“Münevver” kelimesi, TDK sözlüğünde, “Aydınlatılmış” anlamındadır.
“Aydın” kelimesi ise, TDK sözlüğünde, “Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver, entelektüel” anlamındadır.
“Ziyalı”, “Entelektüel” kelimeleri de yukarıdaki kelimelerle eş anlamlı olup, Azeri Türkçesi ve Fransızcada aynı anlamları içermektedir.
“Aydın” kelimesi dışında, hiçbiri Türkçe kökenli değildir. “Aydın”, etimolojik olarak “ayıt-“kökünden türediği varsayılmaktadır. Muhtemeldir ki, bu kelimenin asıl kökü de, “ay-“ (ayıkinsan, ayılma kelimeleri de aynı kökten türemektedir.) köküdür. İlk kez Divan-ı Lügat’it Türk’te (1070) “Işık, aydınlık” anlamlarında kullanılan bir kelimedir. “AyDIN” veya “AyDINlık”kelimelerindeki “-dın” eki ile ilgili de çok güvenilir bilgilerin olmadığını söylemek gerekir. Yeni tarama çalışmalarıyla bu ekin kökeni ilgili gerçek bilgi de zamanla ortaya çıkacaktır, kanaatindeyim.
Netice itibariyle, MÜNEVVER, ZİYALI, AYDIN kelimeleri; “Işık saçan, çevresindeki insanları bilgileriyle ve tavırlarıyla aydınlatan” anlamlarını bünyesinde bulundurmaktadır.
Bu kelimelerden hangisi tercih edilirse edilsin, çok da önemli değildir. Önemli olan, içerdiği anlam doğrultusunda niteliklere sahip birey olabilmektir.
***
Gelelim, asıl konumuza…
“Münevver insan”, kime denir?
Her okuyan ve her yüksek tahsilli insan münevver midir?
Yüksek tahsilli ve diploma sahibi olmayan insan münevver olamaz mı?
***
Her şeyden önce, münevver insan çok okuyan ve okuduklarını sindiren ve okuduklarından kıssadan hisse niteliğinde dersler çıkaran insan demektir. Ne türden olursa olsun diyerek çok okumak da yeterli olamaz. Münevver insan, seçerek okumak ve çok okumak zorundadır. Ortalama 3000 civarında kitap okumuş bir insan, yaşı ve toplumsal statüsü ne olursa olsun, münevverliğe ilk adımı atmış kabul edilir veya edilmelidir. Hep denir ya, haftada bir kitap okunsa, ortalama bir ömürde 2500 kadar kitap, ancak okunur. Nüfusumuzun büyük çoğunluğunun, hayatında 3-5 kitap okumadığı göz önüne alındığında, konuyla ilgili toplumsal sorunumuzun büyüklüğü de daha iyi anlaşılır inancındayım.
Bırakalım vatandaş düzeyindeki okumazlık eksikliğini; üst düzey bürokrat, gazete ve kitap yazarlarının, televizyon yorumcularının ve üst düzey siyasetçilerinin bile çoğunluğunun kitaplardan uzak kalmasının ceremesini ülke ve millet çekmektedir.
***
Olmaz, aziz dostlar; olmaz…
Tahsil hayatındaki ders kitapları dışında, 400-500 kitap okuyarak münevver olunamaz. Bu konuda yapılmış bir istatistiğe rastlamadım. Eğer var ise, lütfedin, okuyayım. Üst düzey bürokrat ve siyasetçilerin büyük çoğunluğunun bu sayıya da ulaşmadığına inanıyorum.
Tabiî ki, okumak tek başına insanı münevver kılmaz. Münevver insan, okuduklarından hem kendisinin hem de çevresindeki insanların yararlanmasını sağlayandır. Ayrıca, okudukça “mütevazı” olmasını da bilendir. Ülkemizdeki kimi münevverlerin mütevazılıktan uzak tavırları bu düşüncenin doğruluğunu haykırır niteliktedir. Öyleyse, münevver insan; ecdadın da ifade ettiği gibi, başakların olgunlaşmasında başlarını eğdikleri gibi, alçak gönüllü olmak zorundadır. Halim, selim, dinleyen, konuştuğunda dinlenen, dinlendiğinde düşündüren bir kemal sıfatı göstermelidir. Nur saçmalı, saçtığı nurla çevresini ve bütün ülkeyi aydınlatmalıdır.
***
İçinde yaşadığımız toplum ve ülke hayatında münevverlere ihtiyacımız büyüktür. Özellikle, bürokraside, siyasette, şirketler yönetiminde, televizyon ekranlarında münevverler görmek ihtiyacını, her geçen gün daha çok hissetmekteyiz. Liyakatsız, ayak takımından insanları; bürokraside, siyasette, üniversitelerde, televizyonlarda sıkça görmemiz ülkemizin geleceği açısından hiç de olumlu gidiş göstermiyor. Buna rağmen, olaylar ve durumlar ne kadar içimizi açmasa da; karamsar değiliz, olmayacağız.
Yapacaklarımız bellidir… Münevver olma yolunda gayretli olacağız. Münevverleri önemseyeceğiz ve onlara değer vereceğiz. Münevverlerin bürokrasi, siyaset ve toplum hayatında etkin ve yetkin olmaları için ayak takımından insanlardan uzak durmasını bileceğiz.
İşte, önümüzde bir fırsat… 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde, parti gözetmeden münevver nitelikli adayları destekleyip, onlara oy vereceğiz. AYAK TAKIMI özelliklerine sahip adayları, “parti fanatizmi” ile desteklersek, adayların profil yapılarına bakmayıp, “Benim partimin adayı; ne olursa olsun, partim uygun gördü ise ben de o adayı desteklerim.” dersek, ülkemiz ve milletimiz kaybedecek, demektir. Bu durum; medeniyetler kurmuş aziz Türk milletinin ve bin yıllar öncesine dayanan güçlü Türk devletinin zararına olacak, demektir. Seçimde, “parti fanatizmi” ile verilecek her oyun, aslında kendimizi ve ülkemizi tehlikeli bir dönemece götüreceğini bilmek zorundayız.
***
“Tüh, torbaya girmez.” atasözünün içerdiği anlamı idrak ederek ârif ve münevver insanlarımızın öne çıkmaları için gayret gösterdiğimizde, bilinçle ve yüksek ferasetle çevremize ışık yaydığımızda bütün toplumsal sorunlarımızın da üstesinden geleceğimize inancım tamdır.
Selâm ve saygılarımla…