17 Aralık 2014 tarihi büyük mutasavvıf, şair, bilgin, düşünür, Mevlana Celaledin-i Rum-i’nin 141.Vuslat yıldönümüdür.
Mevlana Horasan erenlerindendir.
30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesinin Belh şehrinde doğdu.
Hocası Şems-i Tebriz-i den tasavvuf dersi aldı.
Sonra dost oldular.
Allah yolunda aşkı aradılar ve buldular.
Bu ilahi aşkın sarhoşluğu içinde yandılar.
Bu iki ilahi dost aşkın ateşi ile semaya başladılar.
Pervane gibi döndüler de döndüler.
Mevlana 17 Aralık 1273 tarihinde Konya’da fani alemden baki aleme göçtü.
“Şu toprağa sevgiden başka, aşktan başka hiçbir tohum ekmeyiz;
Şu toprağa, şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz.”
Söylediği bu sevgi dolu berrak söze bakarmısınız.
Mevlananın Vasiyeti: “Size gizlide ve açıkta Allah’ tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, yaratandan gelen bütün cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı insanlara yaralı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olandır. Anlattığın şey karşındakinin anladığı kadardır.”
Mevlana yaşamı boyunca Anadolu’ya sevgi çiçekleri ekmiş. Onu derlesinler diye bütün insanları davet etmiştir. Din, mezhep, ırk, renk farkı gözetmemiştir.
Sözü tekrar söz ustasına bırakalım bırakalım.
“Cömertlik ve yardım etmede akar su gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörürlükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.”
Bu özelliklerin hepsinin müslümanlarda olması gerekir değil mi?
Ne yazık ki; şimdiki müslümanlarda bu özellikleri göremiyoruz.
Maalesef müslümanlar “birbirinin kanına ekmek doğramak”la meşgul.
Çevrenizdeki müslüman ülkelere bir bakın hepsi acınacak durumdalar.
Yahudiler ve hırıstiyanlar’da müslümanların haline bakıp keyif oluyor.
Esas sorun da burda.
Mehmet Akif Ersoy müslümanların acınacak haline bakıp feryad ediyor.
“Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir.”
Bu dizeler adı müslüman olanların, gerçek müslüman gibi davranmadıklarını anlatıyor.
Peygamberimiz Hz.Muhammed bir hadisinde insanlara şöyle sesleniyor:
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olmazsınız”. Peygamberin sözünü dinlemeyen müslümanların acınacak haline üzülmemek elde değil! Artık müslümanlar başkalarını eleştirmeden önce kendilerini eleştirmeli, sorgulamalı ve hatalarından dönmelidir. Yoksa yolun sonu felakettir.
Mevlana düşüncesine ve sevgisine bugün herzamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Düşmanlığı, ayrışmayı, tefrikayı, haset ve fesadı ortadan kaldırmak için; sevgiye, hoşgörüye, barışa, ihtiyacımız var. Bunun için gerçekten bir mevlana’ya ihtiyacımız var diyorum. Bulabilirmiyiz ne diyorsunuz?