Akaryakıta gelen zamlardan, mazotu başlık seçmemin nedeni çiftçinin bu maliyetle üretim yapmasının iyice zorlaştığı, var olan beslenme sorunumuzun ateşini harlayarak dayananılmaz noktalara getireceğini vurgulamak, dikkatinizi buraya çekmek içindi.
İsterseniz, bir biriyle ilgisi nedeniyle, Ülkemizin fukaralaşma ve bunun sonucunda doğru düzgün beslenemediğimizi belirtikten sonra konu başlığına öyle gelelim.
- TÜİK yani devletin İstatistik Kurumu, Şubat ayı gıda enlasyonunu % 64.47 olarak açıkladı. Türkiye % 64.47 oranında ki gıda enflasyonu ile Dünya sıralamasında 4 ncü oldu. Bizden daha kötü 3 ülke ise, Bunlar "Yönetilemeyen Ülke" olarak adlandırılan; Lübnan, Venezuela ve Surinam'dır.
- TÜİK'e göre Gayri Safi Yurt İçi Hasıladan çalışanların aldıkları pay ilk üç çeyrekte % 32 iken, son çeyrekte % 25.8'e geriledi. Esasen, 2016 yılından beri Türkiye de çalışanların Milli Gelirden aldığı pay % 6' dan fazla gerilemekteydi.
- Bu dönemde zenginlerin Milli Gelirden aldığı pay sürekli yükselerek % 51.5 den % 57.8'e çıktı. Bunun anlamı, Türkiye de fakirlik iyice artmakta, zenginse servetini sürekli artırmaktadır. Bu adil olmayan gelir paylaşımının daha da derinleşeceğini şimdiden bilmiş olalım. Bilmek yetmiyor, adaletini sevdiğim (!) ülkem de, "bu nasıl bir adalet ?" diye de sormak gerekiyor.
- Avrupa Birliği İstatistik Ofisi de bu kanıyı doğruluyor. EUROSTAT'a göre Türkiye'de insanların % 37.3'ü doğru düzgün beslenemediğine özellikle vurgu yapıyor.
Doğru düzgün beslenememenin en acı faturası da, sağlık üzerine açacağı sorunları bir tarafa; beyin fonksiyonlarını yeterince yerine getirememekte, çabuk unutma, dağınık dikkat ve olayları analiz edip sebep-sonuç ilgisini kuramamaktadır. Bu durum güncel tabirle "algı operasyonu" tuzağına çok kolay düşmeye zemin hazırlamaktadır.
Bunu da geçtik, doğru düzgün beslenemeyenler içinde çocukların olması geleceğimizin nasıl vahim olduğunu şimdiden kara kara düşünmemizi gerektirmez mi ?
Ard arda gelen enerji zamları gıda üretimi için elzem olan, mazotu, gübreyi, ilacı, sulamada kullanılan elektrigi, tarladan sofraya gelinceye kadar gıdayı taşıyan nakliyecinin ek maliyeti, kronik beslenme sorunumuzu daha da ağırlaştıracağını şimdiden söylemek için kâhin olmaya gerek var mı ?.
Veya bu şartlar altında üretimine devam edebilen çiftçinin alnının çatından öperek destek üzerine destekler vermek gerekmez mi ?
Televizyon kanalı gez(diril))mekle görevli akil (!) ve "her konuda uzman" elamanlara göre, hayatı çekilmez eden bütün bu zamlar, özellikle de enerji zamları için "ne yapalım savaş var savaş !" dediklerini duyuyorsunuz. Amennâ savaş var ve bütün dünya artan enerji fiyatlarından etkileniyor ancak halkı yıkıma uğramıyor.
"Savaş başka yerde, yıkımı niye bizde ?" sorusu kaçamak cevaplarla geçiştiriliyor
- Temmuz 2008 de brent petrol 145 $ mazot 3.38 TL,
- Nisan 2012 de brent petrol 126 $
mazot 4.0 TL.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
- 10 yıl önce ortalama petrol 125 $, Dolar kuru 1.8 TL.
- Ukrayna işgali öncesi petrol 90 $, Dolar kuru 13.8 TL.
- Ukrayna işgali sonrası petrol 130 $, Dolar şimdi 14.6 TL.
- Üstelik on yıl öncesine göre akaryakıttan alınan vergiler günümüze göre 3 kat daha fazla olmasına rağmen, mazot fiyatı niye 23 TL oldu ?
Mazot zammı, brent petrolün varil fiyatı ve dövizin lira karşısında değer kazanımıyla direk ilgilidir. Yani "faiz sebep enflasyon sonuç" diye boş yere direnmeyip, kur ve faiz oranı piyasada belirlenseydi, bugün mazotun litresi en çok 13 TL olacak, 23 TL'yı hiç görmeyecektik.
Kendi elimizle piyasaya "ekonomist"ce yaptığımız müdahale hem kuru, hem enflasyonu (pahalılığı) hem de piyasa ticari faizini % 30' lara çıkardı.
Öyle yâ ! varili 130 $ olan petrolü 8.5 TL Dolar kuru ile almak başka bir şey, 14.6 TL Dolar kuruyla almak bir başka şey.
Vesselam bu yazıyı, 23 TL mazot fiyatının nerden baksan yarısını "ekonomist" olarak biz, yarısını da "Çar Putin" yaptı diye okuyun siz...
Yoksa, söylediği gibi, "Daha neler olacak neler, bunlar daha iyi günleriniz" mi ?
Yazık oldu Türkiye'me çok Yazık !