Doğrusu hiç kimsenin CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler’e bir şey yutturmaya niyeti yoktu ama kendisi böyle söylüyordu veya bizlere bir şeyler yutturma niyetindeydi...
Üstüne basa basa “Kürt milliyetçiliğini bana ‘ilericilik’ ve ‘bağımsızcılık’ diye yutturamazsınız.” diyordu.
Belki haklıydı, ırkçılığın bağımsızlığı ve özgürlüğü mü olurdu?
Ama o da ne, sadece Kürt Milliyetçiliği için bu geçerliydi, Türk Milliyetçiliğine toz kondurmak kimin haddineydi?
Boşnak asıllı Birgül Ayman Güler devam etti;
“Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz.”
Gördürmek isteyen olmuş demek ki…
Hâlbuki ne mümkün?
Geçtiğimiz günlerde Hitler’in “Üstün ırk” bulma arayışını özetleyen bir yazı kaleme almıştım.
Demek Birgül Hanım o yazıyı okumuş.
Veya Hitler’in bütün görüşlerini önceden hıfzetmiş.
Benim yazı yazmama kadar geçen onlarca yılda, “üstün ırk” olmasından dolayı gururla gezinip, tozunuyormuş.
Önce Boşnaklığı mı üstün, Türklüğü mü açıklamamış.
Hani Boşnak olması ne övünülecek, ne yerilecek bir durumdur. Boşnak’sa Boşnak’tır, Türk’se de Türk’tür. Yani gerisi hikâyedir, lafügüzaftır, boş konuşmaktan öte bir şey değildir.
Ama o üstün olduğunu söylüyor; Türk olarak üstünmüş. Boşnaklığı bir kenara bırakalı çok olmuş.
Çok üstünmüş, Kürt’ten de, Arnavut’tan da, Laz’dan da, Çerkezlerden de, hatta Boşnaklardan da…
Çünkü o “Saf kan Türk”müş.
Bunu da “Türk, bir ulusun adıdır, Kürt bir milliyetin adıdır.” diye açıklıyor.
Veya fazla konuşmaya gerek duymuyor, Türk olunca, bütün ırkların en üstünü oluyormuşuz.
Artık bir şey yapmamıza gerek yok.
Ne adam gibi davranmaya ihtiyacımız var, ne inanca, ne eğitime, ne kültüre…
Türk olun, gelsin üstünlük, asalet, soy, sop…
Böylesine sakat bir düşünce yapısında olanın akademik seviyede bir eğitim alıyor olması ve bu kişinin “milletin vekili” gibi bir sıfat taşıması, ancak bizim ülkemizde olabilir.
Kendisine oy verirlerken “sen üstün ırk değilsin, bana oy verme” demeyen Birgül hanımefendi, vekilliği kazandıktan sonra toplumun bir kesimini aşağılamayı, küçümsemeyi, hor görmeyi ve kendisini “Bulunmaz Bursa Kumaşı” konumuna yükseltmeyi seçebiliyor.
Belki yanlış anlatmış, biz yanlış anlamışızdır diye düşünmeden edemiyoruz.
Ama konuştukça batıyor, battıkça da konuşmaya devam ediyor.
Had bilmiyor, kelimelere anlam yükleyemiyor, kavramların çağrıştırdıklarından habersiz, incittiği geniş kitleleri de demek ki umursamıyor…
***
O umursamadı ama CHP Adıyaman Milletvekili Salih Fırat (kısa bir süreliğine de olsa) umursadı.
Tepki olarak partisinden istifa etti.
Fırat’a oy veren kitlelerin içinde farklı kimlikte, inanışta insanlar vardı ve bu yaptığı davranış bir anda gündemi salladı. Onurlu bir çıkış yaptığı şeklinde yorumlar bir biri ardına gelmeye başladı.
Partisinde ise öyle değildi.
Adıyaman’da “Güle güle” diyerek zaten çok rahat olmadığı yerden gidişine sevinenler vardı. Bu sosyal medyada da kendini gösterdi.
“Siyasette doğru yerde doğru adım” attığı bir günde, Salih Fırat, istifasını geri aldı.
Parti yetkilileri istifayı işleme koymama ricasında bulunmuşlar.
Şimdi merak ediyorum.
Irkçılığa bir tepki gösteren Fırat, istifasını geri alarak ırkçılığı kabullenmiş mi oldu?
Yoksa parti üst yönetimine; “Bu vekilin görüşlerini paylaşıyor musunuz?” diye sorup, “yok canım ne alaka” yanıtını mı aldı?
Eğer öyleyse partide hem Birgül Hanım, hem Salih Fırat durduğuna göre, parti üst yönetimi hangi görüşü paylaşmış oldu?
Meclis kürsüsünde partinin görüşünü değil, Hitlerin görüşünü savunduğu için Birgül hanımı hoş görmek gerektiğine mi karar verdiler?
Nasıl oldu bilmiyorum ama iyi bir çıkış yakalayan Salih Fırat’ın, kötü bir dönüşü Hitler hayranı olduğunu düşündüğüm Birgül hanımın ırkçı görüşlerinin haklılığını ispatladı.
Bize de başka bir yol kalmadı…
Şimdi artık elimize kalemi ve kâğıdı alalım, biz kimle ne kadar eşitiz çentik atalım…
Sonra da not vermesi için ırkçılığın hocası olan Birgül hanıma postalayalım…
Twitimden seçmeler
Uğur Mumcu ve daha nice aydını katledenler ortaya çıkmışken, anma adı altında halen Müslümanlara saldıranlar, en azından kötü niyetli bağnazlardır.