Kerbela Hâdisesi, İslâm Dünyası’nda, yüzyıllardan beri, Müslümanlar’ın dinmeyen ortak acısıdır.
Hicri Takvim’e göre, bin 380 yıl önce, Hazreti Hüseyin ve beraberindekiler, Kerbela Çölü’nde, şehit edilirler.
Öyle ki; Emevi Devleti’nin ilk halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan, ölünce, onun yerine geçen oğlu Yezid bin Muaviye, Hazreti Hüseyin’in kendisine biat etmesini ister.
Bunun üzerine, Hazreti Muhammed’i ve ehl-i beytini seven müminleri derinden etkileyen bir hâdise yaşanılır.
Keza, Hazreti Muhammed’in “Benim dünyadaki reyhanım, Cennet gençlerinin efendisi” diyerek sevdiği torunu Hazreti Hüseyin ve ehl-i beyitten oluşan 72 insan, Yezid tarafından şehit edilirler.
Ki; bu matem günü, siyasî hırsın ve zulmün yüzyıllar boyunca dinmeyecek sonuçlar vereceğinin hazin bir örneğidir.
Kerbela Hâdisesi’nden Ders Çıkarılmalı
Kerbela Hâdisesi’nden çıkarılması gereken en önemli ders; Hazreti Hüseyin’in uğruna can verdiği adaleti, merhameti, erdemi, izzeti ve şerefi yaşantımıza hâkim kılmaktır.
Velhasıl, Kerbela’yı doğru anlamalıyız. Böylece, birliğimize ve dirliğimize sahip çıkarız.
Kardeşliğimizden de katiyen taviz vermeyiz.