Yılbaşına dogruydu. Yeni bir heyecanla yeni bir gazete çıkartmak için kendime bir yol haritası çiziyordu.
Yol haritama göre; ekonomi ve politika agırlıklı haftalık bir gazete idi.
Gazetenin sloganı ise ?marka şehre dogru? idi.
Ne varki bu projemi askıya aldım. Almak zorunda kaldım.
Düşüncelerim iyiydi ama. Başka sebepler ortaya çıkmıştı.
Öncelikle birkaç müstesna isim hariç, bu memlekette güçlü bir kamuoyu istenmiyordu.
Bu memlekette güçlü gazetelerin olmasından rahatsızlık duyan ekonomisi güçlü isimler çoktu.
Bizlere aleni olarak birşeyler söylemeseler bile; bir ögle yemeginde yaptıgı masraf kadar bir yıl boyu bir yerel gazeteye ekonomik destek vermeyen bir iş adamı için başka bir söz söylememiz dogru olmazdı sanırım.
Ve böyle düşünen insanların çogunlukta oldugu bir memlekette kalkınma, toplumsal refah, özgürlükler gibi kavramlar hep boşlukta asılı kalmaya mahkumdur.
Bizde de bu kavramlar belki de Maraş kuruldugu günden beri havada asılı duruyor.
Geçtigimiz Cuma akşamı gazeteci Mehmet Fiskeci ile Kahramanmaraş"ı masaya yatırdık.
Hani iki haftadır AKSU TV"de BIZIM TARAF adında bir program yapıyoruz ya. Işte o programda.
Zira KSÜ"nün Hilton oteli yapılması için başlayan süreçte Mehmet Fiskeci ve ben neredeyse vatan haini ilan edilmiştik ya.
Hilton olayında Sayın Rektörün kamuoyunu yanlış bilgilendirdigi ve yönlendirdigi ortaya çıkınca bu konuyu bir açalım istedik.
Biz art niyetli degildik. Hilton Otelleri Yönetim Kurulu Başkanının açıklamalarını milletimize gösterdik. Ve sorduk. Neler oluyor diye?
Neyse esas konumuz Marka Kent.
KASIAD Başkanı Sayın Kurtul. Bir ugraş içinde. Çok güzel bir logo yapılmış. Tartışılsın istiyor. Sitemizde ve programda gösterdik.
Kahramanmaraşlının sahip çıkmasını istiyoruz.
Yüregi bizim gibi memleket sevdası için atan birkaç yazar dışında kimse konuya sahip çıkmadı.
Çünkü fikir kendilerinden gelmedigi için ?dudak bükmüşlerdir?
Ama biz görevimizi yapıyoruz.
Marka bir kent için marka anlayışların hakim olması gerek.
O akşam çagrı yaptık ilgililere, yetkililere.
Ve bu kenti tanıtma adına; futbol, fuar, marka çogalması, medyanın güçlenmesi gibi birkaç konu sıraladık.
Ve herkesin işin bir ucundan tutması gerektigini söyledik.
Tutarlarmı diye sorarsanız bana, hiç umutlu degilim.
Ama olsun dün bir kişiydik, bugün birkaç kişi olduk. Dün degişim için bize iş dünyasından sadece Mehmet Balduk destek çıkıyordu, bu gün kadir Kurtul, Kemal Karaküçük gibi isimler var.
Sayımız artıyor.
Güçleniyoruz.
Yarın belki yarından da yakın bir süreçte; bu memleketteki o agır ve hantal, kentin gelişimine köstek olan anlayışları kapının önüne koyacagız. Bireysel menfaatleri toplumun üstünde gören, çagdışı ve bencil anlayışları birer birer yıkacagız.
Geliyoruz.
Aynen marka olarak kabul ettigimiz su damlası gibi, göz yaşı gibi. Damla damla çogalacagız, önce göl ve sonra da deniz olacagız.
Ve bu göz yaşı denizi içinde ?sizi bogacagız!?
Bu memleketin önünde set olan anlayışları bu göz yaşı içinde bogmaya geliyoruz. Bunaü ister sevgi seli deyin. Isterse de degişim deyin.
Ama bunun geldigini fark ediniz artık!...