Sporu ve yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Biliyorsunuz ki bu sağlık açısından da oldukça faydalı. Beni rahatlatıyor ve dinlendiriyor. Hele de yanımda sevdiğim bir arkadaşım varsa, kilometrelerce yürüyoruz. İstanbul’da evime yakın yürüme yolum ya sahil yolu oluyor iyot havası soluyarak, ya da güzel bir parkımız var çam kokuları eşliğinde adımlarımızı atıyoruz.
Ülkemizin o kadar güzel iklimi var ki, mutlaka her mevsim açan çiçekler etrafı süsülüyor. Sabah çıktıysam yürüyüşe ve havalar da soğumaya başlamışsa yaprakların ve çiçeklerin üzerindeki çiğ damlalarını görmeye bayılıyorum. Ağaçların dallarında tomurcukları görünce yaşamın canlı haline şahit oluyorum, umut doluyor içim.
Yaz ayının bitimiyle doğadaki bütün çiçekler, ‘’Güneş yoksa bizde yokuz.’’ diyerek kış uykularına çekilmişlerdi adeta. Kasımpatı hariç. Can alıcı kırmızı, hüzünlü sarı, romantik pembe, saflığın sembolü beyaz ve doğadaki yabani birbirinden göz alıcı rengiyle Kasımpatılar, diğer çiçeklerin aksine tüm güzellikleriyle salınıyorlar. Şimdi her yeri kasımpatı süslüyor, kasım ayının güzelliğinde…
Çok sevdiğim bir arkadaşım bu çiçeğin diğer adının Krizantem olduğunu ve çok anlamlı bir çiçek olduğunu söyledi. Daha sonra merak edip araştırdım internetten. Çok beğendiğim kasımpatı çiçeğinin bir çok hikayesi olduğunu öğrendim. Bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir rivayete göre kasımpatı çiçeği adını Crisan adlı Fransız bir gençten almıştır. Crisan bir köy ağasının yanında çalışmakta olan yakışıklı bir gençtir. Köy ağasının kızına aşık olmuştur, tabi ki kız da ona. Genç kız ve Crisan’ın aşkını öğrenen kızın babası Crisan’ı işten çıkarır ve bir daha topraklarına yaklaşmamasını söyler. Crisan’ dan haber alamayan genç kız aşkından yataklara düşer. Duruma daha fazla kayıtsız kalamayan evin hizmetçisi Crisan’ a mesajlarını genç kıza iletebileceğini söyler. Romantik Crisan ormandan her gün sevgilisi için çiçek toplar. Çiçeğin adı kasımpatıdır. Topladığı çiçeklere bir not iliştirir, Crisan T’eaime…(Crisan seni seviyor), ve sevgilisine ölene dek her gün bu notla o çiçeği yollarmış.
Bir diğer hikâye ise karşılıksız aşkının acısını ölümle çeken bir kız hakkında. İsmi Ante olan bu güzeller güzeli kız, bir kırda genç ve çok yakışıklı bir delikanlı görmüş. Yakışıklı genç, Ante’den habersiz önünde duran büyülü güzellikteki çiçeği koklamış ve öpmüş. Ante bu gence o kadar çok tutulmuş ki hemen yanına gidip tanışmak istemiş fakat giderken onu gözden kaybetmiş. Kahrolarak yakışıklı gencin dokunduğu çiçeğin yanına gitmiş ve tam da onun çiçeği öptüğü yere dudaklarını dokundurmuş. Gencin dudaklarının sıcaklığını hisseden Ante’nin utançtan yanakları kıpkırmızı olmuş Bu haliyle daha da büyüleyici bir güzelliğe kavuşan Ante’yi kıskanan krizantem, dudaklarının değdiği yerden Ante’nin tüm kanını çekmiş ve onu öldürmüş. Bir masum buse uğruna canından olan Ante’yi bu krizantemin dibine gömmüşler. Zaman içerisinde yaptığına çok pişman olan krizantem, her bahar bir sürü çiçek açıp yapraklarını onun üzerine dökmüş.
İşte bu hüzünlü çiçeğin hikayeleri böyle. Ne olursa olsun güzelliği göz kamaştıran bu çiçek, içinde hem mutluluk hem de acı barındıran tek duygu olan aşkı en güzel simgeleyen çiçeklerden biri. Ne de olsa bir Kasım çiçeği ve ne de olsa romantik. Haydi siz de bu ay geç kalmadan büyük aşkınızı gösterin, bazen bir buket çiçek ve ona iliştirilmiş bir not, bazen de dudaklara kondurulan sıcacık bir öpücükle aşkınıza hayat verin.