Günümüzünün en önemli konusu eğitimdir. Eğitim ve bilim aynı değildir. Bilim, eğitimin alt kademesidir.Hep şikayetçiyiz eğitimden daha doğrusu eğitimsizlikten şikayetçiyiz.
Bizlere ne oluyor ki toplumumuzda ahlaki bir çöküş yaşıyoruz. Her sabah haberlerde; cinayet, tecavüz, aile katliamı, trafik kazaları, intihar, israf, çocuk kaçırma, uyuşturucu gibi kötü bilgileri alıyoruz. Aman, eyvah, vah vahlarımız eksik olmuyor. Sanki bahsedilen yer Türkiye değil zannediyoruz veya Türkiye değildir inşaAllah diyoruz. Ama rüya değil ki uyanalım. Artık toplum olarak bir şeyler yapmalıyız, Bu gidişle ne komşuluk, ne gençlik kalacak. Her tarafımız SOS (acil yardım) sinyali veriyor. Sanki gemisini kurtaran kaptan veya bana dokunmayan yılan bin yaşasın sendromunu yaşıyoruz. Çok şükür aramızda faydalı STK lar da var. Faydalı örnek şahsiyetli insanlar da var. Ancak toplumun her kesimi bu kaynakları bulamıyor veya ulaşamıyor ya da yetersiz kalınıyor. Toplumumuzun bozulması için o kadar çok sebepler var ki devlet sanki bunları destekliyor. Bu yerden vergi almakla sanki oralar temizleniyor. Papazın para karşılığı günah çıkardığı gibi. Ortada bir cenaze var sahibi kim bilinmiyor. Toplum mu devlet mi?
Yani tavuk yumurtadan mı çıktı yumurta tavuktan mı? Bu yazımızda hem toplum hem de devlet olarak yapılacakları ele alacağız. Devlet, şartlar oluştuğu zaman olağanüstü hal ilan edebiliyor, Devletimizin düzelteceği acil hususlar var. Önce devletimizin yapabileceklerini irdeleyelim daha sonra da toplumun yapabileceklerini irdeleyelim.
Devlet olarak; TV deki dizi, film ve programlar gözden geçirilmelidir. Görülüyor ki pempe diziler evdeki bayanların beyinlerini çok meşgul ediyor, çocuklarımı nasıl daha iyi yetiştiririm endişesinden uzak çocuklarını tuzak olan çizgi filmlerine teslim ediyor. Kendisi de ya pempe dizi veya magazin izlemekle meşgul oluyor. Bir de buna internet dahil oluyorsa artık ev hanımının çok kıymetli zamanı zayi oluyor. Devletimiz bu televizyon dizilerine artık el atsın. Kötülüğe özendirici programlar ayıklasın. Daha iyi eğitici konulara yer verilsin.
Çevremizde kötülük saçan yerlerin ya kapatılması veya ıslahı gerekiyor. Bataklığın kurutulması elbette devletin işidir. Kapalı mekan adıyla bazı tedbirler alınmakta ama bunlar yetersiz kalıyor. Kötülüğe açık yerler devleti arkasına alıyor ve vergi verdikleri bahanesiyle alenen suç işlenmeye devam ediliyor. Bu müesseseler devlet tarafından yeniden gözden geçirilmeli ve tedbir alınmalıdır.
Suçluya Devlet tarafından verilen cezalar yetersiz kalmaktadır. Yeniden cezai müeyyideler gözden geçirilmeli ve cezalar vaz geçirici olmalıdır. Az bir cezayla suçlular dışarı bırakılıyor. Bu yüzden insanların bazıları suçlulara kendileri ceza veriyorlar. Tabii ki haklı iken suçlu konuma düşülüyor.
Proje olan Millet Kıraathanesinde öncelikle aile eğitimine yönelik faaliyetlerin yapılması, seminerlerin verilmesi, yarışmalar, ödüller verilmesi gibi eğitimi özendirici faaliyetlerin yapılması önem arz etmektedir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet ve belediyelerin işbirliğiyle mahallelere yönelik komşuları kaynaştırıcı faaliyetlerin düzenlenmesi ve muhtarların yönlendirmesiyle sokak ve sitelere yönelik kaynaştırma programlarının yapılması katkı sağlayacaktır. Nasıl ki devlet olağanüstü hal yapabiliyorsa bu konuda da senenin belirli günlerinde bu eğitim programlarını zorunlu tutarak Valilikler, belediyeler, muhtarlar başta olmak üzere devlet imkanları seferber edilmelidir.
Aile olarak da; öncelikle devletin aile eğitimi için sunduğu programlara isteyerek katılmalı ve bunu ülkemizin adeta bir kalkınma programı gibi değerlendirip uygulamalıyız. Karı-Koca haklarını öğrenmeli ve bunu yuvada uygulamaya gayret göstermeliyiz. Eğer uygulama eksikliği varsa uzmanlardan yardım almalıyız. Başta ihtiyacımız olan şey; eşler mutluluğu aile içerisinde aramalıyız. Mutlu ailede bilgi eksikliğini devlet imkanlarıyla da sağlayabiliriz. Bu husus çok geniş olup uzmanlarımızdan eksiklerimizi giderebiliriz vesselam.