Her fırsatta; ‘Bu devlet kolay kurulmadı kardeşlerim. Bu vatanın her karış toprağının bedelini ecdadımız kanlarıyla ödedi’der dururuz. Bu konularda hamaset’in en alasını bizler yaparız. Sık sık ‘kör kuruşun’ öneminden bahsederiz. ‘Tüyü Bitmemiş Yetim’in’ hakkından söz ederiz. Hırsızlıklar için ‘Yapanlar Babamızın Oğlu Olsalar Bile’ hesabını soracağız diye bar bar bağırırız. Bağırırız ama ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ sözünü duyduğumuzda utancımızdan yüzümüzün kızarmasını da bir türlü önleyemeyiz. Neden mi? Neden olacak, elbette söylediklerimizle yaptıklarımız hiçbir zaman örtüşmez de ondan…
Elbette bu devlet kolay kurulmadı. Maalesef gençlerimiz bunu bilmiyor. Kendilerine anlatmamız gerekiyor. Bunu anlamaları için evliya-ı izam veya dahi - mahi olmalarına gerek yok. Bu devletin ne zorluklarla kurulduğunu ve bizler için nedenli önemli olduğunu kendilerine anlatmamız gerekiyor. Okullarımızda başta Tarih Öğretmenleri evde anne ve babalar bu işi görev bilmeli. Tarih Öğretmenleri ders kitaplarının yanında Atatürk’ün Nutku’nu, Mehmet Akif’in Safahat’ını, Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler’ isimli romanını, Arif Akpınar’ın ‘Kardan Kanatlar’ isimli eserini mutlaka kendilerine okutmalı. Notlar bu kitapları okuyanlara biraz daha fazla verilmeli. Cep telefonu, aypet gibi istek ve talepler bu kitapların okunması şartına bağlanmalı.
Madem böyle o zaman tam zamanı. Önümüzdeki iki hafta boyunca çocuklarımıza Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Allahuekber Dağları'nda yaşananları, bu dağlarda donarak şehit düşen binlerce askerimizi ve kendilerini şehitlik mertebesine ulaştıran Sarıkamış Harekâtı’nı anlatarak işe başlayabiliriz. Sarıkamış’ta yaşananları ve bu toprakları bizler için Vatan yapan Şehitlerimizi gençlerimize tanıtabiliriz. Bunu; Kardan Kanatlar isimli romanı okuyarak ve çocuklarımıza okutarak sağlayabiliriz. O kahramanları hayırla yad etmelerini Onlara dualar ve Fatihalar okumalarını sağlayabiliriz.
Üstelik bu romanın kahramanı Maraşlı bir asker; ‘Şeyhoğlu Hafız.’ Yazarın Sarıkamış’ta ve Allahuekber Dağlarında yaşanan olayları niçin bir Maraşlı askerin duygu ve düşüncesi olarak sunduğu yavrularımıza ilginç gelecektir. Kitabı okumaları, kitabın kahramanıyla kendi duygu ve düşüncelerinin benzeştiğini görmeleri okumayı biraz daha kolaylaştıracak ve kendileriyle gurur duyacaklardır.
Sevgili dostlar, biliyorum ki hepimiz bu vatanı gerçekten çok seviyoruz. Ama vatana sahip çıkmak yalnız sevmekle olmuyor. Gelecek nesilleri yani Ahmetleri, Mehmetleri, Ayşe ve Fatmaları hem Allah ve Peygamber dostu hem de Vatan ve Millet sevdalısı olarak yetiştirmek gerekiyor. Yani evlatlarımızı Milliyetçi ve Muhafazakâr düşünceye sahip olarak yetiştirmemiz gerekiyor. Kendilerine bu Devletin ne denli zorluklarla kurulduğunu anlatmamız gerekiyor. İşte o zaman dönüp bu Devletin bir çakıl taşına göz koyanların gözünü oymalarını beklememiz gerekiyor.
Bu sebeple önce evlatlarımıza sonra evlatlarımızı arzu ettiğimiz şekilde yalandan / dolandan, haramdan, riyadan, zinadan ve zamanın başımıza musallat ettiği tüm musibetlerden koruma adına nafakamızdan keserek kurduğumuz kurumların yaşamalarını mutlaka sağlamalıyız.
Bu kurumları yaşatmalıyız ki, Şeyhoğlu Hafız’ların sayısı çoğalsın. Yetiştirdiğimiz bu kardeşlerimiz savaşta seferberlik davulunun çalmasıyla Yemen'de, Hicaz'da Efendimiz Aleyhisselam'ın emanetini ve vatanı muhafaza için cepheden cepheye koşabilsinler. Balkan cephelerinde çetelerle mücadele edebilsinler. Çanakkale'de yedi düvele meydan okuyabilsinler. Sarıkamış'ta Allahuekber Dağları'nda, kardan kefen giyerek huduttan hududa savrulabilsinler. Umutları, sevdaları ve hasretlikleriyle şehit düşen milyonlarca Anadolu insanını yeniden canlandırabilsinler…
Barışta görev aldığı kurumlarda önüne gelen dosyaları incelerken Şeyhoğlu Hafız olduğunu unutmadan önce Allah’ın rızasını sonra yetimin hakkı olan kör kuruşun hesabını sorabilsinler. Hırsızın adına, sanına, soyuna / sopuna bakmaksızın kulağından tutup içeriye atabilsinler. Haya etmeden çaldıklarını geri yerine koyabilsinler. Kırk yıldan beri iğneyle kuyu kazarak bunu yapmaya çalışmadık mı?
Öyleyse bu hafta ve önümüzdeki hafta birbirimize Sarıkamış’ta, Allahuekber Dağlarında yaşananları anlatmalıyız. Kendimiz ve yavrularımıza ‘Kardan Kanatlar’ isimli romanı mutlaka okumalı ve okutmalıyız. Eğer evlatlarınıza; ‘Bu Vatan İçin Toprakta Yatanlarla Yatakta Para Sayanların Bir Olmadığını’ öğrettiyseniz bir gün mutlaka ‘Kardan Kanatlar’ takarak Maraşlı Şeyhoğlu Hafız’ın gittiği yere gideceksiniz. Ne mutlu sizlere…