Kanaat Rabbimizin takdir ettiğine razı olmak, Rabbimizin bizler için uygun gördüğü nimetle yetinmek, Başkalarının elindeki şeylere göz dikmemektir.
Dünyaya imtihan için gönderilen insan yaradılış gayesini unutarak bütün imkânlarını, zamanını mal kazanmak için sarf etmemelidir. Rabbinin verdiği mal ve imkanları ahiret için kendisine fayda sağlayacak şekilde kullanmalıdır. Cenab-ı hak bütün mahlukatın rızkını verecek olanın kendisi olduğunu, kullarınında bu rızka kanaat etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Ayet-i Kerimede: “Yeryüzündeki her canlının rızkını Allâh üstlenmiştir…” (Hûd, 6)
“Orada hem sizin için hem de rızıkları size âit olmayanlar için (gerekli) geçim vâsıtaları yarattık.” (el-Hicr, 20)
“Nice canlı var ki rızıklarını kendileri taşıyamaz (temin edemez.) Ama onları da sizi de rızıklandıran Allâh’tır. O her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.” (el-Ankebût, 60)
“…Rızkı Allâh katında arayın!..” (el-Ankebût, 17)
“Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır, onun bitip tükeneceği yoktur.” (Sâd, 54)
Sevgili Peygamberimizde kanaatkar insanları överek: “Müslüman olan, kendisine yeteri kadar rızık verilen, Allâh’ın kendisine verdiği nîmete kanaat eden kimse, şüphesiz kurtuluşa ermiştir.”(Müslim, Zekât, 125)
Yine Rasûl-i Ekrem Efendimiz: “Allâh’ım! Muhammed ehlinin rızkını, ihtiyaç miktarı kıl.” (Müslim, Zekât, 126) diye duâ ederdi.
Kanaat sahibi olmayan insan zengin bile olsa huzursuz olur..ne kadar mal kazansada doymaz daha fazlasını ister peygamberimiz in şu tavsiyesine kulak verelim:
“İnsanoğlunun bir vâdi dolusu altını olsa, bir vâdi daha ister. Onun gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz. Fakat Allâh, tevbe edenin tevbesinikabûl eder.” (Buhârî, Rikâk, 10; Müslim, Zekât, 116-119)
Maalesef Toplumumuza aşılanan yeni bir aşıda televizyonu açtığımızda sürekli insanımıza zenginlerin lüks yaşamlarını göstererek imtihan için gelmiş olduğumuz bu dünyadaki asıl amcımızdan bizleri uzaklaştırmaya çalıştırmaktır.
Peygamber Efendimiz: “Sizden biri, mal ve yaratılışça kendisinden üstün olana baktığı zaman, nazarını bir de kendisinden aşağıda olana çevirsin.” (Buhârî, Rikâk, 30)
Bu öğüdü hiçbir zaman aklımızdan çıkartmamız gerekir.Lokman Hekim: “Yavrucuğum! Gönlünü kederlerle ve üzüntülerle meşgul etme! Aç gözlülükten sakın. Takdîrerızâ göster. Allâh tarafından sana verilene kanaat et ki, hayâtın güzelleşsin, gönlün sürurla dolsun ve hayattan zevk alasın.”
Bu güzel öğüdünü hayat düsturu yaparsak inanın kazanan biz oluruz.Bir diğer hususta mü’min kanaat ehli olmakla birlikte,gözü ve gönlü tok olmalıdır.Allah’ın verdiğine kanaat edip başkalarına el açmamalıdır.Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Cebrâîl bana geldi ve şöyle dedi: «Yâ Muhammed! İstediğin kadar yaşa, (sonunda) mutlakâ öleceksin! İstediğini sev, (sonunda) mutlakâ ayrılacaksın! İstediğin şeyle amel et, (sonunda) onun karşılığını elde edeceksin! İyi bil ki, mü’minin şerefi, geceleri kâim olmasında; izzeti ise, insanlardan müstağnî kalmasındadır!»”
(Hâkim, IV, 360-361/7921)
Ayet-i Kerimeler de,Hadis-i Şerifler de buyrulduğu üzremü’min Rabbinin verdiklerine kannat etmeli.
Her hususta olduğu gibi Sıkıntılı anında Rabbine sığınmalı,başkalarına el açmamalıRasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur: “Kim ihtiyaç içine düşer de bunu insanlara açarsa, ihtiyacı kapanmaz. Kim de ihtiyacını Allâh’a arz ederse, Allâh’ın, hemen veya ileride o kimseye rızık vermesi umulur.” (Tirmizî, Zühd, 18/2326; EbûDâvûd, Zekât, 28/1645)
Sadece Rabbine el açıp ona sığınmalıdır.Bu gün Rabbimize hamdolsun açlıktan perişan olan insanları,bir damla su boğazımdan geçsin isteyen insanların asfalttaki suyu yaladığını, hayvanların sulandığı sulaklardan nasıl su içtiklerine şahid olmaktayız,Bizler bu durumları gördükçe daha çok kanaat sahibi olmalıyız ve rabbimize hamd’u senamızı artırmalıyız. Rabbim bizleri kanaatkar kullarından eylesin,Rabbim bizleri sadece kendisine el açan kullarından eylesin, Rabbim kendisine layık kul, Peygamber efendimize layık ümmet olmayı nasip eylesin.AMİN.