Her işin kolaylıkları zorlukları vardır. Her işin de iyi temsilleri kötü temsilleri vardır.
Bugünkü yazımda şehir içi otobüs şoförlerinden bahsetmek istiyorum.
Zaman zaman horlanan, arkasından el kol işaretleri yapılan, hakaretler edilen, zaman zamanda çok basit gerekçelerle belediyeye şikâyet edilen…
Her şoför kusursuz demiyorum. Ancak her şikâyet eden şikâyetinde haklı mı?
Vakanın daha iyi anlaşılması için dün otobüste yaşadığım hadiseleri sizlerle paylaşayım:
Namıkkemal -Üngüt arası yolcu taşıyan otobüslerden birine akşam vakti bindim. Ve akşam belli saatlerde malumuz yoğunluk oluyor, otobüsün koltukları dolu olduğu gibi koridorda doluyor.
Önceki gün akşam otobüs dolu olduğu için, bir durakta bazı yolcular otobüse binemiyor ve bunun neticesinde güya vatandaşlık görevi yaptığını sanan birkaç vatandaş otobüsün plakasını alıp telefonla belediyeye şikâyette bulunuyor. (Oysa şoförün ne günahı var)
Otobüs az biraz ilerleyince, bu defa acayip tavırlı bir yolcu, otobüsün ne kadar dolu olduğundan yakınıyor. Ve yüksek sesle şoförü rencide etmeye çalışıyor. ve yolcuları da sabote ediyor. Tabi bu arada şoför sabırlı davranmaya çalışıp “La havle” çekiyor. Ancak küstah yolcu ineceği yere gelene kadar hiç susmuyor.
Otobüs Namıkkemal Mahallesinin çıkışında battı-çıktı denilen yere trafik lambalarına gelince kırmızı ışıkta duruyor. Ancak otobüsün kırmızı ışıkta durduğunu gören bir bayan otobüse binmek için kapısına vuruyor. Ancak otobüs kaptanı ışıklarda yolcu alamayacağını söylüyor. (Çünkü trafik ışığında yolcu almak suçtur)
Bu defada ışıklarda bekleyen kadın otobüsün plakasına alarak telefonla belediyeye şikâyette bulunuyor. Ve anlıyorsunuz ki; otobüs şoförü olmak zor. Zaten şoförde kendilerinin “onuncu sınıf insan gibi” görüldüğünden dert yanıyor.
Tabi her meslek grubunun içerisinde çürük domatesler çıkar. Ancak şoförlerinde insan olduğunu unutmamak ve stresli bir iş yaptıklarını anlamak gerekir.
Halkımıza âcizane birkaç uyarı da ben yapmak isterim:
-Belediye otobüs şoförleri her yerden müşteri alamaz: Otobüsler durak harici yerlerde duramazlar. Zaman zaman iyi niyet gösterip duruyorlar. Ancak suiistimal etmemek gerekir. İlla sokağımızın başına kadar götürmesini beklememeliyiz.
-65 yaş üstünün ücretsiz olması: Toplu taşıma araçlarında bazı kişilerden para alınmaması, bazı kişilerin toplu taşıma araçlarını keyfine göre kullanmaya yol açıyor. 65 yaş üstü kişilerin ücretsiz olarak binmesi demek, ihtiyaç için binmesi demektir, keyf için binmesi demek değildir. Aksi halde bu suistimal olur ve otobüslerde amaca hizmet edemez. Ve otobüslerdeki doluluk oranı da artar.
-Otobüse fazla kişi bindirilmesi: Toplu taşıma araçları belli bir hızda gider ve o hızın üzerine çıkamazlar. Diğer araçlar kadar kaza tehlikesi yoktur. Zaman zaman doluluk oranının yüksek olması normaldir. Eğer yolcu azaltmak istenirse bu defada trafikte otobüs sayısı fazlalaşır ve trafik felç olur. Ve yakıt, araç israfı artar.
Şoförlerin kimi zaman öfkesi: Her meslek kuruluşunda olduğu gibi, otobüs şoförlüğünün de stresli yanları var. Dolayısıyla gün içerisinde çeşit çeşit insanla muhatap olup ve çeşitli tepkilere maruz kalıpta, normal hareket etmek zordur. İnsan taştan yaratılmış değildir. Onlarında zaman zaman öfkeleri olabilir.
Biz her zaman yolcuya da, şoföre de “sabır” ve “anlayış” diliyoruz.
Her ne sürçü lisan etti isek affola