Aslında, dönüp dolaşıp, bir konuyla ilgili neticeye bakarak, “ben haklıymışım, gördünüz mü?” demeyi pek sevmem ama bunu dedirtecekler çıkıyor. Tıpkı İzmir’den CHP’ye yükselen tepki gibi…
Bugüne kadar CHP’yi çok eleştirdiğim ve bu eleştirim nedeniyle çok tepki aldığım bir gerçek.
Ama bu defa ben yapmayacağım, CHP’liler, partilerini eleştirirken, CHP’nin asıl zihniyetini nasıl ortaya koyacaklar, birlikte göreceğiz.
Bir süre önce “CHP Bizimdir” diye bir hareket başlatıldı.
İzmir merkezli bu hareketin, yurdun dört bir yanına dalga dalga yayılması hesaplanıyor.
Amaç, CHP’yi cemaatten kurtarmak…
Çünkü “CHP, cemaat hocalarının önünde ceketini ilikleyenlerin partisi değildir ve olmayacaktır” diye üstüne basa basa söyleniyor.
Kim, kimin önünde ceketini ilikler bilemem ama CHP’den bu ses çıktığına göre, ceketini ilikleyen üst düzeyler var demektir.
Bu kısım da beni ilgilendirmiyor.
Sonuçta CHP, iktidar olmanın yolunun cemaatten geçtiğine kanaat getirmiş olmalı ki, böyle bir aşk yaşadılar ama sonu hüsranla sonuçlandı.
Ya aşk karşılıksızdı ya da halk, bu ilişkiye çok sıcak bakmadı ve hesabını sandıkta gördü.
Oysa sürekli CHP’nin hesabı sandıkta görülüyordu, sandıktan kazançlı çıkması söz konusu bile olamıyordu.
Cemaat olsa da, olmasa da CHP’nin hesabının görüleceği yer sandıktır.
Ama CHP hesabını hep “olağanüstü” dönemlerde görmeye alışmış.
Bu yüzden de hep “illegal” örgütlere sempati beslemekle, “darbecilerin” avukatlığını yapmakla, “paralel” yapılarla kol kola olmakla, “para babalarıyla” birlikte geziye çıkmakla ünlenmiştir.
CHP, bir kez daha yanlış ata oynamış, bir kez daha doku uyuşmazlığıyla bir ilişki yaşamışlardı.
Ama asıl sorun, “CHP Bizimdir” diyenlerin itirafları…
“CHP Bizimdir” hareketi sözcüleri olan avukatlarMurat Fatih Ülkü, Mehrigül Keleş ve Ersoy Uluçay, ortak bir basın bildirisi yayınlamış.
Bildiride CHP yönetimini ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmişler.
Hatta daha da ileriye giderek, Kılıçdaroğlu ve ekibinin ortaya koyduğu CHP zihniyetinin iflas ettiğini de söylemişler.
Ve ondan sonra itiraflar başlıyor…
Asıl CHP…
Halkın sevmediği yönü…
Halkın asla iktidar etmemesinin asıl ve gerçek yüzü…
“CHP Bizimdir” diyenler, halkın sevmediği yönünü ortaya koyuyor ve ona sahip çıktıklarını söylüyorlar.
Bildiride, “CHP’nin ancak kendi tarihine ve temel değerlerine sahip çıkarak, toplumun önüne heyecan verici hedefler koyarak iktidar olabileceği”belirtiliyor.
Kendi tarihi ve kendi değerlerini de tek tek sıralasalar da bilsek…
Onlar sıralamasa da halk biliyor ve o değerlerin ülkeye hükümran olmaması adına iktidara yanaştırmıyor.
Bildiride Kılıçdaroğlu’na suçlamaları yenilir yutulur değil.
“Yeni, değişim gibi süslü laflarla göreve gelen Genel Başkan ve ekibinin, yenileştirme adı altında, partinin felsefesine, ilkelerine, geçmişine ve tabanına tamamen zıt bir ideolojik anlayışla, yukarıdan aşağıya partiyi dönüştürmek istediği kanısı egemendir.”
