Ülkesinde “Ermeni katliamı yoktur” demeyi yasaklayan Fransızlar aslında bu davranışlarıyla 92 Yıl önce Kahramanmaraş’ta yedikleri “Osmanlı Sillesinin” acısını çıkartıyorlar.
Fransızların Maraş'a Gelişi Ve İşgali
15 Eylül 1919'da İngilizler ile Fransızlar arasında Suriye Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya göre; Musul ve çevresini, bu bölgedeki petrol alanlarını İngiltere'ye devreden Fransa, buna karşılık İngilizlerin işgali altındaki Maraş, Antep ve Urfa’yı işgal edecekti. Maraş halkı arasında 15 Ekim 1919 tarihinden itibaren İngilizlerin gideceği, yerlerine Fransızların geleceği söylentileri dilden dile dolaşmaya başlamıştı.
Abdal Halil Ağa
Tarihler 28 Ekim 1919’u gösteriyordu. Maraş da yaşayan Ermeniler, bir gün sonra Maraş’a gelecek olan soydaşlarını ve Fransız askerlerini karşılama hazırlığı telaşına düşerler. Kadınlar-kızlar rengârenk, en güzel en süslü elbiselerini giyinmiş bir şekilde gözleri şehrin girişinde kıvırta kıvırta olta atarlar. Şehir baştanbaşa Ermeni ve Fransız bayraklarıyla donatılır. Ermeni konaklarında kazanlar kurulur, gelenler için yemekler hazırlanır.
Ermenilerin ileri gelenlerinden ve kuyumculuk yapan Sotirek isimli zengin bir Ermeni, bir gün sonra şehre girecek olan işgal güçlerini davul ve zurnayla karşılatmak ister. Maraş da davul çalan abdalların reisi Abdal Halil’i huzuruna çağırtır ve ona şöyle seslenir:
—Yarın hep birlikte Maraş’a gelecek olan Fransızları ve beraberlerindeki Ermenileri karşılamaya gideceğiz. Kusursuz bir karşılama olsun istiyorum. Böyle bir günde elbette davulsuz-zurnasız karşılama olmaz. Al sana on altın lira. Yanına birkaç davulcu daha al. Davul ve zurnalarınızı öyle çalın ki bunu duyan Maraşlılar saklanacak delik arasınlar!
Davulcu Halil hayret ve öfke ile Sotirek isimli ellik gâvurunun gözüne bakar ve kendisine uzatılan parayı elinin tersiyle geri iteler. Gururla haykırır:
—Bu, din bahsidir Sotirik Efendi. Çok hassas ince bir bahistir. Değil on altın lira, davulumun kasnağını altınla doldursan, sizinle gidip de Maraş’ı işgale gelen Fransız askerine davul-zurna çalmam ben.
Bu cevap karşısında deliye dönen Sotirek, Abdal Halil’i tehdit etmeye, bağırıp çağırmaya, tartaklamaya başlar. Fakat Davulcu Halil kesin kararlıdır:
―Beni parçam parça etsen, gene de ‘çomağımı din gardaşlarımın bağrına vurmam efendi’ diyerek oradan uzaklaşır.
Abdal diye andığımız bu vatandaşlarımız, düğünlerde, şölenlerde davul zurna çalarak, baharlarda erkek çocuklarını sünnet yaparak ve kalbur, elek ve tarhana çığı gibi ev aletleri yapıp satarak hayatlarını sürdürmeye çalışan sadık vatandaşlarımız. Fakir ama onurlu insanlar. En üst düzeyde lüks bir yaşam süren Ermeniler gibi asla hainlik yapmadılar.
29 Ekim 1919 Çarşamba günü Fransız öncü kuvvetleri Yüzbaşı Julie komutasında Maraş'a girerler. Bir gün sonra, 30 Ekim Perşembe günü de De Fontzine komutasında 1000 Fransız ve 500 Cezayir asıllı asker ile Fransız askeri elbisesi giymiş 400 Suriyeli Ermeni eşkıyası Maraş'ı işgal ederler.
Maraş'ta bulunan Ermeniler sevinçten adeta çıldırırlar. "Yaşasın Fransızlar yaşasın Ermeniler, Kahrolsun Türkler" diye tehditkâr bir şekilde avaz avaz bağırıp naralar atarlar. 1000 Yıldan fazla bir süre beraber yaşadıkları, kader birliği yaptıkları komşularının milli ve dini değerlerine saldırmaya başladılar.
Tarih boyunca İngilizlerin Türklere karşı Yunan ve Arapları kullandığı gibi Fransızlar da Ermenileri kullanmaktadır. Bu tarihten itibaren el ele veren Fransız ve Ermeniler hiç gecikmeden Maraşlı Müslüman Türklere karşı akıllara durgunluk veren zulümlerine başlarlar.
Sütçü İmam Olayı
Fransızların ve beraberlerindeki Ermenilerin şehre girmelerinin 3. günü (31 Ekim 1919 Cuma günü) Fransız askerleriyle birlikte sözde devriye gezen Ermeni askerleri önlerine gelen Türklere kadın, çocuk, yaşlı demeden hakaretler yağdırarak sarkıntılık ederler. Bu esnada bir grup Fransız askeri hükümet konağındaki nöbetçi askerlere sataşarak, Osmanlı Devletini küçültücü ve tahrik edici sözler söyleyip küfürler yağdırırlar. Oradan geçmekte olan bir Türk posta dağıtıcısını da öldüresiye döverler.
Bütün bu haberler tez elden şehre yayılır. Fransız askerleri, özgürlüklerine bağlı, şeref ve namuslarına son derece düşkün, bu uğurda ölümü hiçe sayan Maraş halkını henüz tanıyamamıştır. Bu yüzden her yaptıklarının yanlarına kar kalacağını zannederler. Bu gün Türkler için kara bir gündür. İkindi üzeri bir grup Fransız ve Ermeni askeri, kışlalarına dönerken Uzunoluk Hamamı'ndan çıkıp evlerine gitmekte olan bir gurup Müslüman Türk kadınının yolunu keserler. İşgalci Fransız ve Hain Ermeni askerleri kadınlara yaklaşarak; "Bu topraklar artık Türklerin değildir. Burası Fransız memleketidir. Fransız memleketinde böyle gezemezsiniz. Başınızı ve yüzlerinizi hemen açın” diye bağırmağa başlar.( Devam edecek)