Mübarek Ramazan ayının artık ortalarına geldik. Bol çeşit, bol kepçe iftar yemeklerimizi tüketmeye devam ediyoruz.
Her ne kadarda, sıcak, uzun yaz günlerinde, zor olmasa da, zorlandığımız oruç ibadetini yerine getirirken, Medine müdafaasında, erzakı tükenen Osmanlı askerinin açlık dramını düşündüğümüzde, şikayet etme hakkımızın da olmadığını düşünüyoruz.
Birinci dünya harbinde, İngilizler tarafından Medine’de tecrid edilen Gazi Fahreddin Paşa merhumun, emri altındaki bir avuç askerle bu beldeyi ve Ravzai Mutahharreyi müdafaası, İmparatorluk devrinin sonlarında en şanlı hamaset örneklerimizden biri olarak bilinir.
Üstün silaha ve tok düşmana karşı bu bir avuç kahramanın tek dayandığı güç sadece kalbindeki nuru imandır.
Ambardaki erzakı her gün biraz daha azalan paşa merhumun, tek ümidi, oralarda sık sık görülen afetlerden biri olan, çekirge yağmuruna kalmıştı. Fakat silah arkadaşlarına alışamadıkları bu mahluku yedirmek o kadarda kolay olmamıştı.
7 Haziran 1334 sabahı, çekirge ile ilgili, günlük bir emir yazarak askerlerine tebliğ ettiriyor.
Çekirgenin serçe kuşundan farkı olmadığını, serçe gibi kanatlı ve uçtuğunu, itina ile temiz ve taze şeyler yediklerini, Hicaz, Asir, Yemen ve Afrika insanının başlıca gıdasının çekirge olduğunu, hatta develer ve hecinlerinde zevkle çekirge yediklerini belirtmiş.
Çekirgeyi ettibaya tetkik ve tahlil ettirdiğini, hem bir gıda, hem bir deva olduğunu, av etleri gibi çekirgeden de istifa edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Ayrıca bir Sünneti Seniyye olduğunu, Peygamber efendimiz hadisi şeriflerinde ( Uhillet lena meyyitani veddeman ) buyurmuşlardır. Manası; ( İki ölünün ve iki kanlının yenmesi bize helal kılındı ) demektedir. İki ölü, çekirge ve balığın ölmüşleridir. İki kanlı ise karaciğer ve dalaktır.
Çekirge yemeğinin tarifini de şu şekilde yapmıştı.
1- Güneşte serilerek kurutulup ayakları ve başı koparılıp çiroz olarak.
2- Sıcak su ile haşlanıp, pirinç ve bulgur pilavına karıştırılarak.
3- Haşlanmış çekirgeler tabağa dizilip üzerine zeytinyağı ve limon gezdirilerek.
4- Çekirge kavrularak havanda dövülüp toz halinde, et tozu konservesi olarak yenilmesi.
Yenmesi sünnet olan çekirgeye yan gözle bakmak ve ondan tiksinmek en hafif bir tabir ile nimet naşinaslıktır.
El hasıl dün çekirgeyi bahçelerden def ve tenkil tedabirini düşünürken, bu gün çekirge geliyor mu diye yollarını gözlüyorum. Hangi mıntıkaya çekirge düşerse tarifim veçhi ile istifade edilmesini ve bana da hediye olarak çekirge gönderilmesini arkadaşlarımdan rica ederim.
Hicaz kuvvei seferiyesi kumandanı ve Medine muhafızı Ferik Fahrettin. 7 Haziran 1334
Bizler şimdi mükellef sofralarımızda iftarımızı açıyoruz. İftar davetlerinde önümüze konan yemekleri zevkle tüketiyoruz. Çok yıldızlı otellerde açık büfe iftarlarında, fazlaca alıp yiyemediğimiz, ucundan tırtıklayıp masada bıraktığımız. O güzelim yemeklerin hesabını, belki Türk Lirası olarak ödeyebiliriz.
Fakat bir zamanlar aç kalan Osmanlı askerinin çekirge yiyerek ayakta kalma mücadelesi verdiğini düşündüğümüzde,
Afrika’da açlık çeken, yokluk içinde kıvranan, dermanı tükenmiş, yavrucakları gördüğümüzde;
İsraf ettiğimiz yemeklerin hesabını, hangi para ile nasıl ? ödeyeceğimizin de hesabını yapmamız gerekir diye düşünüyoruz.
Hayırlı iftarlar,
Selam ve sevgilerle.