Partilerine başkaldıranlara göre yönetim, “siyasal iktidarın; Cumhuriyetin ve demokrasinin temeli ‘laiklik’ ilkesine yönelik kurumsal ve kalıcı saldırılarına tepki gösterilmemiş, sessiz kalınmış…”
Ve bomba cümle, “CHP, Kemalizm’den vazgeçerek demokrat olunacağını sananların partisi değildir ve olmayacaktır.”
Hani CHP demokrattı?
Hatta bazı dönemlerde sosyal demokrattı…
Bazı dönemlerde sadece demokrat olmakla yetinilirdi…
Bazen salt cumhuriyeti savunurlardı…
Bazen de çeşni olsun diye yanına demokrasi koyarlardı…
Altı oklarında her şey vardı ama demokratlık yoktu…
Buna rağmen demokrat olduklarını, başına da sosyal koyduklarını söylerlerdi.
Demek ki demokratlık, o kadar önemli değilmiş…
Kemalizm’den hiç değilmiş…
Kemalizm’in olduğu yerde, demokratlığın adı dahi anılmazmış…
Vallahi bravo, çünkü gerçekten böyle…
“CHP Bizimdir” diye kalkışma yapanlar, aslında CHP’nin esas fikrini haykıranlardır.
Onlar için Kemalizm, olmazsa olmazdır.
Nedir, ne değildir, hiç önemli değil.
Atatürk’ün “ilerleme” hayalini umursamadan; özgürlükleri kısarak, insanları korkutarak, olağanüstü dönemlere gönderme yaparak Atatürkçü olunmayacağını en iyi kendileri bildiği halde, “kof” bir mana yükledikleri Kemalizm’i, her derde deva olarak gösteriyorlar.
Burada da böyle olmuş…
Demokratlığa, Kemalizm’i tercih etmişler.
Oysa “ayrılmaz ikili” deyip, sahiplenebilirlerdi.
Sahi nedir sizin tarif ettiğiniz veya anlamamızı istediğiniz Kemalizm?
Kemalizm yenir mi, içilir mi?
Halka bir faydasının olup olmadığını gören ve duyan var mı?
Bu Kemalizm dedikleri yoksulu giydirir mi, karnını doyurur mu?
Kemalizm özgürlük getirir mi, insan haklarını genişletir mi?
İnsanlar dilediği gibi inanır, dilediği gibi yaşar, dilediği fikri özgürce savunabilir mi?
Kemalizm, yatırım yapar mı, ulaşım sağlar mı, teknolojiyi geliştirir mi?
Aya götürür mü bizi Kemalizm?
Kurumların sultasından halkı korur mu?
Sağlıkta devrim yapabilir mi mesela?
Eğitimde çıtayı yükseltme becerisi var mı?
90 yıldır Kemalizm diye diye Türkiye’yi kaç adım ilerlettiler, birkaç örnek verebilirler mi?
“İzinde” olmakla medeni olmayı bir tutan gerici zihniyetin, Kemalizm’den başka yükselebilecekleri bir anlayışları yok mu?
Hep durdukları yerde durarak,
Hep insanları kendi istedikleri gibi şekillendirerek,
Tek tip bir halk, tek tip bir baskıcı bürokrasi arzulayarak, ülke gelişmiş mi olacak?
Cemaatin önünde ceketlerini ilikleyip, eğilmeyeceklerini söyleyenlerin, bütün darbecilerin postalını yalamaktan arlanmamaları, nasıl bir Kemalizm’dir?
“CHP Bizimdir” diyenler, bundan sonra da eleştirilerini sürdürüyor.
CHP’nin 30 Mart’ta başarısız olduğuna dikkat çekiliyor ve CHP’ye gönül verenlerin şaşkın, kırgın olduğu da özellikle belirtiliyor.
Son noktayı da “CHP bizimdir ve bizim gibi düşünenlerindir” diyerek, bugüne kadar yaptığımız eleştirileri sahipleniyorlar ve halkın CHP’yi iktidar etmeme gerekçelerini de el sütünde tutarak, yükseklere taşımaya neredeyse and içiyorlar.
Ne ilginç, hâlbuki CHP bu nedenden, bu anlayıştan, partiye hâkim olan bu zihniyetten dolayı iktidar olamıyor.
Tweetimden seçmeler
Hiçbir şey bilmeyenin çevresi, çok şey bilenin çevresinden daha geniştir. Sadece para böyle değil: Ne kadar para o kadar kalabalık çevre.