2023 yılı, Türkiye'nin Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman ve Hatay gibi şehirlerini vuran yıkıcı depremlerle başladı. Bu trajedi, sadece binaları yıkmakla kalmadı, aynı zamanda binlerce insanın hayatını kökünden değiştirdi. Deprem sonrasında yüzbinlerce insan, yaşadıkları şehirleri terk ederek güvenli bir yaşam arayışına girdi. Ancak yeniden doğdukları şehirlere dönmek isteyenler, bambaşka bir sorunla karşı karşıya: Fahiş kira fiyatları ve barınma sorunu.
Depremin ardından birçok insan, geçici barınma çözümü olarak başka şehirlere göç etti. Ancak Kahramanmaraş'a ve diğer depremden etkilenen şehirlere geri dönmek isteyenler, ciddi bir kira kriziyle karşı karşıya. Bir ilan üzerinde yazan fiyatlar bile depremin ardından yaşanan ekonomik sıkıntıların boyutunu gözler önüne seriyor. Aylık 28,000 TL, 6 aylık peşin verilirse 25,000 TL, yıllık peşin ödenmesi halinde ise 23,500 TL gibi astronomik rakamlar, birçoğumuzun bütçesini aşan seviyelerde.
Bu fiyatlar, depremzedelerin yaşadığı travmayı daha da derinleştiriyor. Yıkılan evlerini yeniden inşa etmeye çalışanlar hem maddi hem de manevi olarak büyük bir yük altına giriyor. Bu durum, toplum olarak depremden ders almadığımızı ve dayanışma kültürümüzü yeterince geliştiremediğimizi gösteriyor.
Gerçek bir yaşam öyküsü, bu durumun ne kadar acı verici olabileceğini gözler önüne seriyor. Hayrullah Mahallesi'nde kiracı olarak oturan bir vatandaşın hikayesi, insanlık adına önemli dersler barındırıyor:
"AB isimli 24 tane dairesi olan bir amcanın evinde oturuyordum. Fabrikada çalışıyorum. Aldığım ücret asgari ücret. 2023 yılı yıl başı. Kirayı artırmam söylendi. 3000 TL'ye oturuyordum. 3500 TL vereyim dedim. Benden 6000 TL istendi. Ben de iki katlı müstakil bir evin alt katına taşındım. O amca deprem gecesi bütün ailesiyle benim çıktığım evde yatarken depreme yakalandılar. Amca hariç hepsi öldüler. Amcayı ikinci gün sağ olarak çıkarttık. Şuurunu kaybetmişti. Amcanın gidecek kimsesi kalmamış, 24 dairenin tamamı yıkılmıştı. Evime aldım. Eşim 'Bu bizim babamız, ben bırakmam' diyor ve şimdi orada yaşıyor."
Bu hikaye, insanoğlunun dayanışma ve merhamet duygularının önemini bir kez daha vurguluyor. Depremde her şeyini kaybeden bir insanın, daha önce kendisine kira zammı yapan ev sahibine kapılarını açması, insanlığın en güzel örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu dayanışma örneği, toplum olarak ders çıkarmamız gereken bir hikaye.
Ancak, ne yazık ki her hikaye bu kadar umut verici değil. Depremden sonra kira fiyatlarını fahiş seviyelere çıkaran fırsatçılar, sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Bu insanlar, yaşanan trajediden ders almayarak, insan hayatının ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu unutmuş görünüyorlar.
Bugün elimizde olan her şeyin yarın tuzla buz olabileceğini unutmamak gerekiyor. Deprem gibi büyük felaketler, bize dayanışmanın ve insafın önemini hatırlatmalı. Kira fiyatlarını yükselterek insanları zor durumda bırakan fırsatçılar, aslında toplumun bütünlüğüne zarar veriyorlar.
Sonuç olarak, depremin ardından yaşanan kira krizi, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda ahlaki bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Toplum olarak, bu krizden ders çıkarmalı ve birbirimize daha çok destek olmalıyız. Deprem gibi felaketler, dayanışma ve yardımlaşma duygularımızı pekiştirmeli, insanlığımızı hatırlatmalı. Unutmayalım ki, bugün yardıma muhtaç olanlar, yarın biz olabiliriz. Biraz insaf, biraz merhamet ve dayanışma ile bu zor günleri atlatabiliriz.