1950 lerden itibaren Sovyetler birliği kendi durumunu kuvvetlendirmek ve etrafında kendisine tabii devletler meydana getirmek ve istediği her yere istediği şekilde nüfuz edebilmek için bir çok devletin istihbarat servislerine sızmış ve kendi istihbarat servisi olan KGB vasıtası ile de çeşitli tedhiş, anarşist ve terörist unsurlarını kurmuş ve desteklemiştir. Bu unsurlar kuruldukları ülkelerde çeşitli maniplasyonlara sebeb olmuş ve iç huzuru bozmuş ve bu ülkeler için büyük sıkıntılar meydana getirmiş ve bu kaotik ortamdan en çok sovyetler birliği yararlanmıştır. Bu şekilde kurulan komünist ve ateist tedhiş örgütlerine daha sonra çin ve bazı küçük Avrupa ülkeleri de dahil olmuşlarsa da en etkili terör guruplarını kurup ve kullanan devlet Sovyet Rusya olmuştur.
Bunlardan en bilinenlerinden birisi olan kızılyıldızlar isimli gizli teşkilat italyan devletini ve milletini hayatından bezdirmiş, yaptığı terör eylemleri ile italya da huzur bırakmamıştır.1970 lere gelindiği zaman bu komünist örgüt devletin savcısını hedef almış ve bardağı taşıran eylemini gerçekleştirmiştir. Bu elim hadiseden sonra mevcut İtalyan hükümeti ciddi tedbirler almış ve bu örgütün bütün gizli ve açık yerlerine girilmiş ve nerede ise bilinen bütün elamanları tutuklanmıştır. İşte işin en büyük gelişim noktası bu tutuklanmadan sonra gerçekleşmiştir. Arada geçen onlarca yıl içinde hiçbir İtalyan yetkili veya gazeteci bu menfur örgütün akıbetini sormamış ve araştırmamıştır. Devletin savcısını öldüren bu örgütün bütün üyeleri kaldıkları hapishaneden bir daha çıkamamışlar ve tamamı İtalyan devleti tarafından itlaf edilmişlerdir.
Aynı yıllarda batı almanyada kurulmuş olan baider mainhoff adlı komünist örgüt te almanların huzurunu bozmaya başlamış ve alman devletini hedef aldığı aylarda çok hızlı bir şekilde üyelerinin tamamı tesbit edilmiş ve tutuklanmıştır. Bur örgüte yardım ve yataklık edenlerde dahil herkes aynı akibete uğramış ve akıbetleri İtalyan kızılyıldız lar gibi olmuştur. Tamamı hem de bir gecede kaldıkları hapishanelerde itlaf edilerek bu beladan ve satılmışlardan kurtulmuşlardır. Bizden işgüzar ve komünist bir gazeteci, hiç bir almanın akıbetini araştırmadığı bu örgütün peşine düşüp bir tanesinin aile resmini ele geçirmiş ve bulduğu alman aileye oğullarının akıbetini sorduğunda bu ailenin tamamı resmin fotomontaj olduğunu ve kendilerinin böyle bir oğulları olmadığını nüfus kayıtlarını örnek göstererek inkar etmişlerdir. Alman hükümeti bu beladan kurtulur iken aynı zamanda bütün ailelerin nüfus kayıtlarından da bu vatan hainlerini silmiş ve sanki hiç yaşamamış gibi olmuşlardır.
Bizim de nerede ise 1960 lardan beri canımız yakan satılmış bu örgüt mensupları, bütün dünyada komünist ideoloji tarihin tozlu sayfalarında yerini almış olmasına rağmen hala onun bunun devletinin eskimiş bayraklarını sallayarak devrimcilik yaptıklarını zan ediyorlar. İsimlerini yazmak istemiyorum. Başlıkta var. O günlerden beri asker ve polis başta olmak üzere devletin bütün kademelerine sızmış hainler sayesinde bu güne kadar yaşamış ve dış mihraklarca yaşatılmıştır. Kendi baş belalarını bir günde hall eden Avrupalı dostlarımız Türkiyenin başında ki bu belayı daima beslemiş ve desteklemişlerdir. Rahmetli Özdemir Sabancıyı şehit eden Fehriye Erdal isimli vatan haini Belçika da ve avrupanın nerede ise bütün ülkelerinde hayatını yaşamakta ve bizimle alay etmektedir. Türkiyenin en büyük kenti İstanbulumuzun ortasında bulunan ok meydanı gibi bir mahallede bu alçaklar onlarca otobüsü içinde insanlar olduğu halde yakmış ve ellerini kollarını sallayarak kaçmışlardır. Bu yakma hadiselerini haber alan büyük medyamız tam tekmil orada bulunurken, emniyet teşkilatımız işler bittikten sonra köşe kapmaca oynamak için olay mahalline gelmiştir. Savcı Mehmet Selim Kıraz kardeşimizin şehit edilmesinden sonra ok meydanındaki adreslere baskın yapan polis onlarca militanı tutuklamıştır. Bu adamlar orada ikamet edip yüzlerce defa devlet malına ve devlet memurlarının canına kastetmiş iken tutuklanmaları için Başsavcımızın ölümü beklenmiştir. Bu anarşistlerin poliste toplu olarak resimleri vardır. Bir çok hadisede tutuklanmış ve bırakılmışlardır. Bir çoğu üçbeş yıl yatıp çıkmışlardır. Bu insanlar gizli değil aşikare orta yerde dolaşmaktadırlar. Bunların tutuklanması ve itlaf edilmeleri için en az bir polis ve savcımızın şehit edilmesimi beklenmektedir. Bu fotoğraflarda gördüğümüz alçakların tamamı ölünceye kadar kaç tane devlet görevlimizi şehit etmelilerdir. Elif Sultan Kalsen denen katil, defalarca tutuklanmış ve bırakılmış ve neden ise takip edilmemiştir. Silahları adliyeye son hadisenin katilleri sızdırmış olmasalar dahi onlarca avukatları bu işi onlar namına yapacak vasıftadır. Taa lise yıllarından itibaren devlete ve millete hırlayan bu alçakların tespit edliip bunlar hakkında önleyici tedbirler alınması gerekmezmi idi. Aileleri ihtar edilip çocuklarının sonu hakkında onlara bilgi verilemezmi idi. Muhakkak elim bir hadisenin olmasımı gerekir idi. Şimdi söylüyorum. Defalarca okmeydanında ve karakol önlerinde ve gezi parkı gibi hadiselerde polisimizin karşısında gördüğümüz gençlerin nerede ise tamamı katil adayıdırlar. Berkin elvan kaza ile veya bu örgüt tarafından gerekli olduğu için öldürülmüş olmasa idi çok değil en fazla üç sene sonra polisimizin ve devletimizin karşısında görecektik. Türkiyenin her yerinden pırıl pırıl ailelerin çocukları ile taa aileden devlet ve millet düşmanı insanların çocukları çeşitli mahfillerde bir araya gelerek kendi devletine ve milletine ve bütün milli değerlerine düşman olarak yetiştirilmektedir. Bunların dernekleri, kurumları, müzik gurupları v.b herkes tarafından bilinmektedir.
Önleyici tedbirler alınarak kuvvetli şüphe bulunanların ikamet ettikleri adrese yakın karakola hergün imza vermeleri şartı getirilmeli ve uymayanlar içeri alınmalıdır. Aksi takdirde daha çok canımız yanacaktır. Ne güzel demiş atalarımız. Ya devlet başa , ya kuzgun leşe. Vesselam.