Uzun zamandır gecem, gündüzüm, elim, ayağım, stresim, heyecanım, öfkem, sabrım, mutluluğum, umudum hülasa her şeyim olan tezimi bitirip 30.04.2019 tarihinde Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlık Toplantı Salonunda tez savunma sınavına girdim. Prof. Dr. Ahmet Şimşek, Doç. Dr. Hüseyin Çalışkan ve Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Çelik’ten oluşan jüri üyeleri karşısında tezimi savundum ve hocalarımın takdirleriyle başarılı bulunup bilim uzmanı unvanına layık görüldüm.
Yüksek Lisans ders dönemi sürecinde okuduğum Doç. Dr. Ahmet Özcan’ın Türkiye’de Popüler Tarihçilik (1908-1960) isimli doktora tezi ve popüler tarihçilik üzerine kaleme aldığı makaleler tez konumun belirlenmesi hususunda zihin açıcı bir işlev gördü. Doç. Dr. Ahmet Özcan hocama bu çalışmaları hasebiyle teşekkür ediyorum.
İzlenme oranları ve baskı sayıları ile toplumda ciddi bir karşılık bulduğu aşikâr olan popüler tarih ürünlerinin bazı tarihçilerce görmezden gelinmesi/ötelenmesi hususu bu alana yönelmemi tetikleyen önemli etkenlerden biri oldu. Tarihe olan ilgiyi arttırması noktasında pozitif bir işlev gören bu ürünlerin, tarih algısında yaptığı dezen formasyonu ciddi bir problem olarak algılayıp bu alanda çalışmaya karar kıldım.
Prof. Dr. Ahmet Şimşek hocamın organize ettiği tarih yazımı çalıştayları ve sempozyumlar, akademik havayı teneffüs etme ve ülkenin önde gelen akademisyenleriyle tanışma sürecinde akademik gelişimimize önemli katkıları oldu.
Yakından gözlemleme imkânına eriştiğim çalışma disiplini/titizliği bu süreçte en çok dikkatimi çeken husus oldu. Vakit olursa hocamın duruşu, çalışmaları ve tavrıyla akademisyen kimliğinin muhtevasını nasıl doldurduğunu (haddim olmadan) bir gün kaleme almak isterim. Tarih eğitimi/yazıcılığı alanında isminin doldurduğu boşluk, ilerleyen süreçte zaten ziyadesiyle anlaşılacaktır.
Tez yazım sürecinin her aşamasında sunduğu zihin açıcı düzeltme ve öneriler tezin ciddi bir temele oturması ve neticelenmesinde önemli katkılar sağladı. Bu vesile ile hocama hassaten şükranlarımı sunarım.
Doç. Dr. Hüseyin Çalışkan hocamın öğrencileriyle olan yaklaşımı/samimiyeti ve sıcaklığı ise ayrı bir yazı konusu. Fildişi kulelerinde oturan hocaların yanında böyle içten bir hocayı tanımak/ders almak şanssızlıkla geçmiş yaşamımın en büyük şanslarından biri olsa gerek. Bir hocadan çok daha öte bir kişiliğe sahip olduğunu özellikle belirtmek isterim. İleride düşündüğüm “akademi notları” başlıklı yazı serilerimde bu husus üzerine özenle eğileceğim.
Bilhassa bilimsel araştırma yöntemleri hususunda yaptığı rehberlik ve alanında yaptığı çalışmalar, tezimin metodolojisini kavramak bağlamında ciddi katkılar sundu. Tez yazım sürecinde düştüğüm çıkmazlarda gösterdiği sabır, içtenliği ve yol göstericiliği tezin arzu edilen olgunluğa erişmesi ve neticelenmesi hususunda önemli bir işlev üstlendi. Bu vesile ile hocama canı gönülden teşekkür ederim. Uzakta olmam hasebiyle enstitü işlemlerinde yaptığı katkılar için hassaten şükranlarımı sunarım.
Savunma esnasında görüşlerini en çok merak ettiğim hocam Dr. Öğr. Üyesi Hülya Çelik idi. Kendisinden ders alma fırsatına erişemesem de değerli bir akademisyen olduğu, bundan da öte insani ciheti yüksek naif biri olduğu intibasını çoktan edinmiştim. Hülya Çelik hocamın tezimi hem üslup hem muhteva açısından titizlikle okuması, notlar alması ve savunmam esnasında bu notlarını paylaşarak zarif üslubuyla sorular sorması şahsımı ziyadesiyle mutlu etti. Bu sorular sonrası, hocalarımızla savunma süresince popüler tarihçilik hususunda bir saate yakın güzel bir fikir mülahazası yaptık. Bu sebeple katkısı hasebiyle hocama en içten şükranlarımı sunuyorum.
Erişemediğim kaynakları temin etme hususunda desteklerini esirgemeyen hocalarıma, kütüphane görevlilerine, sahaflara, değerli eserleriyle çalışmama katkı sunan bilim camiasına saygılarımı sunarım. Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerinin günümüze erişmesine imkân tanıyan Büyük Doğu Yayınlarına teşekkür ederim. Tez yazım evresinde çalışmalarımız ile ilgili sürekli fikir mülahazası yaptığımız Emrah Avcı, Hasan Şeritoğlu, Songül Gürhan, Fulya Önür, Hakan Canbey, Çağrı Güler ve çeviriler noktasında yardımcı olan Ayşe Nur Purgun’ateşekkür ederim.
Ve tabi ki ailem…
Gayelerimi gerçekleştirme yolunda şahsıma olan güvenini her fırsatta ifade eden ve aldığım kararlarda mütemadiyen yanımda duran aileme en içten şükranlarımı sunarım.
Bu süreçte; yıldırmaya çalışan, özgüvenimi ipotekleyen, gayretlerimi, gayelerimi görmezden gelen kişileri unutmadığımı da ifade etmek isterim. Olumsuz hususları yazmamam ve tarihe not düşmememdeki temel etken onca olumsuzluklar içerisinde güzellikleri ortaya çıkarma gayem hasebiyledir.
Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlarda;“Kendinden veriyorsun ve durmadan eksiliyorsun. Oysa bazı insanlar, oldukları gibi kalarak elde ederler isteklerini.” der.
Sele kapılan bir odun parçası gibi sloganlarla sürüklenen kalabalıklardan olmamamız hasebiyle ötekileştirilmeyi yalnızlaştırılmayı zaten en baştan göze aldık.
Kalabalıklar içinde kendisi kalabilen nadide dostlara selam olsun.
Edebiyatın, tarihin, düşüncenin mülahaza edildiği güzel ortamlarda buluşmak üzere…