Yaşanılan sorunların en büyük kaynağı ölümü unutmamız olmasın. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya gaileleri ile boğuşurken genellikle ansızın, bu unutulan mutlak gerçeklikle karşılaşıveriyor insan. Durdurma veya öteleme şansı da yok.
Yaşamanın bir mucize olduğunu çok yakinen bilen bir hekimim. Biyolojik olarak doku ve organlarımız arasındaki ilişkiye göre hareket edersek aslında her an ölümü yaşıyoruz. Şu satırları yazarken binlerce hücremde ölüm gerçekleşiyor . Aynı zamanda da binlerce hücremde yeniden yaratılıyor. Her an ölüyor ve yeniden diriltiliyoruz.
Ders ve ibret almak için fazlası ile yeterli olması gereken ölüm gerçeğinden bihaber yaşamanın bedelini de ağır ödememize rağmen bu cesaret niye ki?
Ahiret algısı , akıl ve zeka olgusu ile yeteri kadar aydınlanmıyorsa insan yaptıklarının yanına kar kalacağı zannına kapılabilir.
Herkes kendine baksa ve bize şah damarımızdan yakın duran ölümle ilgili hiç olmazsa bir an kendini sığaya çekse diyorum. Önceliklerimizi bir sıralasak.
Yada ansızın gelen ölümle dünyamızı değiştirdiğimizi düşünerek ölüm sonrası bilinen önceliklere bir baksak. İkisinin arasında ne kadar bir uygunluk var acaba?
Namazdan başlayıp kul hakkından çıkalım mesela.
Nerden başlarsak başlayalım .
İşimizin kolaylaşmasının tek çaresi ölümü unutmamak oluyor.
Bu kadar mutlak bir gerçeklik neden ilk unutuluyor sorusunun cevabi çok ama ben bir tanesini vereyim. Canlı olmanın genetik kodlarında ölüm yani yok olma algısı çok gerilerde cılız durur. Yaşamak arzusunun inanılmaz cazibesi bu cılız duruşu unutturur.
Aslolan ve gerçek olan ise unutmadan yaşamayı başarmak.
Bunu başaranlar önlerine çıkan tuzaklara takılmadan mutlu ve huzurlu yaşarlar. Yollarına şeytanların döşediği mayınlara çarpmadan sırat’ı müstakimde kalırlar.
Ölümsüzlük iksiri içtiği zannı ile yaşayanlar ise beklemedikleri bir anda gelen ölüm ile yaşadığı hayatın beyhudeliğini anlamadan hesap alemine dahil olurlar.
Tabi ölümü unutma ile hastalık ve hastalık algısı arasında da bir çok bağlantı ve ilişki var ama bu başka bir makalemin konusu olsun inşallah . Sağlık ve mutluluk dileklerimle.
Haftanın şiiri:
Dağın zirvesinde damla olsan donarsın
Hasret çölünde hasretinden buharsın
Her şey ömürde saklanır bekler
Geldin gidiyorsun hala korkularlasın
CÜNEYT KORHAN ORAL