Duygularımızın hayata yeni gelmişcesine kabarmaya başladığı bir aydır mart ayı.. Baharın güzel yüzü taze bir fidan gibi gösterir kendini yüreklerimize ferahlık sunarak. Şairlere ilham verdiği gibi yazarlar için de güzel konularla doludur dallardaki tomurcuklar gibi.
Mart ayındaki önemli günlerimizi şöyle bir sıraladım bilebildiğim kadarını:
7Mart Dünya emekçi kadınlar günü
12 Mart istiklal marşımızın kabulü
14 Mart Tıp Bayramı,
18 Mart Çanakkale Haftası,
21 Mart Nevruz Bayramı,
21 Mart Aşık Veysel’in ölüm yıldönümü
21 Mart Down Senromlular günü
21 Mart Dünya şiir Günü
Yazarların konu sıkıntısı çekmediği konu zengini aylarımızdan biridir mart ayı. Sıraladığım günlerin hepsi hakkında pek çok yazı ve şiir yazılıp çizildi bütün yazar ve şairler tarafından. Her biri başlı başına önemli birer konudur.Senede bir gün yetmez; Ne yazsak az gelir bu konular için. Kalemi kifayetsiz kalıyor insanın bu günlerin önemini düşününce…
21 Mart en yoğun günlerimizden biri olmuş her nedense!
En sonda yer alan “Şiir Günü” en yakın tarihte başladığı için en az onun hakkında yazı yazılmıştır diye düşünüyorum. Unesco tarafından 1999 yılında kabul edilmiştir şiir günü. Edebiyatın öksüz çocuğu olan şiirin farkındalık yaratması için kutlanmasına karar verilmiş.
Şiir öksüz bir çocuktur gerçekten. Herkes bir şekilde onun başını okşamıştır mutlaka; ama onu besleyip büyütmeye gelince şairlerden başka kimse yanaşmaz onun yanına.. Herkes şiir sever ama pek az kişi bir şiir kitabı satın almayı düşünür bizim ülkemizde. Şiir günlerine de
şairlerden başka önem veren olmaz istisnalar haricinde…
Dünyadaki durumda böyle olmalı ki; senede bir gün anma günü yaparak onun da gönlünü yapalım demişler galiba. Şiir nedir diye sorulduğunda her şair farklı biçimde anlatmıştır şiiri. Şairler kendi çapında poetikasını oluşturur. Bende naçizane bir şiirimde şöyle ele almıştım bu konuyu:
Ezeli âlemden beri yazılıp okunan,
Şiirdir kâinat; görmeyen gözlere inat
Varlık ruhunda şiirsi bir hâl vardır
Kimisi bu hâli, hırpalayıp atlarken
Kimisi altın rafa kaldırır...
Şair; söz avcısı, dehlizlerde gezen deli
Bazan deli, bazan veli
Fışkırtır özünden fişek gibi
Şiir denilen cevherî sözleri…
Şiir var ya, o şiir!
Kelimelerin çizdiği ruhun efsunlu resmi
Ateşiyle eritir karlı dağların madenini
Kitaba sığamayan devâsâ sözün,
Cürmü evreni kaplar da
Avuç ortası kadardır hacmi
Su şiir, hava şiir, varlık şiir
İçimdeki sihirli aynamdır şiir
Gönlümün izdüşümü,
Saçlarımı çözüp taradığım şehir…
Issız yolumda yâren,
Yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım
Ufkumu menzile taşıyan burak
Karanlık dünyamda yol bulurum, ışık bulurum
Ona sorarak, danışarak…
Almadan veren, reha, vefa, sevda
En güzel suret, hüsnü niyet, kâbiliyet…
Bu muhteşem olguya bilmem ki daha ne denir?
Onun gücü karşısında varlığım eğilir ve erir
Ey şair! derim, senin çektiğini bu âlem ne bilir?
Kim bilir daha kaç bebeğe gebesindir.