“Tanrılarından” ve ahret inancından kopan Batılılar "ömür uzatan" haplar ve şuruplar üretmeye başlamış, ulvî hiçbir anlamı olmayan ömürlerini uzatmak için sabah akşam yoga kurslarına devam ediyorlarmış.
Yaşlanmak “nevrotik” bir ruh hastalığına yakalanmak demekmiş. Vebadan kaçar gibi kaçıyor ve nefret ediyorlarmış yaşlanmaktan. Genç görünmek için estetik ameliyatlar gırla gidiyormuş. En çok okudukları kitaplar “Sağlıklı ve Uzun Yaşamak” üstüneymiş.
“Ölümü mümkün olduğu kadar” ertelemeye çalışıyorlarmış. Yüzlerce sivil psikiyatrı kuruluşlarında “uzun yaşamın sırları” ve “yaşlanmayla mücadele” üzerine kişisel gelişim seminerleri düzenleniyormuş.
Vahşi kapitalizmin ve "yeni dünya düzeni" fikrinin babası Amerikalı iş adamı David Rockefeller hiçbir sağlık gerekçesi olmadığı halde sırf uzun yaşamak, kendi ifadesiyle iki yüz yaşına kadar hayatta kalmak için altı kez kalp, üç kez böbrek, iki kez de ciğer nakli yaptırmış.
Ahsen-i takvim üzere yaratılışı, yâni hidayet üzere yaratılıp, hidayet üzere ölmeyi inkâr ve reddeden, "Her yeni kalp bana âdeta elektrik veriyor, taze bir enerjiyle hayata yeniden bağlanıyorum" diyen “Tanrısız” Batı’nın üst insan modeli böyle… (Uzun Bir Hayata Doğru, Morton Puner, Bilgi yay.)
Prof. Kemal Sayar’ın ifadesiyle “modern yaşam anlayışı, insanın yaradılışına uygun yaşamı iptal ediyor.” (Özgürlüğün Baş Dönmesi)
Modernlerin bulaştırdığı bu tehlikeli hastalık, yüksek basınç sahasından alçalarak, semâlarında günde beş vakit ezan okunan ülkemize doğru yayılıyor.
UZUN ÖMÜR İSTEDİĞİMİZDEN EMİN MİYİZ?
Ömrünün sonuna gelenlere sorun bakalım, ömrü uzun olan mı, kısa olan mı saadettedir? Ömürlerinin hakkını verebilmişler midir? Dahası ömürlerinin sualini verebilecekler mi?
Ömürlerimi mi kendilerini âbâd edip bahtiyar kılmış, yoksa kendileri mi ömürlerini âbâd edip bahtiyar olmuşlar.
Ömrüne doymayanlara, uzun ömür istediğinizden emin misiniz? Diye sorun: Az dedikleri ömürlerini neye vermişler? Dünyaya mı ahrete mi? Kahkahaya mı hüzne mi?
“Ömür kısa keyfine bak” diyenler içlerinde dünyadan ukde kalanlardır, yâni ömrün kısalığından şekvacı olanlardır. Ömrüne doymayıp şikâyet edenler bedbahttır.
Allah’tan uzun ömür istemek ham ervahın işidir. Uzun ömür değil, hayırlı ömür istemek evlâ... Ömrümü Müslümanca tamamlamaya ahdediyorum, diyen biri uzun yaşamaya tenezzül etmemeli.
Hazret-i aşkî nam Muzaffer Ozak Efendi’nin, kendisi için dua eden bir dostunun "Yâ Rabbi! Efendi Hazretlerine uzun ömür ihsan eyle" demesi üzerine, "hayırlı ömür, hayırlı ömür" diyerek duayı değiştirmesini istediği gibi, “Allah uzun ömürler versin” diyenlere “uzun değil, hayırlı ömür” dilemesini söylemeliyiz.
Uzun ömür isteyenler, Efendimiz Aleyhissâlatüvesselâm’ın “İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun olup ameli güzel olandır…” buyruğunu tutacaklar mıdır? Eğer bu buyruğa biat edilmeyecekse uzun ömür istemenin bir mânası yok.
Bu emre tâbi olmayı göze almadan uzun ömür sürmeyi hayâl edenler, Resûl-i Âlem Efendimiz’in “İnsanların en şerlisi ise ömrü uzun, ameli kötü olandır” buyruğundaki akıbete uğrayacaklarını hesaba katmalıdır.