Dünyada hiçbir canın, bir diğerinden daha üstün, daha kıymetli, daha şirin olduğunu düşünmedim ama meğer düşünen varmış. Paris’te katliam için yürüyenlerin, hiç değilse bazılarının öldürenler olması garip…
Tam bir milyon kişi, şiddete karşı yürüdü.
Tam bir milyon kişi, teröre karşı yekvücut oldu.
Hem de sıradan insanlar değildi bunlar.
Çoğu önemli liderlerdi, siyasetçilerdi, STK’lardı, düşünce adamlarıydı, sanatçılardı…
Ve ne yazık ki birçoğu da “terörist” olarak bilinen ve alçakça katliamlara imza atan, çocukları bile öldüren katillerdi.
Hepsi Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıyı ve sonrasında gelişen diğer terör saldırılarını protesto ediyordu.
Elbette ki alkışlanacak bir yürüyüş.
Bütün sokakların, bütün caddelerin, bütün adımların Paris’e çıkması, bu açıdan saygıyla karşılanacak, ayakta alkışlanacak ve adımlarına adım katılacak bir girişimdir.
Hele bir de bu tür saldırıların İslam’a mal edilmesi oyunu varsa, tüm Müslümanların bu tür katliamlara tepki göstermesi ve artık düşüncelerin karşılığının yine düşünce olduğunun farkına varılması gerekir.
Sevgi ve barış Peygamberine hakaret eden, hatta sadece bizim peygamberimiz değil, diğer dinlerin de peygamber veya önemli insanlarını “çirkinleştiren” bu dergiye verilecek en büyük ceza hakaret davasından da önce karalamaya çalıştıklarının, yanlış bildiklerini öğretmektir.
Sadece bu açıdan olsa bile Paris için yürüyenleri, Paris için adım atanları ve kınayanları destekliyorum…
Olumsuz bir ‘ama’ koymuyorum buraya…
Ama…
Fransa’nın tarihi, katliamlarla dolu…
İşgallerle, sömürgeyle ayakta duran bir ülkedir Fransa…
Başkasının kanıyla beslenen, onların zenginliğiyle zengin olan bir ülkedir Fransa…
Hem de 12 kişi değil, milyonlarca insanın kanına giren, halen eli kanlı bir terör ülkesidir Fransa…
Teröre sürekli destek veren, başka ülkelerdeki teröristlere yardım eden bir ülkedir Fransa…
Aynı zamanda Fransızca olan ‘terör’ kelimesinin karşılığını en kötü şekilde algılayan ve bunu her ülkeye ihraç eden bir ülkedir Fransa…
Ortadoğu’da her gün onlarca, bazen yüzlerce insan ölürken kılını kıpırdatmadığı gibi, tetiğe dokunan katillerin yanındaki ülkedir Fransa…
İkiyüzlü olmanın âlemi yok.
Ateşin düştüğü yeri yaktığı anlaşıldıysa dünyada savaş için değil, katliam için değil, acı çektirmek için değil, kargaşa ve kaos oluşturmak için değil, barış için, kardeşlik için, huzur için yürüyün…
Paris için yürüyün, katliama karşı yürüyün, adımlarınıza bereket…
Ama Gazze için de yürüyün…
Suriye için yürüyün…
Uygur Türkleri için de yürüyün, Kobane Kürtleri için de…
Hem Irak’ta acı olmasın, hem Pakistan’da, hem de Hindistan’da…
Cezayir’de arık kan akmasın, Libya’da insanlar ölmesin…
Ülkelerin zenginliğini elde etmek için katliam yapılması, yüzbinlerce insanın ölmesi “normal” görülmesin.
Bir tek canın, bütün dünyaya değiştirilemeyeceği mesajı verilsin.
İtalya, İngiltere, Almanya ve Amerika gibi ülkelere de bu mesaj iletilsin.
Sonra Rusya’ya, Çin’e ve Japonya’ya…
O zaman ikiyüzlü olmadıklarını anlarım.
O zaman Paris’te kalleş kurşunların hedefi olan insanların kanının da, tıpkı Gazzeli çocuğun kanı gibi kıymetli gördüğünüzü anlarım.
İşte o zaman sizin için esas olanın petrol olmadığını, bölgenin zenginliği olmadığını, oranın idaresinin “kukla” yöneticileri eliyle olması için çaba harcamadıklarını öğrenmiş oluruz.
O zaman belki Sisi gibi alçaklara verdiğiniz desteği de geri çeker, halkın talebinin, her şeyin üstünde görüldüğünü haykırmış olursunuz.
Ama yapamazsınız tabii…
Çünkü sizin kanınız şirin, ötekiler ekşi…
Siz, medeniliği kendinize, vahşeti başkasına reva görenlerdensiniz…
Siz, başkasına terör ihraç ederken, barış, sevgi ve kardeşlik ithal edeceğinizi sanıyorsunuz.
Siz, düne kadar beslediğiniz itin, paçanıza saldırmamasını umuyorsunuz…
Ama bu işler böyle olmuyor; acıttığın kadar acı çekiyorsun, güldürdüğün kadar da güldürüyorsun.
Siz, insanların mutlu olması için çabalayın; siz de mutlu yaşayın, biz de…
Yoksa da, arada bir ocağınıza düşen acıyla insanlara yaşamı zehir etmenin yolunu ararsınız ama yine ikiyüzlülüğünüz ortaya çıkar…
İşte o zaman biz deriz ki, Charlie Hebdo’ya sıkılan kurşun, Fransa hükümetinin silahından veya maşasının namlusundan çıkmıştır…
Tweetimden seçmeler
İslam’ı El Kaide veya İŞİD'den ibaret sanan asla Müslüman olmaz. Bunların Müslüman olamayacağını öğrenen de, İslam'ı kavramaya başlar.