Her şey girdi, şu “meşhur torabaya” da korucular giremedi.
Korucular, Türkiye’nin terörle birlikte ortaya çıkan “Hamidiye Alayları”…
“Özal Türkiyesi”nin teröre çözüm amaçlı kullandığı ilk enstrüman!
***
“PKK Terörü”nün alçak yüzünü Türkiye, 15 Ağustos 1984 Yılında “Eruh ve Şemdinli baskınları”yla gördü.
Ve ardı arkası kesilmeyen hain saldırılar halen devam ediyor.
27 Haziran 1985 tarihli ve 9632 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, ilk olarak 13 ilde, geçici köy koruyucusu sistemi uygulanmaya başlandı. 1984´te başlayan koruculuğun ilk 8 yılı ücretsiz geçtikten sonra 1992´den itibaren ise maaşa geçildi.
Şimdiler Türkiye’sinde 57 bin korucu olduğu tahmin ediliyor. Bu güne kadar 1335 korucu terörle mücedele sırasında şehit oldu.
***
Çok tartışmalar yaşandı kaldırılması yönünde.. Ama “kısa vadede” kaldırılamayacağı ortada. Buna başta ekonomik ve sosyal sebepler olmak üzere, ortaya çıkma sebebi olan “terör sorunu” da engel. Ayrıca uzmanlar, “koruculuk sistemi”nin Güneydoğu ekonomisi açısından önemli bir kaynak teşkil ettiği konusunda hemfikir.
Ancak bütün bunlar, onların “iki arada bir derede” kalmalarının bir nedeni olamaz.
Olmamalıdır.
“Devlet baba” koruculara “bir anlık zevk için peydahlanmış ve sokağa terkedilmiş çocuk” muamelesi yapamaz. Nihayetinde onlarda bu memleketin insanları ve her fert gibi onlarında devletin olanaklarından sonuna kadar faydalanma hakları var. Üstelik devamlı “hedef” konumundalar..
***
Aslında onların istedikleri çok fazla bir şey de değil.
Sadece devletin; askerine, polisine, memuruna, işçisine sağladığı sosyal güvenceden faydalanmak… Bir taraftan devletin güvenliği için çalışırken bir taraftanda kendilerini “devletin şefkatli ve güvenli kollarında hissetmek” istiyorlar. Öldüklerin geride bıraktıkları gözü yaşlı eşleri güvencede olsun istiyorlar.
Haa, Ak Parti Hükümeti zamanında çıkan kanunlar vasıtası ile kavuştukları bir takım “iyileştirmeleri” elbette “inkar” etmiyorlar.
Hatta etmeleri biraz da “nankörlük” olur!
Söz gelimi Ak Parti döneminde, 2005 yılından itibaren bütün koruculara “yeşil karttan faydalanma” hakkı getirildi. Yine 2007 yılından itibaren tatmin etmesede bir tür “yarı emeklilik” verildi. Hadi buna “çeyrek” diyelim.
***
300 Tl. emekli maaşı ve yeşilkart..
Ama yetmiyor.
Bir korucu yıllarca devletine hizmet ettikten sonra bir “düşkün aylığı”, bir “yaşlı aylığı” ve bir “kimsesiz aylığı” gibi bir ücrete layık görülmemelidir. Devlet, korucuların emekli maaşını en azından asgari ücret seviyesine çıkarmalıdır. Ve tabi bir de sosyal güvence…
İşte korucuların istediği de bu.
Diyorlar ki: “Her şey girdi de şu hükümetin torbasına bir biz sığamadık.”
Devam ediyorlar: “Ne yani, farkedilmemiz ve bir şeyler yapılması için illa Tekel işçileri gibi ideolojik akıntılara kapılıp Ankara’ya yürümemiz mi lazım” diyorlar.
Haklılar!!
Hem bunları hepsi, (her kurumda olduğu gibi aralarında suça bulaşanlar olsa da) vatanını seven ve taşıdığı silahın “devletin namusu”nu korumak için kendilerine verildiğini bilen insanlar.
Yani kısacası tek istedikleri “adam gibi” bir sosyal güvenceye kavuşmak...
***
Kahramanmaraş da “koruculuk sistemi”nin uygulandığı illerden biri. Özellikle merkezin kuzey ve doğu köyleri olmak üzere, kuzey ve doğu ilçelerde koruculuk sistemi devam ediyor. Dolayısı ile bir çok insanımız hem güvenlik güçlerimize yardımcı olurken hem de geçimini bu yolla temin ediyor. Tabi yukarıda saydığımız “olumsuzluklar ve talepler” onlar için de geçerli.
1998 Yılında kahramanmaraş’ta “Korucu Vakfı” adı altında bir vakıf kuruldu. Vakıf halen faal ve görev yapan korucuların maaşlarından her ay düzenli olarak bu vakfa para kesiliyor. 1998’den bu yana “epey” para birikmiştir. Biriken paraların Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fakfı’na aktarılacağı yönünde iddialar var.
Haa, bu sadece bir “dedikodu” da olabilir.
Ama “doğru” da olabilir.
Şimdi, iddialar doğruysa ve bu para bir yerlerde kullanılacaksa, yine paranın kendi sahiplerininin ihtiyaçlarında kullanılmalıdır. Zaten bir çok korucu yardıma muhtaç ve“kıt-kanaat” imkanlarla geçimini sürdürüyor.
O halde sözü edilen paranın başka yerlere aktarılması son derece yanlış olur.
Umarım bu konudaki “söz sahibi” yetkililer gerekeni yaparlar.
***
Sevgiyle kalın.