Türkiye değil, ama Kahramanmaraş Fransızlar’ın torpiliyle Avrupa Birliği’ne girer artık! Baksanıza çok seviyoruz onları. İstanbul’daki hemşehrilerimiz bile kapılarına karanfil bırakıp, içli köfte ikram ettiler. Kahramanmaraş’taki büyüklerimiz ise yine bildiklerini okuyup, kaleye Fransız Bayrağı yerine “mavi bez” çektiler. Hani olurda, indirip yerine Türk Bayrağı çektiğimizde incinirler diye…
Aferin.
Kim ne derse desin, tepkiler bile artık “layt”laştı.
***
“Yiğidi öldür, ama hakkını da inkar etme.” demiş eskiler. İstanbul’daki yürüyüş ulusal anlamda buradakinden daha çok ses getirdi. (Bu durum kesinlikle değerlendirilmeli!) Düşünenleri, uygulayanları, katkısı olanları tebrik ediyorum. Alkışlar sizin için sevgili hemşehrilerim.
Varolun...
“Hepimiz Sütçü İmam’ız” sloganı çok anlamlı ve “Hepisi Ermeni” olanlara atılabilecek en okkalı tokat!
Fakat söylemeden geçemeyeceğim: Sütçü İmam kılığına giren kişi abartılı ve komik olmuş. Herif, Sütçü İmam değil Noel Baba sanki mübarek!
Sanırım seneye daha organize bir program düşünülecektir.
***
Gelelim Kahramanmaraş’ta gerçekleştirilen kutlama programlarına:
Belediye imkanlar dahilinde üzerine düşeni her yıl olduğu gibi yine fazlası ile yaptı. (Şimdi tutup tek tek hepsini saymaya gerek yok.) Eleştirenler olabilir. Eleştirilecek noktalar illaki vardır.
Etkinliklere ve törenlere Kahramanmaraşlılar’ın ilgisi her yılkinden “az” değil daha “çok”tu diyebiliriz. Televizyonların, programları canlı yayınladığını ve insanların evlerinden izlediğini unutmayalım. Buna rağmen gecenin ayazında binlerce kişi Trabzon Caddesi’inde saat 01:00’a kadar beklediler. Dünya’nın hangi ülkesinde böyle bir şey var bilmiyorum.
Sahi, var mı acaba?
***
Kutlamalara tek sivil toplum kuruluşu olarak katılan AGD (Anadolu Gençlik Derneği) Kahramanmaraş Şubesi’ni kutluyorum. Elbette bu geceye katılma inceliğini ve duyarlılığını gösteren Sayın Mustafa Kamalak Beyefendi’yi de.. (Ortalarda görünmeyen Sayın Durdu Özbolat’ın kulakları çınlasın.)
Tabi program düzenleyerek kutlamalara katkı sağlayan tek sivil toplum kuruluşu AGD olunca insan sormadan edemiyor; Şehrimizdeki diğer sivil toplum örgütleri bu işlere neden “Fransız”? Bu iş öyle tören geçişinde iki araba süsleyip göndermeyle olmaz. Anlı şanlı sanayicilerimiz nerelerdeler sahi?
***
Şu Milli Piyango çekilişine değinmeden edemeyeceğim. Bazıları zannediyor ki, o etkinliği belediye düzenledi. Hele bir de önyargılı olunca…
Hayır, o programı organize den Kahramanmaraş Valiliğidir. Doğru, milli piyango çekilişi olsa da olurdu, olmasa da… Ama olması “kötü” mü oldu?
Yine yazıldığı çizildiği gibi o salon 300 değil, 1350 kişilik. Ve orada bulunan biri olarak söylüyorum: Tamamen doluydu.
Ama “ücretsiz” denip davetiye sorulması çok çirkin oldu. Çirkin olan diğer bir konu Kıraç’ın çok geç kalmasıydı ve çok daha çirkin olanı ise salonun BUZ gibi olmasıydı.
***
Trabzon Caddesi’ndeki programların akşam olanı daha coşkulu ve daha güzeldi. Çünkü gündüz ki “protokol soğukluğu” yoktu. Halk kendi başınaydı. Gündüz ise araya protokol girdi. Üstelik resmi konuşmalar uzadıkça uzadı, insanları sıktı. Örneğin Cemil Çiçek’in konuşması...
İclal Aydın ne işe yaradı anlayan oldu mu sahi?
Peki canlandırmalardaki “ege şivesi” de neyin nesiydi?
Abdal Halil Ağa’yı Sümer Tilmaç’ın canlandırması güzeldi. “Sahibini Arayan Madalya” filminden beyinlere kazındığı için…
Dikkatlerini çekmeyenler için; “Sütçü İmam” ve “Aslan Bey”i Kurtlar Vadisi’nden “Başbakan” rolüyle tanıdığımız Murat Atak canlandırdı. Diğer bir önemli değer olan “Senem Ayşe”yi de yine Behzat Ç ‘den tanıdığımız Yasemin Öztürk oynadı.
Törenler sırasında protokolle sahnenin ortasında gereğinden fazla (biri de ben) çok kişi vardı. Bu, görüntü kirliliğine neden olmanın yanı sıra, vatandaşların programa konsantrasyonuna da engel oldu.
***
Bu arada Emniyet Müdürü Sayın Mustafa Aydın’ın davranışı takdir topladı. Geçip Protokole oturmadı, sürekli tören alanının“asayiş”i ve düzeniyle ve iştigal oldu. Hatta bir ara, vatandaşlarla bariyerler arasına sıkışan ve soğuktan tir tir titreyen bir dedeyi güneşe alarak sandalyeye oturtması o’na şefkat göstermesi kendisine yakışan bir davranıştı. (ALKIŞ…)
***
Her yıl söylüyorum: Çeteler derlenip toparlanmalı. Belli bir standarda oturtulup daha düzenli, daha sade ve daha güzel kıyafetlerle vatandaşın karşısına çıkarılmalı. Tamam isteyen büyük-küçük herkes çete kıyafeti giysin. Ama, en azından tören geçişine katılanlar şöyle “çıta gibi” olsun değil mi?
***
Daha güzel kurtuluş günlerinde buluşmak üzere…
Sevgi ve muhabbetle kalın.