“Tarih milletlerin hafızasıdır. Tarihi unutanların geleceği olmaz. “
1845 yılında İrlanda’da baş gösteren ve İrlandaca ’da Gorta Mor olarak anılan Büyük Kıtlık felaketi, 19. yüzyılın en büyük kitlesel yıkımlarından birine sebep olmuştur. İrlanda’ya Osmanlı yardımlarının 173. yıldönümünde bugüne dek birçok yönüyle bir sır olarak kalan bu tarihi realite, Cem Yılmaz Budan’ın kaleminden çıkan “Büyük Açlık” romanı ile Türk okuyucusunun ilgisine sunularak yeniden gün ışığına çıkarılıyor.
Büyük kıtlık döneminde Osmanlı'dan aldığı yardımı hala unutamayan güzel ülke: İrlanda 1845-1852 yılları arasında korkunç bir açlık ve hastalık dönemi geçirdi. Bu korkunç döneminde birçok Avrupa ülkesi İrlanda'ya yardım konusunda hiçbir şey yapmazken Osmanlı İmparatorluğu, zor durumdaki bu ülkenin yanında olmuştu. Gelin, o hikayeye biraz yakından bakalım.
Büyük kıtlık Döneminde Osmanlı'dan aldığı yardımı hala unutamayan güzel ülke: İrlanda eski Cumhurbaşkanı Mary Mcaleese, 2010 yılında Türkiye’yi ziyaret ettiğinde sultan Abdülmecid’in (1823-1861) ülkesine yaptığı yardımı şöyle anlatıyordu: “19. yüzyılda ulusumuz kıtlığa bir milyon kurban verdi. Bugün bize yardım eden Türkleri hala unutmadık. sultanınız bize beş gemi dolusu gıda maddesi yolladı. O yardımlar Drogheda Limanı’na boşaltıldı. Drogheda şehrine bu yardımlar boşaltıldığında halk o kadar minnettar kaldı ki, sizin bayrağınızdaki güzel ay ve yıldız sembolünü kendi sembolleri arasına kattı.” Drogheda United futbol takımının ay ve yıldızdan oluşan sembolü.
O yıllarda Birleşik Krallığın(İngiltere İmparatorluğu)’ın bir parçası olan İrlanda topraklarında yaşanan bu felaket, başta İngiltere olmak üzere birçok batılı devlet tarafından göz ardı edilmiş; yok olmanın eşiğine sürüklenen İrlanda halkının bu trajedisi karşısında Osmanlı Padişahı Abdülmecit Han dışında hiçbir hükümdar samimiyetle harekete geçmeyi tercih etmemiştir. Zira Sultan Abdülmecit, söz konusu felaketi, aslen İrlandalı olan Joseph isimli şahsi tabibinden öğrendiğinde dönemin İngiltere Kraliçesi Victoria’dan, İrlanda halkına 8.000 sterlinlik nakdi yardımda bulunmasına icazet vermesini talep etmiştir. Ancak Kraliçe Victoria, muhtaç İrlanda halkına daha önce yalnızca 2.000 sterlin göndermekle yetindiği için Sultan’dan nakdi yardım miktarını 1.000 sterline düşürmesini ister. Bunun üzerine Sultan, 1847 yılında Kraliçe Victoria’dan gizli olarak yardımların geri kalan kısmını erzak yüklü gemiler vasıtasıyla İrlanda halkına ulaştırmak üzere yeni bir plan geliştirir…
Bu arada hayatta kalanlara yardım etmek bir tarafa, tam bir kolonizasyon anlayışıyla bir deri bir kemik kalmış insanları, düşük ücretlerle kanal ve yol yapımı gibi işlerde çalıştırdı. Bunun üzerine Abdülmecid çareyi 1000 poundluk nakdi ve üç gemi dolusu ayni (gıda ve tohum) yardım yapmakta buldu. Tabi krallık bu yardımı engellemek için elinden geleni yaptı ve gemileri Dublin Limanı’na yaklaştırmadı. Bunun üzerine gemiler yardımları Dublin’e yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Drogheda Limanı’na boşalttılar. Osmanlı gemilerinin yardım yolu bu vaktinde yapılmış hayırlı davranış, pek çok kişiyi ferahlatmış ve ölümden kurtarmıştır. Drogheda halkı bu yardımı hiç unutmaz. Nitekim 1995’te yapılan törenle, zamanın İrlanda büyükelçisi Taner Baytok’un da katılımıyla, dönemin Drogheda Belediye Başkanı Frank Godfrey tarafından yaptırılan ‘şükran plaketi’ bu yardımı ölümsüzleştirmek adına Türk gemicilerin misafir edildiği eski belediye sarayının duvarına çakılır, burası günümüzde Westcourt Oteli’dir.
İrlanda bu vefayı Lozan’da da göstermiştir. Birçok İrlandalı, özerklik günü geldiğinde İngilizlere ‘Çanakkale’de sizin için savaştık’ dedirtmemek için savaşa dahil olsa da, şu anı Abdülmecid’in yardımını unutmadıklarının kanıtıdır. 1923’te Lozan’da Türkiye ile alâkalı müzakereler yapılırken Yahya Kemal Beyatlı’da oradadır. Avrupalı bütün delege ve temsilciler Türkiye aleyhine oy verirken sadece İrlandalı temsilci her oylamada bizim lehimize parmak kaldırır. Bu durum şairimizin dikkatini çeker ve bir fırsatını bulup kendisine ‘Herkes bizim aleyhimizdeyken, siz her seferinde lehimize oy kullanıyorsunuz, bunu niçin yapıyorsunuz?’ diye sorar.
İrlandalı, Yahya Kemal’in yüzüne şöyle bir bakar ve ‘Böyle yapmaya mecburum, benim gibi her İrlandalı da buna mecburdur. Biz açlık ve kıtlıktan kırılıp, ölümle boğuşurken (1845-1849) diğer Avrupalılardan hiçbir yardım ve destek görmedik. Ama sizin Osmanlı atalarınız, yardım olarak bize hem para hem de gemiler dolusu erzak gönderdiler. Bu ivedi zamanda gerçekleşen Osmanlı yardımı, çok sayıda İrlandalının hayatta kalmasına vesile olmuştur. O zor günlerde bize insanca, dostça uzanan eli asla unutamayız. Siz her zaman desteklenmeye lâyık bir milletsiniz; bunu çok iyi hak ediyorsunuz!’ diye cevap verir.