Anayasa “Uzlaşmama” Komisyonu, 21 günlük aranın ardından toplanınca ilginç talepler de gün yüzüne çıktı.
Bir taraftan özgürlük vereceksin sonra “ama” diye lafın ortasından şak diye böleceksin ve bir anda yasakçı ve dikta bir anlayışla yasak getireceksin, getirmeye çabalayacaksın.
En azından verdiğin önergelerle asıl niyetini, baskıcı yönünü ortaya koyacaksın.
Hem de bunu iki zıt kutup, aynı anda ama benzer şekilde yapacak.
Üstelik de Ramazan ayında…
CHP ve MHP “yasak” konusunda uzlaşacak.
Bir birinden habersiz, benzer metni yazarak bir rekora gidecekler.
CHP ve MHP “Temel Hak ve Özgürlükler”le ilgili önerilerini komisyona sunmuş.
İki öneri de “özgürlükçü girişi” ve “yasakçı çıkışıyla” bire bir örtüşüyor.
Aslında suç CHP veya MHP’de değil, “ama” da…
Bütün suç “ama”nın, oraya koyarsanız, mecburen bir öncekiyle tezat olur. Ama, özgürlüğün önündeki engeldir, CHP veya MHP anlayışı değil.
Elbette bu komisyon “Uzlaşma” adına yola çıkmasına rağmen “uzlaşmama” adına da ne gerekiyorsa yaptığı anlaşılıyor.
Mesela Din Kültürü dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını talep eden CHP, “Herkes din veya inancını açıklama ve yayma özgürlüğüne sahiptir. İbadet, dinî ayin ve törenler serbesttir.” diyerek çok güzel puanları topluyor.
Tam iki elinizi havaya kaldırıp, bir birine çapraz halde tutarak alkışı basmaya hazırlanıyorsunuz ki, “ama” dan sonrası kötü geliyor, bütün puanları geri alıp, üstüne atılacak fırçalar hazırlanıyor.
CHP’nin önerisinin hemen arkasında “Bunlar kamu düzeni, genel sağlık veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması nedenleri ile sınırlanabilir.”
Kamu düzeni oynak bir cümle…
Genel sağlık, hani bir şekilde anlaşılabilir.
Ama “başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması” ne demek oluyor.
Bu hangi aklın ürünü?
Herhangi bir dine mensup vatandaşımız ibadetini yaparken, diğeri şikâyet edip “benim hak ve özgürlüklerim engelleniyor” dese o ibadet yasak mı olacak?
Saçmalık…
Elbette böylesine saçma sapan düşünceler o komisyondan geçmez, umarım geçmez.
Çünkü özgürlükler, birilerinin tekelinde olan bir konu değildir.
Hele hele ibadet özgürlüğü, birilerinin keyfine bırakılamaz.
O zaman ezanı da beğenmezler, Kur’an-ı da beğenmezler.
Birisi Alevi kardeşlerimizin Cem’ini beğenmez, birisi Ermeni vatandaşların ayinlerini, diğeri Hristiyanların ibadetlerini…
İbadetler kanunlarla serbest veya yasak hale getirilemez. Ancak, “ibadet özgürlüğünü temin etme” görevi alınır veya alınmaz, hepsi bu.
MHP’li arkadaşların, CHP’nin bu önerisine hiddetle tepki gösterdiğini duyar gibiyim.
“Burası Komünist ülke mi canım” diyorlardır…
Çünkü hepsi, bu yazıyı okurken ya oruçludur, ya orucunu açmış, iftar etmiştir.
Yani bir ibadeti yerine getiriyordur.
Nasıl yani, bir başkası gelip, “oruç tutma kardeşim, rahatsız oluyorum” mu diyecek?
Olacak şey değil…
Ama oluyor…
MHP’li arkadaşlar, partilerinin önergesini de görüp, sinirlenmeyi sona bıraksa daha iyi olur.
MHP, “İbadet ve dini törenler kamu düzeni, genel ahlak, genel sağlık, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.”
Hani CHP’nin önerisi bir beden daha uygun desem, umarım bana kızmazsınız.
Çünkü MHP’nin önerisinde “genel ahlak”da var…
İbadetin neresi genel ahlaka aykırı olacak, doğrusu çok düşündüm ama çıkaramadım.
***
Özgürlüğü elinde bulundurduğunu sananların bir yanılgısı var.
Özgürlüğü, ellerindeki don lastiği sanıyorlar…
Çekince sıkılıyor, serbest bırakınca lastiğin acısını duyuyor ve sonra rahatlıyorsun.
Özgürlük böyle bir şey değil.
Sizin lütfunuza mazhar olacak bir şey değil.
Sizi oraya gönderenler, inançlarıyla alay etmenizi isteme gibi bir niyet içerisinde değillerdir.
Hem temel hak ve özgürlükler, sizin paşa keyfinizin izin verdiği şeyler değil, bizim doğuştan kazandığımız haklardır.
Ve sizin göreviniz, paşa gönlünüzün izin verdiklerini değil, doğuştan kazandığımız temel hak ve özgürlükleri, olması gerektiği yere iade etmenizdir.
Bunun için bırakın sizin engel olmanızı, önünüze çıkacak bütün engelleri bertaraf edecek yüreğe sahip olmanızdır.
Sizde o yürek yoksa, bu siyaseti de yapmayıverin canım!
Twitimden seçmeler
Bir kent için sonun başlangıcı, kurumların ve siyasilerin “ben yaptım” diye öne çıkmaya çalışırken, topyekûn yıkılmasıdır. Adıyaman gibi...