OKUMAK VE DOĞAYI OKUMAK

.

Cenab-ı Allah: “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” diye Peygamber Efendimize vahiy yoluyla ilk emrini gönderiyor. Alak Suresinin “İkra!” diye başlayan ilk ayeti “oku!” diye başlıyor. Böylece Peygamber Efendimize; ümmî toplumu, medeni bir topluma dönüştürülmesi emrediliyor. Kutsal Kitabımızda, gerçek kurtuluşun okumak ve uygulamakla olduğu vurgulanıyor. Yalnız buradaki okuma, bizim anladığımız okuma ve Yaratanı tanıyarak; yarattıklarındaki mucizeyi görmek, anlamak, yorumlamak olarak karşımıza çıkıyor.

    Bazı ülkelerle, kendi ülkemizi kıyasladığımız zaman; kitap okuma sıralamasındaki yerimiz pek de parlak görünmüyor. Gençlere örnek teşkil edecek paydaşların okuma oranları içler acısı.

    Okuma yüzdesinin içinde nasıl okuma, neyi okuma ve okuma kelimesinin hangi alanlarda kullanıldığına bakarsak, gerçek okuma yüzdesinin kaç(ta) kaç olduğunu daha iyi görebilmek mümkün.

    “Çocuğunuz ne iş yapıyor” sorusuna karşılık “okuyor” kelimesi geliyor. Ders kitaplarının dışında, okuma eylemini en iyi şekilde yerine getirilecek ortamlardan birisi de eğitim yuvalarıdır. Eğitim kurumlarının akademik ve eğitim yönünden başarıyı yakalamasında; okuma etkinliğini ne kadar yerine getirebiliyoruz.

    Gerek evlerde gerekse okullarda, yeterince kazanılmış davranış haline getiremediğimiz okuma nasıl bir okumadır? Okuma eyleminin kalıcı davranışlara dönüşmesini hızlandıracak şekilde bir düzenleme hem kişi hem de toplum bazından büyük kazanç olacaktır.

      “Canına okumak vb.” gibi anlatımlarla okumanın işlevi tamamen değişiyor. Yapılmak istenen ve insani değerler barındıran bir eylem; şiddet, işkence ve zorbalık tarzında kendini gösteriyor. 

    Oysa: “Dehalarla kol kola gir/ Yıkımdan kurtuluşa/ Gizem/ Acı/ Sevgi/ Söylence/ Erdem erdemsizlik/ Kaygı kavga can sıkıntısı/ Sen sensin artık/ Bir kitapsa elindeki.” Nermi Uygur’un Kitap adlı şiirinde öyle diyor.  

    Evde sıkıldığınız anda; cezaevinde usandığınız zamanda, başka diyarlara uçmak değil midir okumak? Düşüncelerin özgürlüğü, bir kitaba başlamak? Ya da başka bir deyişle, geçmişi sorgulamak. Bir şairin dizeleriyle yeniden başlamak hayata.  

    Kelime hazinemizi zenginleştiren, tecrübe, hayal, hayata bakış açısı kazandırmaz mı bu kitaplar? Okumayı, bir anda alış- veriş mantığıyla değil de meyveye sıkılan ilacın, hasat sonunda meyveye kazandırdığı tat ve olgunluk ile özdeşleşmesi gibi görmek gerekmez mi? 

       “Allah birdir, kitap haktır; benden size tek hitap!
        Cihan-ı Derya’yı yutsan, varılacak “Tek Kitap.”

                                                                      Zekeriya ÇAKABEY
    Hem beşerî hem de uhrevi hayatımızın gereği okumak zorundayız. Okuduğumuz kitaplar bizi Tek Kitap’a götürecektir. İşte o zaman okuma, yeni bir boyut ve anlam kazanacaktır. Diğer okumaları basit ve sıradan değerlendirmiyorum, aksine Tek Kitap’la açılan ebedi bir hayatın önemini vurgulamak istiyorum.

     Bu okuma, açık olan kalp gözümüzle; yaratılışımızı, yaratılış gayemizi gözden geçirerek, mucizevi yaratılışımızdaki sırra bir adım daha yaklaşmamızı sağlar. Sayabildiğimiz ve sayamadığımız Yaratılışların gerisindeki sırrı anlamaya çalışmak ve İlahi Gücün belli bir sistem içerisinde yarattığı bu alemin sıradan olmadığını görmemizi sağlamaz mı?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri