Pakistan Başbakanı İmran Han’ın 21-24 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiği ABD ziyareti, siyasi ilişkilerdeki dengeleri sarsma kapasitesiyle ilgili olarak sadece Güney Asya siyaseti açısından değil, küresel siyasetin gidişatı açısından da bir dönüm noktasına karşılık geldiğine dair dış politik tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
İmran Han’ın ziyaretinden önce ise Pakistan tarafı, öncelikle ziyaretin temel amacının ABD’yle olan ilişkilere “reset atmak” olduğunun altını çizdi. Ziyareti takip eden günlerde ABD’nin Pakistan’a mali yardımı ve F-16 savaş uçakları için teknik desteğini yeniden onaylamasına karşılık, Pakistan’ın Afganistan’dan terörle mücadeleye ABD’nin önceliklerine destek verici bir pozisyon alması, iki ülke arası ilişkilerin Çin’den Hindistan’a birçok aktörü rahatsız edecek şekilde yeniden kurulduğunun sinyallerini veriyor.
ABD’nin Pakistan’a yönelik askıya aldığı yardımları yeniden onaylaması ve F-16’lar için teknik destek sağlanmasının kararlaştırılması ise Keşmir bölgesinde yer alan Kontrol Hattı’nda çatışmaların başlamasına sebep oldu. Sınır ötesi çatışmalarda bir Pakistanlı kadın sivil hayatını kaybederken yedi sivil ise yaralandı. 31 Temmuz’da sınır çatışmaları iyice arttı, hem Hindistanlı hem de Pakistanlı pek çok asker ve sivil hayatını kaybetti. Ağustos’un ilk günlerinde ise Keşmir gerilimi zirve yaparak bir taraftan Pakistan ordusu sivilleri korumak adına her türlü önlemin alınacağını açıklarken, Hindistan ordusu ise Pakistan’ı Keşmir’deki militan gruplara destek vermekle suçladı. Ayrıca Hindistan önce 10 bin, daha sonra da 8 bin kişilik askeri bölgeye sevk ederek bölgeyi tamamen kontrol altına almak istedi. Askeri önlemlerin yanında, sokağa çıkma yasağı konulması, telefon ve internet erişiminin kısıtlanması ve de önde gelen kanaat önderlerinin ev hapsine alınması gibi uygulamalar gerilimi iyice artırdı.
Keşmir’deki şiddetin gerek sınır bölgesinde gerek vatandaşları etkileyecek şekilde yeniden tırmanması üzerine bir taraftan BM Genel Sekreterliği olayların kontrol altına alınması çağrısında bulundu, bir taraftan da İmran Han yeniden ABD Başkanı Trump’a duruma müdahale etmesi ve arabuluculuk yapma çağrısında bulundu. Ancak Keşmir meselesinin bu sefer tartışılan en önemli gündemi, Modi yönetiminin Hindistan anayasası ve uluslararası hukuka aykırı bir biçimde Keşmir’in statüsüyle ilgili bir değişiklik gerçekleştirmek istemesi oldu. Keşmir bölgesinin özerkliği ve burada ikamet eden vatandaşların sahip olduğu belli ayrıcalıkları düzenleyen Hindistan anayasasının 370 ve 35a maddeleri, modern Hindistan tarihi boyunca tartışma konusu olmuştu. Nitekim Hindu milliyetçisi Modi yönetimi uzun bir süredir söz konusu anayasa maddelerinin değiştirilmesiyle ilgili kampanya yürütmekteydi. Bu açıdan Keşmir meselesiyle ilgili olarak hem iç siyasette kendisine yöneltilen baskıya karşılık verebilmek hem de ABD-Pakistan arasında ortaya çıkan yeni yakınlaşma trendine darbe vurabilmek amacıyla Keşmir’le ilgili maddelerin değişikliğine dair bir önerge parlamentoya sunuldu. Modi’nin lideri olduğu Hindistan Halk Partisi (BJP), yapılan statü değişikliğiyle Keşmir bölgesinde kalkınmanın önünün açılacağını iddia etse de, artık ayrı bir anayasaya ve muhtelif imtiyazlara sahip olma hakkını yitirecek olan Keşmirliler, özellikle de bölgede ikamet etmeyenlere mülk satın alabilme yolunun açılmasıyla kontrolün kaybedileceğini düşünüyorlar.
Bu ziyaret sonrası Hindistan, 5 Ağustos 2019’da yarım asırdan uzun süredir Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan Anayasa'nın 370'inci maddesini iptal ederek bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırdı.
Hindistan'da Cammu Keşmir'i iki birlik toprağına ayıran "Cammu ve Keşmir'in Yeniden Yapılandırılması Teklifi", önce federal parlamentonun üst kanadı Rajya Sabha'da (Eyaletler Meclisi), daha sonra da federal parlamentonun alt kanadı Lok Sabha'da (Halk Meclisi) kabul edildi.
Böylece Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan sorunları yeniden tetiklendi.
İmran Han, Modi liderliğindeki Yeni Delhi hükümetinin Cammu Keşmir'de "faşist taktiklerle Keşmirlilerin kurtuluş mücadelesini bastırma girişiminin acınacak biçimde başarısızlığa uğrayacağını" ifade etti.
Hindu milliyetçisi Modi yönetimi, seçimi Müslüman halka karşı sert söylemlerle kazandı. iktidardaki ilk yılları hariç Pakistan ile ilişkileri geliştirilebilecek bir yumuşama stratejisine karşı durdu. Hindistan son günlerde gelişme sinyalleri veren ABD-Pakistan ilişkilerine karşı da, tedbirle yaklaştı. Özellikle Keşmir bağlamında askeri gücünü kullanarak devletin kapasitesini artırma yoluyla bir iç dengeleme stratejisi izlemeyi tercih etti.
ABD Başkanı Trump’ın Pakistan ve Hindistan arasında özellikle de Keşmir konusunda arabuluculuk yapabileceğini açıklaması, Hindistan tarafınca beklenmedik sürpriz oldu.
Pakistan tarafı konuyu BM Kuruluna taşıdı. Yarın görüşülmesi gündemde olup, yakın zamanda bir sonuç alınacağını zannetmiyoruz. Bu nedenle içten içe bir intifada hareketinin başlaması söz konusudur
Diğer taraftan, Keşmir’de Yasaklanan Jaish-e-Mohammad ve Lashkar-e-Taiba'nın kaç üyesinin İHK'da bulunduğu ve operasyonel kapasitelerinin seviyesinin ne olduğu kesin değildir. Ancak Hindistan Yarımadası'ndaki El Kaide'nin bir iştiraki olan Ansar Ghazwat-ul-Hind gibi gruplar yavaş yavaş Keşmir'deki ultra-radikal militan hareketlerine giriyor. AGH ayrıca Pakistan'a karşı. Grup, diğer silahlı grupları Hindistan'a karşı bağımsız bir cihad ittifakı kurmaya ikna etmeye çalışıyor. Son zamanlarda El Kaide başkanı Ayman El Zevahiri bu fikri onayladı. Bu bağlamda, Hizbul Mücahidleri gibi Keşmir merkezli silahlı gruplar da operasyonel yapılarını yeniden düzenlemek için yoğun bir baskı altında olacaklar.
Ayrıca Keşmir’de Hazara Türkleri vardır. Bakalım bu gruplar baskı altında kalacaklar mı? Zira şimdiden Hindu ırkçı hükümeti zulüm ve insan kıyımına devam ederken Haryana Eyalet Başbakanı Manohor Lal Khattar'ın yaptığı açıklamayla bu vahşi ırkçılığın ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor, haberde: "Artık Keşmir'den kızlar getirebileceğiz" diye utanmadan açıklama yaptığı ve siyasetçi olması hasebiyle "gelin getirme düşüncesinde olduğunu" söylese de yönetimdeki ırkçı Hindu partisi BJP üyelerinin Keşmir'den beyaz tenli 'kızları' elde edebilecekleri sevincini' yaşadıkları belirtiliyor.
Hindistan'ı yönetenlerin bu kadar sapkın düşüncelere sahip olması yeni değil. Bunu Müslüman kadınların mezardan çıkarılıp tecavüz edilmesini partililerine önerecek kadar ileriye götüren yöneticiler de BJP üst kademesi arasından çıktı. ndistan'ı Bollywood filimleri, Hint dizileri, şarkı, dans, renkli giysiler ve iç huzuru Yoga zannedip Hindistan'da yapılan zulümlere gözlerini ve kulaklarını kapatanların duyarlı olmaları gerekiyor.
Allah Keşmirli Kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm Hindistan Müslüman kardeşlerimize yardım etsin. Çünkü onlar da bugünlerde aşırı Hindu milliyetçilerin saldırısına uğrayıp her an linç edilme korkusunu yaşıyor.
Keşmir gibi Filistin, Suriye, Yemen, Araka, Doğu Türkistan ve daha nice İslâm beldeleri zulüm altında bulunmaktadır. Dünya, barış için güçlü Türkiye’mizi beklemektedir.