"Niçin ?" diye sorabilmenin erdemi

.

2022 baharına, konutlar da %35, sanayi de % 50, elektrik üretenler de yine bir o kadar doğal gaz zammı, akabinde de elektriğe gelen %20 zam yağmurlarıyla girerken, 14 Ekim 2021 tarihli bu köşede yazdığım "Ekonomi kışı sevmez" kabul de, bahar gelecek mi bahar ?" başlıklı yazımı hatırladım. Yanılmayı çok isteyerek, yazıyı "benim umudum yok" diyerek bitirmiştim. Zira o gün 9 lira olan Dolar % 67 artışla bugün 15 liraya dayandı.

Kışı zaten "ah !" ederek zar zor geçiren dar gelirli hane halkını, yeni gelen enerji zamları sayesinde iğneden iplige gelecek zamlarla, bırakın baharı umutla beklemeyi yaz ayında da iyi terletilecek gibi. 

Öte yandan; Ocak ayın da asgari ücretliye verilen % 50'lik zam geçtiğimiz üç ay içinde buharlaştığı gibi,  enerjiye gelen bu  zamlar sanayide ki maliyeti artıracağından özellikle asgari ücretliler için daha acı ve zor olanı ise; işten çıkarmaların çoğalacağını gelen zamlar şimdiden haber verdi...

Hemen hergün zam sağnağı altına alınan Türkiye, islam ülkeleri için de bu ramazan ayına tarihinde görülmemiş bir bunaltıyla giriyor. Sağnak halinde yağan zamlar için bazı aklı evveller "Savaş var savaş !" diye, her zaman olduğu gibi sorumluluktan kurtulma çabasına girse de, şu sorunun cevabı onları da acze düşürmektedirler. "savaş var kabul, enerji zammı ellerin ülkesinde azami %29 iken niye bizde %97 ?"

Esas neden Türk Lira'sının aşırı enflasyon ve döviz ihtiyacı nedeniyle çığrından çıkmışcasına değer kaybet(tiril)mesi değil de nedir ? El ülkesine bir yansıyan zam bize üç olarak yansıyor.

Türkiye son bir yıldır ekonomiyi çıkmaz sokaktan kurtarma adına, adı ve sayılarını unuttuğumuz bir çok "ekonomik model" uygulamaya koydu. Yok "Çin Modeli", yok "Yeni Ekonomik Model" olmadı "Türk Modeli", "Kur Koruma Modeli", "Heteroks Model" yada "Liralaşma" modelleri hatırladıklarımızdır.

Türkiye bu model çeşitliliğiyle belkide Dünya'da da tek ülkedir. Yer yer bir biriyle çelişen bu modellerin temel dayanağı, liranın değersizleştirilerek ihracatı artırmak, ucuz iş gücü ile doğrudan yatırımları artırmayı hedefliyordu. Ucuz liramız sayesin de dışarıya eskiye göre aynı parayla daha çok mal verirken, ithalatda da daha çok para ile daha az mal alır hale getirilldik. Öngörülen ekonomik modeller bir türlü tutmadı

Üstelik yaptığımız her ihracaat özellikle sebze, meyve, gıda ve giyim de içeriye pahalılık olarak geri döndüğü gibi, yaptığımız ithalat da enerji, gübre, buğday ve ayçiçeği örneğinde olduğu gibi içeride ki fiyatları da alt üst etti.

Türkiye'nin içinde bulunduğu ağır ekonomik krizin temel nedenlerine kısaca; bütçe açığı, cari açık, aşırı döviz ihtiyacı, aşırı iç ve dış borçlanma ihtiyacı, faiz-kur-enflasyon sarmalına alınmış değerlesizleşen liramız olduğunu hemen farketmek mümkündür.

Her aile gücü nispetinde "ölümlüğüm-dirimliğim" diyerek bir köşeye "kefen parası" adı altın da zor günümde kullanırım diye tasarruf da bulunur. Devletler nezdinde de bunun adı "ihtiyat akçesi" dir. Türkiye için bu meblağ 2018 yılı sonuna doğru  40 Milyar dolar, Merkez Bankası rezervi ise 128 milyar dolardı. "Gelir Akımı" da denilen ihtiyaç akçesine bizim gibi "borçkolik" ülkelerin çok ama çok ihtiyacı vardır.

Bu miktar paraların bir kısmının dövizi sabit tutma adına eritildiğini biliyoruz. Geri kalan miktarın nereye ve ne için tüketildiği tartışması kamuoyun da hala sürüp geliyor. Konumuz bu olmadığı için polemikten uzaklaşma adına, Toplam 168 milyar dolarımız yerine Merkez Bankası şimdiki rezervi eksi 45 milyar dolar. Yani bir anlamda liramız kendini savunacak rezerv açısından tam bir korunmasız durum da.

