele almış bulunmaktayız. Elbette 10-20 yıl sonra bu evlerde 100 yılını geçmiş tarihi evler olacaktır. Tabii ayakta kalabilirlerse!
İşte buradan yetkililere ve duyarlı vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Durumu iyi olan vatandaşlarımız bu evleri alsınlar ve aslına uygun tamir ile bu şirin evlerimizi korusunlar. Bir okuyucum, bana şöyle bildirdi: “ 20 yıl önce Maraş’ta kapı satanlara gitmiştim. Tadilat yaptıracaktım. Marangoza eski kapıları sordum. Usta bana, abla o eski kapılar elimizde vardı. Ancak bir İngiliz turist o antika eski kapıları hep satın aldı. Şimdi elimizde yok dedi”.
O misafirperver kapılarımıza da sahip çıkalım. Sahipsiz kalan boş kapılarımızın zayi olmasına fırsat vermeyelim. Belediye olarak bu sahipsiz kapılar toplanmalı ve ayrı bir açık hava müzesi yapılmalıdır.
O şirin evlerimiz odasında bir aile barınmıştır. 3-4 odalı evlerimiz, yeni evlenenlere verilmiş ve sanki bir süre burada evlilik aile dersi verilmiştir. Topluca yemek pişirilmesi ve paylaşılması, saygı ve sevgi içerisinde mutlu aile yönetilmesinin güzel örnekleri yaşanmıştır. O zamanlar evler küçük ama gönüller genişti. Çat kapı ile dost-akraba ziyaretleri yapılırdı.
İmece usulü sokakta tarhana yapılır. Komşular yardıma gelirler, gece topaç ile tarhananın çiğlere serilmesi yapılırdı. O günün şartları öyleydi. Şimdi Maraş tarhanası, fabrikasyon oldu. Tarhana cips artık ihraç ürünleri arasına girdi. O zamanlar bu yardımlaşma olmasaydı, şimdiki gibi tarhanamızı yiyemezdik. İşte tarhana, bu eski evlerimizde ne zahmetlerle yapıldı.
Bazı eski evlerimizin altı ve yanı ahırdı. Her evin bir ineği veya koyunu Ya da atı vardı. Tabii tavuklar da unutulmamalı. Aman ya Rabbi sanki her ev bir köy eviydi. At arabalarının yolda lapa lapa pisliği olurdu. Bunun için belediye at arabalarına torba takma zorunluluğu getirmişti.
Elektrik olmadığı zamanlarda Sokak başlarındaki direklere belediye yetkilileri tarafından gazyağı ile aydınlanan fenerlere yağ konurmuş. Ah bu evlerin dili olsa da bize anlatsalar!
Bu yazımda Haydarlı evlerini sizlerle paylaştım. Sağlıcakla kalınız!