Bir meclise gelen kimseye “Merhaba” demek, “Hoş geldin, yerin geniş olsun, oturun, rahat olun” demektir. Merhaba, “Benden sana zarar gelmez” demektir. Bende bu anlayışla yola çıkarak, “Merhaba Maraşgündem Gazetesi” diyerek okuyucu kitlesi ile bütünleşmek ve bilgi paylaşımı yapmak istiyorum.
Niçin Maraşgündem? En önemli neden Kahramanmaraş merkezde yalnız kalemşör olarak gördüğüm Mehmet Taş için, buradayım. Bir şiir vardır, çok hoşuma gider. O şiir de Gazeteci Mehmet Taş’ı gördüm, onun için Maraşgündem’ deyim.
“KARANLIK AYDINLIKTAN, YALAN DOĞRUDAN KAÇAR
GÜNEŞ YALNIZDA OLSA ETRAFINA IŞIK SAÇAR
ÜZÜLME DOĞRULARIN KADERİDİR YALNIZLIK
KARGALAR SÜRÜ İLE KARTALLAR YALNIZ UÇAR.”
İşte Mehmet Taş kardeşim, medyanın yalnız uçan kartal kalemşör olduğu için yanındayım. Elimden geldiğince Maraş coğrafyasının tarihini meraklısı olan okuyucularla paylaşmak istedim. Öncelikle tarih nedir? Amacı nedir? Onun üzerinde biraz düşünce jimnastiği yapalım.
“Tarihin kısa sözlük tarifi şöyle başlar: Tarih, geçmiş zamanlarda yaşayan insan toplulukların her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek, sebep- sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. “
Tarih, insanın geçmişte yaptığı bütün işleri ilmi bir metotla ve objektif bir şekilde ortaya koyan bir ilim dalıdır. Konusu insan ve onun yaptıkları olduğu için sosyal bilimlerin temelini oluşturur. Bu işle yani tarih ilmiyle uğraşan kişilere ise tarihçi denir. Tarihçi araştırmasını yaparken olayların mümkün olduğu kadar oluş tarzına yakın bir şekilde ortaya konması için gerekli objektif sorgulamaları yaparak olayların sosyo-ekonomik, siyasi ve askeri etkenlerini de iyi analiz etmelidir. Bunu yaparken de kendi milli, dini ve ideolojik görüşlerini yaptığı araştırmaya karıştırmamalıdır. Ayrıca en önemlisi de bir tarihçinin metnini yazmaya başlamadan önce şu soruları kendisine sorması gerekmektedir. Niye tarih yazmaya başladım? Tarih yazarken konuyu nasıl belirlerim? Tarih yazarken dönemlemeyi nasıl yapmalıyım? Mekan tanımanın tarih yazımına etkileri nasıl olur? Bir belgenin güvenirliği nasıl ölçülür? Plan nasıl hazırlanmalıdır. Giriş ve sonuç bölümü nasıl yazılmalıdır? Bu sorular sorulduktan sonra çalışmaya başlanır.
Tarih, sadece geçmişi anlatan bir bilim dalı değildir aynı zamanda tarih bilimi bugünü anlayabilmenin anahtarıdır. Hem bugünü anlamak hem de gelecek ile bağlantı kurmak, tarih öğretimi ile mümkündür. Günümüzde, dünyada ve Türkiye de meydana gelen pek çok meselenin temeli tarihin derin geçmişine dayanmaktadır. Tarihi bilen ve tarih şuuru kazanmış nesiller, önemli meselelere karşı sağlıklı çözümler üretebilirler.
Tarih, keyifli, yaratıcı bir alandır. Çevremizi, dünyamızı anlamanın ve anlamlandırmanın en temel gereklerinden biri zamanın getirdiği değişimi kavramaktır. İnsanlığın büyük macerası, merak uyandıracak ilginçliktedir. Etrafımızda ya da çok uzaklarda olup bitenleri, ancak zaman boyutuyla birlikte ele aldığımızda, gereği gibi anlayabiliriz. Tarihe, birbirinden kopuk, bir dizi ezberlenmiş bilgi ya da bağlamından soyutlanmış magazin haberleri olarak değil, yaşamın tüm yanlarını kapsayan, alabildiğine zengin, bir büyük deneyim olarak yaklaştığımızda, çok geniş bir keşif alanı ile karşılaşırız. İçimizdeki tarihçiyi uyandırarak, aile tarihimizden, evren tarihine kadar, her hangi bir alanda giriştiğimiz her anlama ve bağlantı kurma çabası, bizi daha gelişmiş, daha bilinçli, dünyayı ve değişimi daha derinden kavrayan kişiler durumuna getirir.
Tarih, tabularla dolu, önyargıları pekiştiren bir övünme edebiyatı ya da politik propaganda türü değildir, böyle olmamalıdır. Tarih, insan zekâsına, ilgisine konu olabilecek yüzlerce alanda, merakla, keyifle okunabilecek, araştırılabilecek, tartışılabilecek, çevresinde güzel işler yapabilecek, seçenekler sağlar. Dünle biten büyük bir macera ile bugünün ve yarının bağlantısını kurar.
Tarih, geçmişe yönelmektir; fakat geçmişe yönelmek, küflenmiş, fosilleşmiş bir zaman boşluğuna buğulu camlar ardından boş gözlerle bakmak, eskiye yönelik özlemleri tatmin etmek ya da geçmişi yeniden canlandırmak değildir; geçmişe yönelmek, geleceği daha iyi görebilmek ve bu doğrultuda adımlar atabilmek için kendini tanımak, kendini bilmektir. Toplumların bugününü anlamak ve geleceklerini doğru biçimlendirmek için geçmişe yönelmeleri vazgeçilmez bir zorunluluktur. Bilimsel yöntemlerle geçmişe yönelmek, toplumsal ilerlemenin anahtarlarından biridir. Tarih biliminin amacı, geçmişe yönelerek geleceğe ilişkin doğru çıkarımlar yapmaktır. Bu hafta ki sohbetimi tarihin büyük üstadı olan Prof.Dr. Halil İnalcık’ın güzel bir vecizesi ile noktalamak istiyorum.
"Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet kişiliğini kaybetmiş bireye benzer."
Prof. Dr. Halil İnalcık