(Bir koronavirüs hastasının başından geçenler)
Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs tehlikesi devam ediyor. Başta Amerika Çin’e virusü yaymış diye lanse edildi. Daha sonra Çin tarafından Dünyaya yayılmış iddiası ortaya çıktı. Başka bir iddia da İngiltere, Fransa, Çin, İsrail işbirliği ile virüsün yayıldığı iddiası ortaya çıktı. Belli ki zaman geçtikçe esas durum anlaşılacak. Tıpkı 11 Eylül gibi.
Kahramanmaraş şehrimizde teknik liseden sınıf arkadaşım Süleyman İpbüken’in basından Koronavirüs hastalığına yakalandığı öğrendim. Necip Fazıl Kısakürek Şehir Hastanesi’nde yatıyormuş. Kendisiyle telefonla irtibata geçerek hastalık hakkında bilgi aldım. Kendisine moral vermekten başka çarem yoktu. Hastalık sürecini kendisinden öğrenerek sizinle paylaşıyorum:
“Coah hastalığım vardı. Rahatsızlığım artmıştı. 23 Mart tarihinde Necip Fazıl Kısakürek Şehir Hastanesi’ne muayene için gittim. Doktor, röntgen ve tomografi çektirdi. Ciğerlerinde rahatsızlık var. Zatürre olmuşsun. Seni hastanede yatıralım, ayrıca Koronavirüsü testi de yapalım dedi. Kabul ettim. Hastanede yattım. Bilahare ilk test sonucu belli oldu. Sonuç negatif çıktı. Doktorum bana, sonuç negatif ama ilk aşamada bu belli olmaz, bu hastalığın kuluçka dönemi var, biraz daha kal, gözlemimiz devam etsin dedi. Kabul ettim.
27 Martta tekrar test yapıldı. Ancak bu testin sonucu pozitif çıkmış. Bana, hemşire hanım gelip durumu bildirdi. Hemşire, abi bundan sonra sana koronavirüs tedavisi yapacağız, artık buradasın dedi. O anda bana bu haber şaka gibi geldi. Şoku atlattıktan sonra kendimi yokladım. Ben buna nasıl yakalandım? Hiç bir şey aklıma gelmiyor. Dokunmaktan mı, havadan mı, yiyecekten mi? Hala çözmüş değilim. Elhamdülillah inançlı olmam nedeniyle kendi kendime, nasıl olsa ölüm her zaman var. Kimse ölümsüz değil. Ancak vademize kadar yaşarız. Ha 75 yaş ha 55 yaş fark etmez. Bana düşen mücadele etmek. Ömrümün olup olmadığını bilmiyorum ama hastalığa karşı mücadele etmek gerekiyor. Moralımı yüksek tutmalıyım. Bu hastalık dünyada yeni ve hızlı yayılıyor. Bağışıklık sistemimi güçlendirmeli ve moralın yüksek tutulması önemlidir. Zaten diğer tedaviyi devletimiz yapıyor. Karantina süresince alınan tedbirler ve temizlik, serum gibi ilaçların verilmesi muntazaman yapılıyor. Akrabam, arkadaşlarım ve çevrem de bana moral destek veriyorlardı. Tek kişilik odada tedavi süreci başladı. Serumun yanı sıra Sağlık Bakanlığın gönderdiği özel ilaçlardan günde 4 kez hap veriliyordu. Ara ara tomograf çekiliyordu.
Oda temizliği muntazam yapılıyordu. Hemşireler çok iyi davranıyorlardı. Doktor ve hemşire içeri girdiklerinde mutlaka maske taktırıyorlardı. Odadan dışarı çıkmak yasaktı, bir ihtiyacımız olursa zile basıyorduk. Hemen geliyorlardı. Evden de özel isteklerim oluyordu. Onları hasta bakıcıları aracılığıyla bana getiriyorlardı. Odamda seccadem vardı. Bütün bu hizmetleri yakından görünce devletimizin güçlü olduğuna sevindim. Oysa haberlerde duyuyorduk, yabancı ülkelerde hastaların birçoğu kaderine terk edilmişti. Panik havası yaşanıyormuş. Elhamdülillah bizim ülkemizde öyle bir şey yok. Memurundan halkına herkes iyi niyetli, bugünler de geçer modundayız.
15. günü tomografi ve test sonucu iyi çıktı müjdesini verdiler. Bir gün sonra da hastaneden taburcu oldum. 7 Nisan da şimdi evimdeyim. Devletimizin uyguladığı ve önerdiği tedbirlere aynen riayet ediyoruz. Evinde Kal ve maske tak, mesafeyi koru, temizliğe dikkat.
Bu vesileyle bana hizmet veren bütün sağlık çalışanlarına teşekkürü ve devletimizin yardımına teşekkürü bir borç bilirim. “
İnşaAllah bu virusü halk ve devlet tedbirleriyle yeneceğiz. Ama en önemlisi içte birlik olmak ve düşmanlarımızı sevindirmemek. İnsanlığın yok olduğu şu günlerde zalimlerin, zulümü bir tarafa bırakarak merhametten nasip almalarına vesile olmasını temenni ediyorum. Şimdi muhalefet zamanı değil birlik zamanı diyoruz. Saygılar.