Ne mutlu bizlere bir kez daha kavuşuyoruz .Ne kadar şükretsek yetmez sanırım. Bu manevi atmosfer kimimizi sevince boğarken kimimizde ise bu sıcaklarda bu kadar uzun süre açlığa ve susuzluğa nasıl dayanacağım kaygısı almış başını gidiyor.
Nasıl dayanacağım .Halsiz bitkin yorgun düşer hastalanırmıyım yada İlaçlarım ne olacak. Uykusuzlukla nasıl baş ederim gibi şeytani gelgitler bir çok insanımızın kafasını karıştırabilmekte.
Dün bir hastam da oruç başıma vurur ve ağrım tutarsa ne yaparım diye sormaz mı? . Bazı hastalar bu günlerde fetvası bol olan hekimlerimizden oruçla ilgili fetva koparma peşinde maalesef.
Hasat mevsiminin bereketinden yararlanmak varken neden kaçamak yolları arar insan bilemem. Olsa olsa işin içinde şeytan olabilir diye düşünüyorum .Bizim zaaflarımıza güveniyor. Nefsani ve hayvani dürtülerimizi kontrol etmede düştüğümüz tuzaklar en büyük güvencesi olsa gerek.
Her hayırlı işin başında niyet ve samimiyet olmalı. Ramazan ayında yaptığımız bir aylık niyetle aslında mesele beyinde çözülmüş oluyor. Aklımıza takılan acabalar olsa olsa zayıf ve zaaflı insanların kaygısı olabilir.
Ramazanla birlikte ilk günlerde yaşanılabilecek halsizlik bitkinlik yorgunluk gibi günümüz insanının sık şikâyetçi olduğu yakınmalar olabilir. Bu biyolojik yapımızın bir gerçeği .Alıştığı düzenin değişmesine tepki olarak başka yakınmalarda olabilir.
Basit önerilere uyularak bu süreci sorunsuz geçiştirebiliriz. Öncelikle zararlı olduğu aşıkar olan şekerli gazlı içecekler yerine su, maden suyu, ayran, doğal meyve suları ve bitki çayları ile kaybettiğimiz mineral ve elektrolitler yerine konulabilir. Bununla birlikte sık yapılan beslenme hatalarından uzaklaşmakta bir çözüm yolu.
Beyaz un ve beyaz şeker, hamurlu gıdaların tüketimini asgariye indirebilirsek bu durumda da hücrelerimizin sıcaklara karşı direncini artırabiliriz. Aşırı yağlı gıdalar, fast food, kızartmalı yiyecekler ve ağır tatlıların tüketimini özellikle bu ayda ciddi olarak azaltmalıyız diye düşünüyorum.
Yediklerimizi ilaçlarımız haline getirebilirsek ki bu o kadar da zor değil çözüm kendiliğinden bizi rahatlatacaktır. Sebze ve meyveler bu mevsimde taze olarak bol bulunduğundan elimizin altındaki büyük nimetler olarak kullanılmalı.
Tembellikle mücadele uyku düzenimizi iğfal eden sebeplerden ve biyolojik saatimizi bozan unsurlardan da kaçınmalıyız.
Beden dilimizin her işareti ve söylemi uyanmamıza sebep olmalı diyorum. Sıcak yaz günleri kültürümüzde gaylule uykusu olarak bilinen kısa süreli öğle uykusuda ramazan ayı boyunca imdadımıza yetişebilir.
Hastalıklar gelmeden sağlığımızın kıymetini bilmemiz ise ayrı bir vazifemiz .Sağlıklı beslenme edebiyatı ağırlıklı bir yaşam tarzımız var.
Aileden aldığımız bozuk damak tatlarımız nedeni ile beslenme kültürümüz oldukça bozulmuş urumda. Basınımızda çıkan haberlerde bu yönden irdelendiğinde tezatlarla dolu.
Hangisi doğru dedirtecek o kadar zıtlıklar karşısında bazen çaresiz kalmakta mümkün. Tuz şeker ve beyaz un ile ilgili sadece edebiyatını yapıyoruz desem haksızlık olmaz .Bu üçlü aslında günümüz insanının aynı zamanda ömür törpüsü. Sağlıklı zinde olmak ve hastalıklara karşı korunmak için bu basit tedbirde bile samımı değiliz.
Ramazan orucuna niyet ederken yukarda özetlediğim zararlılara karşıda niyetlerimizi tekrar tazeleyelim diyorum. Ramazan-ı şerif ayının insanlığa hayırlar getirmesi dileği ile kalın sağlıcakla..