Milletinin kim olduğunu bilmeyenler ve milletinin hüviyetini târif edemeyenler var. Milletini seküler ve bâtıl Türklükten ibaret görenler var. Milletini İslâmsız pozitivist ulus Türklükte arayanlar var.
Milletimin kim olduğunu biliyorum. Milletim, Hazret-i Peygamberin ümmetinden olan, İslâm Şairi Mehmed Âkif’in mısralarıyla “O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak” diyen ve ay yıldızlı bayrağının kıyamete kadar bu topraklar üzerinde dalgalanacağına inanan, “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım” inancını taşıyan, bin yıldır İslâm’ın içinde eriyerek “Hakk’a tapan millet” olduğunu ispat eden Türklerdir.
Milletimin kim olduğunu biliyorum. Milletim, Hicaz Müdafaasında “Bu asker, Medine'nin enkazı ve nihayet Ravza-i Mutahhara'nın yeşil türbesi altında, kan ve ateşten dokunmuş bir kefenle gömülmedikçe, Medine-i Münevvere kalesinin burçlarından ve nihayet Mescid-i Saadet minareleriyle yeşil kubbesinden al sancağı alınmayacaktır! Allahu Tealâ bizimle beraberdir! Şefaatçimiz O'nun Resulü, Peygamber Efendimiz'dir. Ey bütün tarihi eşsiz kahramanlar; şan ve şerefle dolu Osmanlı ordusunun yiğit zâbitleri! Ey her cenkte cihanı tir tir titretmiş, asla kimseye boyun eğmeyerek dâima namus ve din borcunu kanıyla ödemiş yiğit Mehmetçiklerim, kardeşlerim, evlâtlarım! Gelin hep beraber Allah'ın ve işte huzurunda huşû ve aşk içinde gözyaşları döktüğümüz Peygamber'in karşısında, aynı yemini tekrar edelim ve diyelim ki; Ya Resulallah, biz Sen'i bırakmayız! Son neferimize varıncaya dek şehit olmadıkça Sen'in mübarek bedenini düşman eline teslim etmeyeceğiz…" diyen Fahreddin Paşa’nın temsil ettiği Türklerdir.
Milletimin kim olduğunu biliyorum. Milletim, Türklüğünü kavim asabiyetine ve ümmetdaşları arasında üstünlük fikrine dönüştürmeyen; Müslüman olduktan sonra soy sop aramayan, “Vatan-ı İslâmiye” dâvasıyla toplanıp “Düşürme yerlere Osmanlı Türk bayrağını Yarab / ümid-i âlem-i İslâmı yıkma Rahmanım” diye niyaz ederek bütün İslâm milletlerinin istiklâli için “dîn-i İslâm” üzere Millî Mücadele’ye katılan ve “Türk, Müslüman oldukça Türk'tür” diyen; 1920 Büyük Millet Meclisi’nde “Bu Meclis Müslümanlık Meclisi” diyerek dîn ü devlete hâdim olan Türklerdir.
Milletimin kim olduğunu biliyorum. Milletim, Hazret-i Peygamberim Efendimiz’in “Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda öldürüleyim, sonra tekrar diriltileyim, sonra yine öldürüleyim, sonra tekrar diriltileyim, sonra yine öldürüleyim” hâdis-i şerifini zikrederek bin yıldır cihada çıkan ve “En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin / Bir bir açılırken göğe, son defa yarıştık / Allah’a giden yolda meleklerle karıştık / Geçtik hepimiz dörtnala, cennet kapısından” diyerek “Tâ Malazgird ovasından yürüyüp” diyâr-ı Rum’u darülislâm kılan Türklerdir.
Milletimin kim olduğunu biliyorum. Milletim, İslâm ve Türkçe, yâni dînim ve dilim birbirinden ayrılmaz bir bütündür; bin yıldır Kur’ân-ı Kerim’i ve Peygamber Efendimiz’in sünnetlerini hayat nizamı hâline getirdim; “sâlibe karşı hilâl, küfre karşı hak, zulme karşı adâlettik” diyen Türklerdir.