Sedat Peker'in "her ay 10 milyon dolar alan siyasetçi var" sözleriyle dikkat ve töhmet altında kalan, eski AKP Milletvekili ve şimdi yeni MKYK üyesi Metin Külünk'in basında yer alan "Bu düzeni baştan aşağı değişmek zorundayız" sözü Ak Parti'nin ekonomi denilince ne anladığının, dar gelirlilere çektirilen çilenin açık bir itirafını da taşıyor.
Sadece bu değil İktidar taraftarı Yeni Şafak gazetesinin haberi yaşadığımız Türkiye açısından yenilir yutulur gibi değil. "Türkiye Çürütüldü ! Türkiye Kokuyor !" dedirtecek nitelikte bir haber bu.
Yarğımız bu haberle derin bir töhmet altına giriyor. Bakalım zaman neyi gösterecek; Yüksek yargı bu konuda bir açıklama yapmayarak iyice töhmet altında mı kalacak, yoksa kamuoyunu aydınlatarak, kendini bu şaibelerden kurtaracak mı ?
Gerek Metin Külünk'ün gerekse de Yeni Şafak gazetesinin açıklamalarına " Gör ki içeride ne büyük rant kapışmaları var, kim kimin elindekini götürdüyse, rantdan yoksun kalan feveran ediyor. Yoksa bunların kolay kolay sesleri çıkmazdı" Denilse de, biz yinede polemiklere takılmadan her iki açıklamanın altları çizilmesi gerekenleri aktarmaya devam edelim.
Ak Parti MKYK üyesi Metin Külünk şöyle diyor;
- " En üsteki yüzde 10'luk kesim toplam servetin yüzde 67'sine sahipken, en altta ki yüzde 50'lik nüfus toplam servetin yüzde 4'üne sahiptir"
- "Sürekli büyüme rakamı açıklayarak sokağın gönlünü almak mümkün mü ? Çünkü sokağa indiğinizde büyümeyi hissedenler çoğunun yüzde 10'luk dilime sahip kesim olduğunu görüyoruz"
Bu hükümetin ekonomi politikaları için; bu büyüme toplumun tüm katmanlarına refah getirmediği gibi, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan, işsizlik ve yoksul sayısını artıran politikadır" diye eleştiride bulunan ekonomistlere "mandacı ekonomistler" dendiğini hatırlatıp, ekonomi biliminin yüz akı bu ekonomistlerimize "iyi ki varsınız" diyerek Külünk'le devam edelim.
- "Burada dikkat. 15 Temmuz da sokağa inenlerden kaç tanesi yüzde 10'luk gruptaydı ? Ak Parti iktidarlarını 20 yıl boyunca omuzunda taşıyan hangi gruplardı ? Büyüme rakamları açıklandığında sokak niye tepkili ?"
- "Betona gömülen paradan vatandaşa bir pay düşmüyor. Yüzde 10'luk kesime verilen kredi yüzde 50'lik kesimin refahını artırmıyor. Bir elit kesim servetine servet katıyor.
BU DÜZENİ BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ.
Sokağı düşünmeyen, sokağı görmeyen teknokrat aklı sorgulanmaldır."
Sözlerine öncelikle iki ilave yaparak Metin Külünk'le devam edelim. Birincisi, sokakla yönetenler arasında mesafe o kadar açıldı ki; birinin digerini görmesi imkansız oldu. Fukaranın halini ne bilsin dolu dolu üç beş yerden maaş alanlar ki ?
İkincisi de; "Düzeni baştan aşağı değiştirmek zorundayız" sözünüz pek anlam ifade etmiyor. "Dünyalık" öyle bir içinize sinmiş ki "daha çok, daha daha çok dünyalık" isteyenlerle bu düzen değişmez Külünk. Hem siz çok geç kaldınız, o düzeni değiştirecekler yola çıkalı çok oldu. Şu an, sizin unutup da iki büklüm bıraktıklarınıza çarşı çarşı, sokak sokak gezerek mazlumlara çare reçeteleri sunuyorlar.
Devam edelim Metin Külünk'ün sözleriyle;
- "Kamu bankaları acilen aslı vazifelerini odaklanmalıdır. Esnaf, sanatkar, Kobi, çiftçi, öğrenci, işçi, memur gibi kesimlerin ihtiyaçları için kurulmuş kamu bankaların milli kaynakları millet için kullanılmalıdır. İnşaat sektörüne kaynak aktarımı minimize edilmelidir."
Doğru söze ne denir ki ? Sözüm ona çiftçinin bankası sayılan bankadan sırf "yandaş bir basın" kursun diye bir kişiye tam 1 milyar dolar verilen ve faturası yine dar gelirliden çıkarılacak, ödenmediği söylenen bu borç geldi aklıma.
Dile kolay tam 17.5 milyar Türk Lirası ! Yani 2020 yılında tüm Türkiye çiftçisine ödenen desteğin tam % 90'ı kadar, 1 milyar dolar'cık' tam bir kişiye.
Yeni Şafak gazetesinin haberine gelecek olursak; bu çok daha vahim, adeta Türkiye'nin görünmez yüzünü bir haberle resmetmiş. Gazete haberin de;
Merhum Kadir Topbaş'ın görevden alınmasından sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesine 1.5 yıl başkanlık yapan Mevlüt Uysal'ın şu anda Ankara da iş takipçiliği yaptığını, hem eski Büyükşehir Belediye Başkanı ünvanı hemde hukukçu kimliğini kullanarak menfaat sağladığı suçlamasıyla ilgili.
"Bir çok bakanlık ve bürokraside bağlantıları aracığıyla Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) ve Danıştay da bazı isimleri etki altına alan Uysal, bazı şirketlere imtiyaz sağlıyor, hukuksuz şekilde adrese teslim özel ihaleler yaptırıyor. Uysal yargıyı bazı kararları almaya zorlarken, devletin en üst düzey isimlerini kullanmaktan çekinmiyor." Denilmekte. ..
Biz, "n'oldu bunlara ki ?" demeden, yargı bu töhmet için mutlaka açıklama yapar zâhâr diyerek, en iyisi Metin Külenk'ün "Bu düzeni baştan aşağı değiştirmek zorundayız" sözleriyle yazımızı sonlandıralım.
Evett Sayın Külünk !
Sizlerce mağdur edilen dar gelirli Ak Parti'liler dahil, tüm mağdurlarla birlikte bu insafı olmayan düzen acilen değişmeli !
Sizin ve Yeni Şafak'ın belirttiği gibi, Türkiye çok kötü kokuyor. Bu koku ne çuvallara, ne gizli kapalı odalara, nede sokaklara sığmıyor artık...
Bu düzen değişmezse;
Türkiye nefessiz kalacak,
Hep birlikte pis kokularda boğulacağız...
Az kaldı Külünk az Kaldı !