Kahramanmaraş"ta tahammülsüz insanlar var. Kahramanmaraş"ta "küçük dagları ben yarattım" hastalıgına kendini kaptıran insanlar var.
Bizlerin yazdıklarını küçümseyen, bizlerin yazdıklarına kendi akıllarınca deger ve itibar etmeyen ama en ufak eleştiri karşısında da hakarete varan ifadeler kullanmaktan da geri kalmayan insanlar var.
Yazarın ya da Gazetecinin görevi nedir diye soranlar aşagıdaki notu okumalı önce:
?89 yaşında ölen Soljenitsin"e göre sıradan insanın görevi yalanın parçası olmamaktı, yazarınkiyse yalanı yenmek. Soljenitsin hapis ve sürgünle damgalanan yazarlık hayatına, 42 yaşında, dönemin reformcu Sovyet lideri Kruşçef"in, Ivan Denisoviç"in Bir Günü romanının basılmasına izin vermesiyle atılmıştı. Rejime direnen kalemiyle 1970"te Nobel alan, ardından başyapıtı Gulag Takımadaları"nı yayımlatınca Sovyet vatandaşlıgından atılan Soljenitsin, 20. asrın en güçlü muhaliflerindendi?
Ünlü yazar "sıradan insanın görevi yalanın parçası olmamak" Yazarın görevini ise; "yalanı yenmek!" olarak tarif ediyor.
Evet.. sıradan bir insan olarak "yalanın parçası olmamaya bu güne kadar gayret sarf ettim"
Günümüzde ummadıkları kadar servet sahibi olan kimi insanların, kimi siyasetçilerin, kimi kendini bilmezlerin ortak bir özellikleri vardır.
Bu özellik ?kendinin olmadıgı her şeye muhalefet etmek!?
Bir diger özellikleri ise; ?Kendi yoksa gerisi tufan!?
Mezarlıklar nice vaz geçilmez insanlarla doludur.
Kimileri şu vergi rekortmeni, bu vergi rekortmeni diyor ya da böyle övünüyorlar.
Ne yapalım kardeşim.
Manukyan"da vergi rekortmeniydi. Manukyanın yaptıgı işe dogru mu diyelim? Alkış mı çalalım?
Her şey gelip geçer.
Insan hayal edemedigi makam ve mevkilere gelebilir.
Insan dünyaya hükmedecek kadar güçlü ve kuvvetli olabilir.
Ama her insan dedigimiz ?adam olamaz!?
Işte adam olamayanların çok oldugu günümüzde hırsının esiri olarak her geçen gün biraz daha bataklıga saplanan insanlara üzülüyorum.
Paranın verdigi şimarıklık, makam ve mevkilerin verdigi şımarıklık ve bunların ortaya çıkardıgı bireysel ve sosyal facialar.
Yüce Allah insanları uyarır.
Aklı olan uyarıya uyar. Aklı olmayan ise bir süre sonra "sel gibi gelen servetinin yel gibi elinden uçup gittigini görünce" eyvah der ama tavşan yamaca geçer. Atı alan artık Üsküdarı çoktaan geçmiştir.
şu Kahramanmaraş"ın son 20 yılına baktıgımızda nice insanların battıgını ve nice insanlarında para sahibi oldugunu hepimiz görüyor ve ibretle seyrediyoruz.
Ey nefsinin esiri olan insan!...
Magrur olma senden büyük Allah var. Bana ne senin vergi rekortmeni olman. Bana senin insanlıgın gerek. Bana senin sevgin, merhametin gerek. Bana senin ne paran, ne pulun, bana senin adamlıgın gerek!...
Lütfen bunu unutmayalım.
Para, servet, şan şöhret bir gün gelip geçer.
Hani gençligimizi geriye getirebiliyormuyuz?
Hani bizden öncekiler?
Nerede Anamız, babamız?
Biraz merhamet, biraz Allah korkusu herkese gerek?