Cumartesi günü, yani şu “anma gerginliği”nin yaşanmasından bir gün önce berberimde tıraş oluyorum... İçeriye genç bir arkadaş girdi. Berberin devamlı müşterisi ve samimi oldukları laubâli hareketlerinden belli olan genç:
“Yâ, yarın Kıbrıs Meydanı’nda teröristler yürüyüş yapacakmış, onun için ruhsatlı bir silah aldım arabanın arkasına koydum abi.” demezmi. (Dikkatinizi çekmek isterim, adam daha etkinliğin yapılacağı yeri bile bilmiyor!)
Öteki bir başka birine: “Evet abi öyleymiş, valiyi ve emniyet müdürünü göstericilere izin vermedi diye, başbakan görevden almış.”
Diğeri: “Bunlar daha Maraş’ı tanımamışlar…”
Benim berber: “Sende duydunmu Veli Abi, teröristler yarın miting yapacakmış.”
(…?)
Bende diyeyim, acı acı gülerek; “Duydum duydum” dedim.
***
Şimdi anladınız mı; pazar günü yaşananların nasıl meydana geldiğini!?
Şimdi anladınız mı; 1978 Yılında yaşanan “Maraş Olayları”nın ne kadar basit provake edildiğini. Düşünsenize, o anda berberin önündeki caddeden birkaç kişinin “Din hakkı için yürüyüünnn” diyerek koştuğunu!!
Berberdeki patlamaya hazır vatandaş, silahı alıp nasıl saldırıya geçecek!
Ve onun gibi yüzlercesi…
İşte Pazar günü, ellerini “kurt işareti” yaparak toplanan o beş-altıyüz kişi, berberdeki o kişiyle aynı halet-i ruhiyeye sahip kişilerdir.
1978 Yılında da kan akıtmak, kardeşi kardeşe kırdırmak ve darbeye zemin hazırlamak isteyen CIA ve MOSSAD ajanları ve de yerli işbirlikçileri, “o zaman”da bu halet-i ruhiyeye sahip insanların bolca olduklarını bilkdikleri için olayların fitilini ateşlediler. Gerisi de zaten tıpkı berberde anlatılanlar gibi “fısıltı gazetesi” aracılığı ile yalan-yanlış bilgilerle abartılarak yayıldı ve görmek isteyenlerin istedikleri manzara kendiliğinden oluştu.
“Onlar”da kenara çekilip sadece seyrettiler.
Bu gün de “aynı şeyi” takrarlamak istiyorlar.
Ama olmayacak!
Olmadı şükür. Sağduyulu insanlar sayesinde tutmadı “oyun”. Özellikle MHP İl Başkanı Sayın Mustafa Bastırmacı ve BBP İl Başkanı Sayın Bekir Kılıç’ın toplanan vatandaşlara îtidâl tavsiye eden söz ve davranışları bunda önemli rol oynadı.
***
Oysa bütün bunlara hiç gerek yok.
Bu memleket hepimize yetecek kadar büyük.
Bir arada, “barış” ve “kardeşlik” içinde yaşayabiliriz. Yaşıyoruzda yıllardır nitekim. İnanıyorum ki, son yaşananlardan bir çok alevi ve sünnî kardeşimiz kaygı duymuştur.
Üzülmüştür.
Bırakın isteyen istediğini kınasın, tel’in etsin. Zaten eğer kanun dışı bir durum varsa, ona da müdahele edecek vatandaş değil; devletin kolluk kuvvetleridir.
***
“Bazıları”nın amacı belli..!
Kaşımak!
Ha, İçlerinde elbette aydın kişiler olup, samimi duygularla sadece yaşanan o “kara günleri” anmak ve lânetlemek için Kahramanmaraş’a gelmiş olanlar vardır.
Olmalıdır da!
Hatta “Maraş Olayları”nı sadece aleviler değil; sünnîlerde anmalı ve lânetlemelidir. Zîra o olaylardan aleviler ne kadar zarar gördüyse sünnîlerde o kadar zarar görmüştür. Bir çok kişi suçsuz yere sedece “iftiralarla” yıllarca hapislerde yatmıştır.
Daha önemlisi Kahramanmaraş’ın adına hiç silinmeyecek bir “leke” bulaşmıştır.
Bize düşen, yeni lekelere bulaşmak değil; “bazıları”nın inadına inadına, ak “barış güvercinleri” uçurmak olmalıdır.
***
Son sözlerimi de Alevi Bektâşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız’a ve aynı söylemleri sık sık kullanan Alevi önderlerine söylemek istiyorum:
“…Ne Kerbela’yı unuttuk; ne de Dersim’i,Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, Malatya’yı, Gazi’yi…” diyor Ali Balkız, 19 Aralık günü Müftülük Meydanı’nda.
Hadi Dersim’i, Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı, Malatya’yı ve Gazi’yi anladık diyelim. Fakat Kerbela’nın bunlarla yan yana gelmesi kadar “abes” bir şey olabilir mi?
Hele hele bunu, zorunlu din dersinin kaldırılmasını ısrarla isteyen bir adamın söylemesi kadar “saçma” bir şey olabilir mi?
Düşünsenize, bir tarafta Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v) torunlarının, kendisininde müslüman olduğunu iddia eden Yezid tarafından şehid edilmesi; bir tarafta, aleviliği dinden ve İslamiyet’ten “soyutlamaya” çalışan bir örgüt ve o örgütün genel başkanı!
O gün Yezid’in, hem müslüman olduğunu iddia edip; hem de müslümanların Peygamberi Hz. Muhammed’i n (s.a.v) torunlarını Kerbela’da şehid etmesi neyse; bu gün de Ali Balkız ve derneğinin, hem Hz. Peygamber’in (s.a.v) torunlarına sahip çıkıp; hemde okullardaki zorunlu din dersinin ısrarla kaldırılmasını istemesi odur!
Ali Balkız ve Yezid…
***
Canlar; saygıyla kalın.