Laikçi Atatürkçü ve ulusalcıların iflah olmaz hastalıkları yeniden nüksetti. Dedikleri ne kadar yaban ve fosilleşmiş düşüncelerinden vazgeçmiyorlar. İşte çöpe atılacak söylemleri:
Laiklik ilkesine ve Cumhuriyet devrimlerine karşı açıkça meydan okuyarak suç işleyenleri kınıyor ve istifaya davet ediyoruz. Atatürk’ün en önemli devrimlerinden birisi laikliktir. Anayasa’nın Genel Esaslar başlıklı Birinci Kısmında yer alan ve Cumhuriyetin nitelikleri alt başlıklı 2’nci madde hükmü ‘Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir… diyerek, necip millete hitap etmeyen anayasayı savunmaya başladılar yeniden.
Altı Ok patentli laikçi Cumhuriyetin Müslüman millet değerlerine bağlı olarak ilân ettirilmediğini anlamak sağı sultan bile biliyor. Fakat laikçi-Atatürkçüler bilmek istemiyor, Cumhuriyetin dayattığı kimlik meselesinin bunca yıldır çatışmalı olduğunu kabullenmiyorlar.
1923 sonrası ilân ettirilen Batıcı-laik Cumhuriyet, İstiklâl Savaşı’nda din ü millet diyerek maddî ve manevî bütün gücünü Ankara Hükümeti’nden esirgemeyen Müslüman milletin Cumhuriyeti değildir. CHP İlkeleri üzerine projelendirilen ve Batı’nın telkinleriyle ilân edilen Atatürkçü Cumhuriyetle hesaplaşma yapılmadan, Müslüman milletin hâkimiyeti merkeze tam oturmadan bu ülkede huzur olur mu?
Sözde halk Cumhuriyeti denilen Kemalist Cumhuriyetin din ve millet değerlerimizi “redd-i miras” ederek ve “gerici” sayarak zulümle, baskıyla tesirsiz hâle getirdiğini ne zaman kabullenecek ulusalcılar ve Altı Ok’çular?
LAİKÇİ ANAYASAYLA HESAPLAŞILMAYACAK MI?
Hangi Cumhuriyet? Hangi anayasa? Aldatan Cumhuriyet mi? Millete karşı olan anayasa mı? Bin yıllık Müslüman tarihi yok sayarak, hiçbir İslâmî gerçeklerimizle uyuşmayan arkaik Asya ve putperest Sümer, Hitit, Frigya gibi garabetlere sığınan laik anayasa ile malül Cumhuriyet mi? Altmış bin kelimelik sözlüğümüzü İslâmî mâziyle irtibatı kesmek için on beş bin kelimeye düşüren Cumhuriyet mi sorgulanmayacak?
1923 Sonrası milletin değerlerinin kovulduğu Meclis’te şu kararı alabilen Atatürkçü Cumhuriyetle mi hesaplaşılmayacak?
“...Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler İslâm’ı kabul etmeden evvel de büyük biri millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin millî bağlarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabiî idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şâmil bir ümmet siyaseti idi” (Ne Mutlu Türküm Diyene, Ahmet Yıldız, İletişim Y. s.318).
ALDATAN CUMHURİYETİN ANAYASASININ HANGİ UNSURU MİLLÎ?
Aldatan Cumhuriyetin hangi unsuru millîdir ki, sözde milliyetçi siyasîler ve CHP’liler Müslüman Türk milletinin bin yıllık değerlerini tasfiye etmeye çalışan Cumhuriyetin ıslahına, adam edilmesine, millet değerlerine uyumlu hâle getirilmesine karşı çıkıyorlar.
Cumhur, halk demekse, Cumhuriyet de halk rejimi demektir. 1923 Sonrası uygulamaların neresi Müslüman halka aittir. Aklı ve izanı olan Altı Ok Cumhuriyetinin milletin kurduğu Cumhuriyet olduğuna inanır mı? Fakat laikçi bağnaz bir idrâke sahip ulusalcı milliyetçilerle CHP’liler hâlâ bu sahtelik ve dogmalardan kurtulamıyorlar.
Milletin İslâmlaşmış târifini ve Türk kimliğini de bilmiyor bu statükocu güruh. Atatürkçü Cumhuriyetin, Türk’ten ve millet hüviyetinden anladığı Müslüman millet değildir, Laikçi ve ulusalcı uydurma bir Türklüktür. Cumhuriyetin Türk târifi “kurucu önder” tarafından yapılır. M. Kemal, 1930 yılında bir Alman muhabirine şöyle bir demeç verir ve demecinde Türk’ün inanç yapısı ile sorulara verdiği cevabın bir cümlesi şudur: “...Türk yalnız tabiatı takdis eder” (Atatürk Söylev ve Demeçleri, Cilt:III, s.86).
Cumhuriyetle eşdeğer olan Altı Ok ilkeleri üstüne kurulan Cumhuriyetin ana felsefesi şudur: “Dinî hissiyat zayıflamadıkça, milliyet hissi kuvvetlenmez.”
LAİK CUMHURİYET ANAYASASI ÇÖPE ATILMALIDIR
Pozitivist-laik Cumhuriyet tartışılmayacak öyle mi? İşte Cumhuriyetin temelini târif eden satırlar: “Zamanımızın tarihinde görülen genel akımlar ırklardadır. Dinler, din olmak nedeniyle gittikçe siyasal önemlerini, kuvvetlerini yitiriyorlar, toplumsal olmaktan çok şahsileşiyorlar; cemiyetlerde vicdan özgürlüğü din birliğinin yerini alıyor. Dinler cemiyetlerin işlerini düzenleyici olmaktan vazgeçerek kalplerin kılavuzluğunu üzerlerine alıyorlar” ( a.g.e. s. 55).
Tartışılması ve hesaplaşılmasından korkulan Cumhuriyet, güçlü bir halk Cumhuriyeti olamaz. Müslüman Türk milletinin millî, yani İslâmî değerlerini temsil ediyor gösterilen yalanlar ve zulümler Cumhuriyetinin alâmet-i fârikası kısaca yukarıda tasvir ve târif ettiğimiz üzeredir ey mazlum ve mazrur milletimiz!