ABD, Münbiç’ten çekilme kararıyla süreç uzayıp gitmektedir. Aslında ABD çekiliyor mu yoksa başka bir plan mı devreye giriyor? Hep beraber bu dramı seyrediyoruz.
Görünen o dur ki kafalar ya karışık ya da plan koyucuların ne yapacakları süreç uzamaktadır. A-B planlar mı hesaplanıyor, ya da duruma göre çare mi aranıyor. Her ne olursa olsun bizim planımız hazır olmalı.
7 Ocak 2019 tarihli “Esad’lı Suriye mi, Esad’sız Suriye mi? “ yazımda ABD’nin çekilme stratejisi karşısında Türkiye’nin Suriye’ye karşı bir planı olmalı hususuna dikkat çekmiştim. Zira o günlerde bazı solcu yazarlar,” Türkiye’nin Suriye’de bir stratejisi yok, ABD’nin ve Rusya’nın etkisi altında bu yüzden başarısız pozisyonda” görüşlerini belirtiyorlardı. Tabii sağ görüşlü cenahtan da bir çözüm önerisi henüz yoktu. Bahse konu yazımda; Türkiye muhakkak Münbiç’e girmeli ve eli sağlam olmalı, girdikten sonra da Suriyeli mülteciler buralara yerleştirilmelidir ve Kuzey Fırat için Türkiye garantör ülke olmalı görüşümü savunmuştum.
Bu yazımdan bir gün sonra Reisimiz;”Münbiç teröristlerden arındırılmalı, ABD askerleri çekilmeyi tamamlamalı yoksa Suriye için planımız var” açıklamasında bulundu. Graham ile görüşmeler yapıldı ve ortaya daha önce Obama zamanında gündeme, Türkiye sınırında 30 km. lik “Güvenli Bölge” nin oluşturulması getirildi. Tabii içeriği tam bilinmemekle beraber Kuzey Fırat’ın doğusunu kapsayacak bu alan çok uluslu ülkelerin denetiminde , ancak kontrolü Türkiye’de olacak.
Türkiye, Suriye için daha fazla plan geliştirmelidir. Sahada kazanıp masada kaybetmeyelim. Eğer ordumuz oralara kadar girmişse oradan çıkması da kolay olmamalı. Çünkü bu savaşın mağduru Suriye’den sonra Türkiye’dir. Mültecilerin barındırılması, teröristlerin taciz atışları, savunma masrafları gibi ülkemiz bedel ödemektedir. Bu itibarla, ele geçen fırsatlar zamanında değerlendirilmelidir.
Eğer Türkiye, mülteci Suriyeliler için sınırdan Kuzey Fırat’a kadar oluşturulacak güvenlik koridorunda kontrolün her ne kadar Türkiye’de olacağı dile getirilse de risk taşımaktadır. Güvenlik Koridoru yerine Garantör Türkiye şartlarının oluşturulması daha faydalı olacaktır. Daha da ilerisi bu alanda Türkiye üs kurmalıdır. Belki üs için Irak ve Suriye’nin Petrol-doğalgaz boru hatlarının Akdeniz’e Deyrizor’dan geçmesinin bir bedeli olarak gündeme getirilebilir.
Zira, Karadeniz üzerinden Kafkasya ve Hazar Denizi bölgesine ulaşamayan ABD güdümündeki NATO. Stratejik planın hayata geçirilmesi için NATO; İran, Irak ve Suriye’deki bu Kürt bölgesi sayesinde Kafkasya'ya doğrudan erişim sağlanması planlanmıştır. Belki bu amaçla, bağımsız bir Kürt devletinin de kurulması olasılığı vardır. Bunun alt yapısı da Akdeniz’e açılmaktır. Şimdilik bu imkanın olduğunu gören ABD, yatırımını buna göre yapmıştır. Sözde Kürt devleti için Kürtçülüğün kullanılması veya terör örgütlerinin kullanılması esas alınmıştır.
Ankara'da 18 Ocak 2019 günü Tayyip Erdoğan ile görüşen ABD'li senatör Lindsey Graham, "güvenli bölge herkes için kazan-kazan durumunu ortaya çıkartacaktır." Dedi.
Umut ederiz, Graham’ın dediği gibi olur. Ama yine de bizim Garantör Türkiye planımız devrede olmalıdır. Garantör ülke olmanın içeriği şimdiden oluşturulmalı ve cebimizde hazır olmalıdır.