Okul ve dershane kayıtların devam ettiği şu günlerde dostlarımın birçoğu beni arayarak okullar ve dershaneler hakkında bilgi almak istiyorlar. Danışılması, fikirlerinize önem verilmesi gerçekten bizi sevindiriyor. Arayanlara elimden geldiği, dilimin döndüğü kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. Bazı dostlarım ise çocuğunun okulunu değiştirmek istiyor. Konuyu önemli bulduğum için köşeme taşımak istedim…
Saygı değer anne ve babalar; Milli Eğitim Bakanlığı ilköğretime yeni başlayacak çocukların okul kayıtlarını adrese dayalı bilgi sisteminden yapıyor. 72 aylık olan çocukları adreslerine en yakın okula otomatik olarak yazıyor. Bazı nedenlerle bu okul beğenilmez ise adresimizi değiştirerek çocuğumuzu istediğimiz bir okula veya özel okullara da yazdırabiliyoruz.
Liseye başlayacak olan öğrenciler ise SBS puanlarına göre kayıt hakkı kazanıyorlar. Her hangi bir okul kazanmış olanlar kazandıkları okullara kayıt yaptırabildikleri gibi yine herhangi bir özel okula da kayıt yaptırabiliyorlar. SBS’ de bir okul kazanamayan öğrenciler ise genel liselere, meslek liselerine veya yine özel bir liseye kayıt yaptırabiliyorlar. “Devlet Liselerinden hangisi daha iyi” diye soranlara cevabımız ‘evinize en yakın lise’ oluyor, çünkü bu okullarımızın hemen hemen hepsi birbirinin aynısı. Özel okulların hangisi daha iyi diyenlere verdiğimiz cevap ise biraz daha farklı oluyor. “Öncelikle özel okulun kadrosuna bakın” diyorum.
Birde çocuğunun okulunu değiştirmek isteyenler var. Son yıllarda boşanma sayılarındaki artış gibi okul değiştirme sayılarında da hızlı bir artış göze çarpıyor. Çocuğuna gerek öğrenim gerekse rehberlik yönüyle yararlı olamayan veliler en küçük bir problem karşında hemen okulu suçluyorlar. “Taht Değişirse Baht Değişir” zannediyorlar. Bu düşüncedeki velilerimizin geçen sene sordukları en yoğun soru; “Falanca İlköğretim Okulu açılmış, lavabolarından sıcak su akıyormuş bende çocuğumu bu okula götüreyim mi?” oluyordu. Bende; “ Durduğun hata kardeşim. Eğitim ve öğretimi lavabolardan akan sıcak su yapıyor koş, durma hemen kaydını yaptır” diyordum. Bu sene o falanca İlköğretim Okulu na olan ilgi azalmış görünüyor.
Okul değiştirme konusunda bana danışan velilerimizin çoğunluğu maalesef konuyla ilgili hiçbir bilgiye sahip değiller. Yine danışanlarımın birçoğu ‘Okul değiştirmenin gömlek değiştirmek kadar kolay olduğunu zannediyorlar.’ Bilmiyorlar ki okullara anlam kazandıranlar, okullara ruh verenler öğretmenlerdir. Eğitim kadrosunu ve veli profilini bilmeden, çocuğu için uygun bir ortam olup olmadığını öğrenmeden yeni açılan okullara koşanları gördükçe şaşkınlığım artıyor. Oysa çocuklarımızın okullarını belirlerken ve okullarını değiştirirken yüzlerce kez düşünmemiz ve konuyu bilenlere danışmamız gerekiyor. Sadece yer değiştirmek için beni arayan dostlarıma; “yer değiştirmenin zorluklarını ” hele hele küçücük yavrularımız için ‘Okul’ değiştirmenin detaylarını anlatmaya çalışıyorum.
Biz insanlar olumlu ya da olumsuz her türlü değişime alışmakta zorlanırız. Bu gibi durumlarda alışma dönemine ihtiyaç duyarız. Okul değişikliği yaşayan çocuklarımız için de bu böyledir. Yeni okullarına alışmak için onların da zamana ihtiyaçları vardır. Bir öğretim kademesi tamamlanmadan başka bir okula kaydettirilmesi ya da dönem ortasında yapılan değişiklikler çocuk için çok kötü sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden “okul değişiklerinin” yararları ve zararları üzerinde önemle durulması gerekir…
YAŞANABİLECEK OLUMSUZLUKLAR
I. Çocuğumuzun okuluyla birlikte öğretmenleri ve arkadaşları da değişecektir. Yeni arkadaşlarına ve öğretmenlerine uzunca bir süre alışamayabilir. Eski öğrenciler tarafından dışlanma ihtimalide kuvvetle muhtemeldir.
II. Müfredat aynı bile olsa, öğretmenler sınıfın yapısına, öğrencilerin seviyelerine göre ders işlerler. Sınıfa yeni gelen öğrenci bazen anlatılanların çok önünde bazen de gerisinde kalacaktır. Önde olursa derslerde sıkılacak ve başka konularla ilgilenecek, bu yüzdende eski öğrencilerin ve öğretmenlerin tepkisini çekecektir. Anlatılan derslerin gerisinde ise bu kez de kendine olan güveni sarsılacaktır.
III. Her öğretmenin sınıfıyla ilişki kurarken davranışları farklı farklıdır. Yani “her Öğretmenin yoğurt yemesi farklıdır.” Sınıfa yeni gelen öğrencinin, eski öğretmeni ile yeni öğretmenini mukayese etmesi kaçınılmazdır. Bir birlerini tanıyana kadar bazı yanlış anlamaların ve yanlış anlaşılmaların yaşanması mümkündür. “ Dere geçerken at değiştirilmez” sözünü de unutmamak gerekir.
Sonuç olarak, “Midyat’a Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan da Olunabilir.” Çocuğu kazanayım derken karşımıza daha kötü sonuçlar çıkabilir. Hayatımız boyunca acısını hissedeceğimiz bir takım üzüntülerle karşılaşabiliriz. Çocuğumuzun okulunu değiştirme kararını vermeden yaşanan problemleri okulunun idarecileri ve öğretmenleriyle görüşerek çözüm aramakta fayda var diye düşünüyorum. Önemli olan yer değiştirmek değil problemlerden kurtulmaktır…