Tüm bu olanların yanı sıra, ekonomi biliminde eşine rastlanmayan "faiz sebep, enflasyon sonuç" denilerek faiz indirimleri ard arda gelince; Türk Lirası paldır küldür kayalıklardan, aşağıya doğru nerede duracağı meçhul şekılde yuvarlanmaya başladı. 

Enflasyonu %54 seyreden bir ülke tasarrufcusu %14 bilemedin %17 ile reel kaybını bile bile bankaya gidermiydi ? Gitmedi elbet dövize yöneldi. Bu defa da "dövize gitme sana hem faiz, hemde artan dövizini yerine koymayı garanti edeceğim" denilerek, bir yıl için 455 milyar faizi ekseriyeti hazineden yani "aziz milletin" kasasından verme tahahüt edildi. Hatta "bu faiz değil, devletin bir hediyesidir" diye fetva bile verildi. Üstelik "aziz millet" bu hazine açığının çok yakında kendine zam olarak yansıyacağını şimdilik bilmese de, geldiğimiz nokta, korumasız liramızın hala yuvarlanmaya devam ediyor olmasıdır.

Daha size on, on beş yıl için de ödememiz gereken 160 Milyar dolar tutarında ki köprü ve oto yol borçlanmamızı ve bundan doğan garantili geçiş ücretlerinin de liramız dururken "yerli ve milli" bir anlayışla dövize endekslendiğini, her artan dövizin, geçsek de geçmese de bir kısmının hazineden yani "aziz millet" den, diğerinin ise geçenden fatura edileceğini söylemedim bile.

Her gün bir kuş yumurtası büyüklüğün de başımıza düşen zam dolusunun, nedenlerini az çok anladıktan sonra müsebbiblerini de artık bilmemiz gerekiyor. Bilelim veya bildiğimiz bilinsin ki, en azından zam dolusunun büyüklügü hiç değilse tavuk yumurtası büyüklüğünde başımıza düşmesin.

Toyota Otomobil Firması'nın kurucusu Toyota der ki; bir aile, bir firma veya devlet de bir sorun yaşanıyorsa mutlaka 5 kez "niçin ?"diye sorun. Kök sebebe varmak için beş niçin yetiyorsa mesele yok, yetmiyorsa sormaya devam edin der.

Öyle yâ ! içinde bulunduğumuz şu mübarek ramazan ayın da, salataya doğramayı düşündüğümüz bir dal maydanozu bile 6 TL ederek "ümmete" salatayı bile çok görenlerin; 

Kazandere'li Bıyık Amed, Taşoluk'lu Elyas Ali, Değirmendere'li Cinci Ali, Kötüköy'lü Şıh Memmed, Kavşut'lu Güccük İsmâl, Kızılcık'lı Köşger Âmed, Çardak'lı Sadık Dayı, Ericek'li Ozan İsmâl olmadıklarına göre "niçin ?" diyerek aramaya çalışalım

Sizler, işsizlik, artan yoksulluk, dar gelirliyi canından bezdiren açlık ve yoksulluk sınırı v.s'leri şimdiden "niçin?" diye sorgulamaya alabilirsiniz. Bense, sizlerle popüler olması münasebetiyle şu malum ayçiçeği yağından başlamak istiyorum.

- Ayçiçeği yağı "niçin" pahalı ? 
- Çünkü ithal ediyoruz.
- "niçin" ithal ediyoruz ? 
- Çünkü yerli üretimimiz çok az ?
- "niçin" yerli üretim az ?
- Çünkü mazot, gübre, ilaç çok pahalı.
- "niçin" mazot, gübre, ilaç pahalı ?
-  Çünkü ithal ediyoruz döviz çok pahalı.
-  "niçin" döviz pahalı ?
- Çünkü. ...

Siz, içi doldurulmayan "dış güçler" ve "ekonomik kurtuluş savaşı" hamasetlerine  aldırmadan, Toyoda gibi sormaya devam edin lütfen. 

Köreltilen bilinçlerimizin, parıldamasına az kaldı. Eminim bu "niçin" lerin cevabı, bizi ve torunlarımızı çok daha aydınlık bir Türkiye'ye taşıyacaktır. 

"Niçin ?" diye sormaya başladığınız da, inanın toplumun vebalinden kurtulacak, sonuç da sizin ve ülkemiz için hayr'olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri