Kahramanmaraş’ın Kültür Bakanlığına bağlı tek kütüphanesi; Karacaoğlan İl Halk Kütüphanesi. Başarılı ve gayretli bir idarecisi ve kitapsever personelleri… İdare ve personel açısından bu ikili uyum gerçekleştiğinde ortaya birçok güzellik çıkmakta. Bu güzelliklerden birisi de ayda iki defa yapılan KİTAP ANALİZ programı. On sekizincisi gerçekleşti. Yoğun katılım, ‘İnternet Kafesi’ ve yazarına yakışır nitelikteydi. 18. Kitap analiz programında ele alınan kitap “İnternet Kafesi” idi. Yazarı Salman Kapanoğlu ve bendenizde katıldı. Yazar okuyucu buluşması kapsamında ‘yazarın katıldığı ikinci program’ oldu. “İnternet Kafesinden “den hareketle kitabın içeriksel değerlendirmesi, majör yapı ve tiyatro tekniği bakımından değerlendirmeler yapıldı. Programın moderatörü Özlem Kıraç, kütüphanecilik Lisans programından mezun bir hanımefendi olmakla beraber, aynı zamanda Türk Dili ve Edebiyatı okuyan bir gönüllü kitap dostuydu… Aynı zamanda programa Kahramanmaraş İl Kültür ve Turizm Müdürü Seydihan Küçükdağlı ’da katıldı. Buna benzer faaliyetlere gösterdiği alaka sebebiyle Müdür Bey’e teşekkür ederim.
Tarihi süreç itibariyle baktığımızda Türk tiyatrosu, Anadolu Türklerinin kültürü, dolayısıyla dramatik sanatı beş önemli etkenin bir araya gelmesiyle olmuştur. Kısaca bu etkenler şunlardır. Yer, soy, imparatorluk, İslam ve Batılılaşma.
Yer bakımından ele alındığında, Türkler gelmeden önce Anadolu’da yaşayan eski uygarlıkların Türk kültürünün oluşmasında büyük etkisi olmuştur. Bu da en çok Türk köylüsünün seyirlik oyunlarında görülmektedir.
İkinci etken olan soya gelince, bunun Anadolu Türklerine en büyük katkısı, bugün de konuştuğumuz Türkçe’dir. Türklerin eski yurdu Orta Asya'nın ve Şaman inançlarının izlerine Anadolu Türklerinin kültüründe geniş ölçüde rastlanmaktadır.
İmparatorluk olgusu, Osmanlıların üç kıtada kurdukları büyük devlet içinde yaşayan etnik grupların arasındaki kültür değiş tokuşudur. Balkan ülkelerinin insanları, Yahudi, Rum, Ermeni gibi çeşitli etnik azınlıkların, tiyatronun oluşumu üzerindeki kısmi de olsa katkılarıdır.
Bir önemli etken de İslam’dır. Bu kaynakta, yalnız din değil, İslam ülkelerinin, özellikle de İran ve Arap kültürlerinin etkisini de hesaba katmak gerekir.
Son ve en önemli etken ise, Batılılaşma’dır. Batı Tiyatrosu’nun Türkiye’ye yerleşmesi her ne kadar Tanzimat ile başlarsa da, daha öncelere uzanan bir tanışmanın olduğunu gösteren kanıtlar bulunmaktadır. Özellikle de III. Selim, II. Mahmut ve Abdülmecit gibi yenilikçi padişahların anlayışlarının büyük payı bulunmaktadır. Gerek saraylarındaki, gerekse saray dışındaki tiyatroları fermanlar vererek, paraca desteklemişlerdir.
Çevre bakımından Türk Tiyatrosu’nu, dört ana bölüme ayırabiliriz. Bunlardan ilki Köylü Tiyatrosu geleneğidir. Türk halkının büyük çoğunluğunu oluşturan toprağa bağlılık, eski bolluk törenleri inançlarını sürdürdüğü seyirlik oyunlarda kendisini gösterir. Bu tür oyunlar zamanla biçim ve öz bakımından değişikliklere uğramasına rağmen günümüze değin yaşayabilmiştir. Köylümüz zamanla geleneksel oyunların üzerine kendi toplumsal yaşantısını da yansıtan yeni oyunlar katmıştır. Halk tiyatrosu ise kentlerde, daha çok başkentte oluşmuş bir tiyatrodur. Osmanlı’da başka yerlerde görülmekle birlikte Karagöz ve Ortaoyunu gibi Geleneksel Halk Tiyatrosu türleri İstanbul’un malı olmuştur. Sanatçıları halk adamları olduğu gibi seyircileri de halktan insanlardır. Bu tür 19.yy'da Batı Tiyatrosu’yla birleşerek Tuluat Tiyatrosu’nun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Saray Tiyatrosu geleneği başka ülkelerdeki gibi değişik, kendine özgü bir gelenek olmayıp, daha çok saray çevresi dışındaki tiyatrosunun saray tarafından benimsenmesi sayesinde gelişim göstermiştir. Sonuncu gelenek olan Batı Tiyatrosu da belli bir çevrenin tiyatrosu olmuştur, İstanbul, sınırlı olarak Bursa, İzmir, Edime, Adana gibi kentlerde gelişen Batı Tiyatrosunun, Türkiye Cumhuriyeti döneminde bile halka kısmi olarak ulaştığı söylenebilir. (Kaynak: Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü)
Literatüre bakan bu tarihi bilgileri naklettikten sonra gelelim kitaba: Kitap, modernizm kıskacında kıvranan ‘insanın…’ her gün nasıl ve ne şekilde kıvrandığını, ruhi, akli, zihni değişim süreçlerini ele alan içeriğe sahip…
Salman Kapanoğlu, mizah ve tiyatro kimliğini birleştirince bu eser ortaya çıkmış.
Bir kez daha kutluyor, bu ve buna benzer programların devamının gelmesini diliyorum.
Programa katkısı bulunanları unutamayız.
Bu vesileyle;
İl Kültür Turizm Müdürü Seydihan Küçükdağlı ’ya
Karacaoğlan İl Halk Kütüphanesi Müdürü Bilal Horasan’a
Karacaoğlan İl Halk Kütüphanesi Müdür Yardımcısı Selma Yıldıran Atçı’ya
Karacaoğlan İl Halk Kütüphanesi tüm personellerine
AKSU TV tüm personellerine
Programın kitap yazarı Salman Kapanoğlu’na
Program moderatörü Özlem Kıraç’a
Yazar Rabia Karagöz’e
Yazar Hacı Ali Özturan’a
Şair Lütfi Bilir’e
Ayşegül Erdoğan Hartlap’a
Ve tüm katılımcılara teşekkür ederiz.
Kitabın ateşiyle ısınalım…